BAKANIN ESKİŞEHİR ÖVGÜLERİ...

Siyasetçiler çoğu zaman gaz almaya gelirlerdi bu kente.
"Eskişehir rampada füzedir, ha fırladı, fırlayacak" tarzı sözleri söyler giderlerdi...
Oysa ortada ne rampa, ne füze ne de başka bir şey vardı.
Sadece kendi çabaları ile büyümeye çalışan bir sanayi ve iki üniversitenin ortaya çıkardığı enerji vardı!
***

Ancak her gelen giden yağladı da balladı Eskişehir'i...
Onlar öyle dedikçe göğsümüz kabardı.
"Biz Eskişehir'iz, her şeyi ancak bu şehir yapardı zaten!" havasına girdik.
Koltuklarımız kabara kabara gezdik ülkenin dört bir yanında.
***

Tabi biz böyle havalara girince, gelen siyasetçi giden siyasetçi rampadaki füzeyi anlattı durdu.
Füze rampada beklemeye devam ederken, Gaziantep, Bursa, Konya hatta Mardin gibi iller aldı başını gitti.
Eskişehir'i çok gerilerde bıraktılar.
İhracat rakamları dudak uçuklatan noktalara ulaştırdılar.
Ancak görmezden geldik.
Öyle ya;
Bizim rampadaki füzelerimiz vardı.
HHH

Ali Babacan'ı önceki akşam dinlerken yine o rampa geldi aklımıza.
Ancak durumun bu kez farklı olmaya başladığını sezdik.
Bir devlet yetkilisi Eskişehir'i överken ilk defa o rampayı ağzına almadı.
Reel ekonomiyi anlattı.
Şehrin sanayi dinamiklerinin gücünü koydu ortaya...
En önemlisi de;
Gelecek için Eskişehir ekonomisinden bekledikleri hedefleri açıkladı.
Daha çok yatırım, daha çok istihdam, daha çok teknoloji istedi.
Sonra da Eskişehirli sanayicilere dönüp;
"Siz bu hedefe ulaşırsınız!" dedi.
***

Anlayacağınız;
Onca gazı yediğimiz günlerden sonra galiba artık ayaklarımızı yere basmaya başladık.
Ne olduğumu, nerede durduğumuzu ve nereye gittiğimiz artık bilen bir şehir haline geldik.
Akılcı, plancı, istikrarlı bir büyüme trendi yakaladık.
Rampacı siyasetçiler yerine ne olduğumuzu fark ettiren siyaset ağzı ile de şöyle bir titredik...
Umarız bu titreyiş, bakanın gösterdiği hedefe ilerleyişi sürdürür.
Evet, rampada bir füzemiz yok ama hedefe giden yolu hızlandıracak enerjimiz var...