Baroların, yapısını ve seçim sistemini, değiştirme planında, geri adım atılmaması üzerine, 80 baro başkanı, illerden, Ankara’ya doğru “Savunma Yürüyüşü”nü başlattı. Ankara’ya gelecek olan Baro Başkanları, Türkiye Barolar Birliği’ni olağanüstü toplantıya davet edecek. Barolar, yasa teklifinin, TBMM sürecini takip edip bir dizi eylem yapacak.
İstanbaul Baro Başkanı, Sayın Mehmet Durakoğlu. Yürüyüş öncesi, “Mesleğimizin çok ciddi sorunları var. Bu teklif, geri çekilmeli. Siyasal iktidarın, hiçbir tavır göstermemesi nedeniyle, yapabileceğimiz, hiçbir şey kalmamıştı” dedi.
Ayrıca Sayın Durakoğlu, “Biz bu ülkenin, 80 barosu olarak, çok zor bir araya gelebiliyoruz. Ama ilk kez, böyle bir konumda, bir araya gelebilmeyi başardık” diye konuştu.
Aslına AKP'nin, baro seçimlerini yeniden gündemine almasına yol açan gelişme, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ile Ankara Barosu arasında yaşanan "hutbe" tartışmasıyla başladı.
Ancak AKP'nin, barolar ile Türk Tabipleri Birliği'nin de aralarında bulunduğu meslek örgütlerinin, seçim sistemini değiştirmesine ilişkin tartışma yeni değildir.
Barolarla ilgili son tartışma, geçen yıl Eylül ayındaki, "Adli Yıl" açılışında gündeme gelmişti. çünkü töreninin, Yargıtay yerine Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde yapılmasına karşı çıkan, 52 baro başkanı, bu tutumu, protesto ederek, açılışa katılmamıştı.
Adli Yıl açılış töreninde konuşan, Cumhurbaşkanı Erdoğan, törene katılmayan baroları, adli yıl açılışını sadece mekanından dolayı provoke etmekle suçlayarak, "önümüzdeki dönemde, ilk çözmemiz gereken meselelerden birinin, barolar başta olmak üzere, tüm meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin temsili demokrasiye uygun hale getirilmesi olduğuna inanıyorum." görüşüne yer vermişti
AKP, baroların yönetimlerini değiştirme sonucu da doğuracak, iki ayaklı formül üzerinde duruyor. Bu formülle, hem baro, hem de Türkiye Barolar Birliği (TBB) seçim sisteminde değişiklik düşünülüyor.
AKP, iktidarı, mevcut sistemde, baroların, blok liste ile seçime gittiğini, bu durumun temsilde adaletini sağlamadığını gerekçe gösteriyor. AKP, baro seçimlerinde, "nisbi temsil"e olanak düzenleyecek, bir değişiklik yapılması seçeneği üzerinde duruyor.
Bu düzenleme ile de Türkiye Barolar Birliği seçiminde, Ankara, İstanbul gibi en yüksek avukatı bünyesinde bulunduran baroların, etkinliğini azaltacak formüller üzerinde çlıştığı da söyleniyor
Mevcut Avukatlık Yasası'na göre, TBB Genel Kurulu için, her baro ikişer delege belirliyor. Avukat sayısı yüzden fazla olan barolar, yüzden sonraki her 300 üye için, ayrıca birer delege seçiyor. Bu durum örneğin 45 bin dolayında üyesi bulunan, Ankara Barosu'na, TBB Genel Kurulu'nda, yüzde 25'e yakın temsil olanağı sağlıyor.
AKP ise üye sayısı, az olan baroların göndereceği delege sayısıyla, büyük illerin göndereceği delege sayısını, birbirine yaklaştırabilmek için, her 300 üye için, bir delege seçilmesi yerine, bu sayının yükseltilerek, örneğin her 1000 üye için, bir delege, seçilmesi formülü üzerinde duruyor.
Baroların, görüşleri alınmadan, hazırlanmakta olan yasa değişikliğinin, son derece yanlış bir tutum olduğu söyleniyor. çünkü Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ise Barolar ve Avukatlarla ilgili yasa değişiklilerinde, mutlaka baro ve avukatlarında fikrinin alınması gerekir.
öte yandan Barolar; Kamu Kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları Anayasa’nın 135. maddesinin koruması altında olup, özlerine dokunacak bir değişiklik, Anayasa değişimi gerçekleşmeden mümkün değildir.
Ayrıca AK Parti'li Milletvekili, Sayın Metin Külünk, Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) ile MüSİAD Gaziantep Şubesinin ortaklaşa düzenlediği ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Yeni Türkiye’ konulu konferans’ da,” Yeni sistemde halk doğrudan belirleyici olacağı için sivil toplum örgütleri ön planda olacak. Bu sistemle, sivil toplum örgütleri 5. güç haline gelecek; yasama, yürütme, yargı, bürokrasi, medya ve sivil toplum örgütleri olacak” diye konuşmuştu.
Bugün ise Sivil toplum örgütleri ,bölünerek, etkisiz hale getilmek istediği söyleniyor. Nitekim İzmir Barosu Başkanı, Sayın özkan Yücel, barolara yönelik, bir saldırıyla karşı karşıya kaldığını ifade ederek, “Bir ihanet projesiyle, bölme, parçalama, ele geçirme projesiyle, karşı karşıyayız” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şahini ise “Görüldüğü kadarıyla, mevcut iktidar, Diyanet meselesini kullanarak, kendisine muhalif olduğunu düşündüğü Barolar’ı, bölüp parçalayarak, mevcut etkisini yok etmeyi planlıyor “dedi
ülkemizdeki 80 il baro başkanının, Ankara'ya doğru başlattığı Savunma Yürüyüşü'ne dair konuşan, Sayın Metin Feyzioğlu’ nun, "Bu yürüyüş, avukatların yargının sorunlarını çözmek için midir? Yoksa başka bir şey için midir?" sözleri ise dikkat çekti.
Elbette düşünülen, yasa tasalağının, Barolara veya diğer sivil toplum örgütlerine, ne, getirip veya götüreceği hususunda, yeteri kadar bilgi sahibi değiliz ama Milli, laik demokratik, ve sosyal hukuk devleti olan, Türkiye Cumhuriyeti’ nde, Siyasi iktidarlar, her sorunun, çözümünde, taraflarında, fikir ve düşüncelerini de alarak çözmelidir. Aksi halde, sorun çözüme ulaştırılamadığı gibi, yeni sorunları da beraberide getirir.