Tepebaşı Belediyesi, geçtiğimiz dönem Toplu Konut yapılması için TOKİ ye arsa veriyor.
Bunun karşılığında da 54 villa alıyor.
Ne yapıldıysa satılamıyor bu 54 arsa.
Satılamadığı için de sürekli yakıt ve diğer giderleri ödemek durumunda kalıyor.
Yönetim değişince, yeni gelen Belediye Başkanı, burasını Türkiye'de belki de bir ilki oluşturacak biçimde Alzheimer Merkezi yapmayı planlıyor.
Var olan dernekle irtibata geçiliyor ve gerekli protokoller yapılarak söz konusu Alzheimer Merkezi, 250 hasta bakabilecek konuma getiriliyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bir Belediyenin yapabileceği en güzel sosyal sorumluluk projelerinden birisi bu.
BAŞINA GELMEYEN BİLMEZ ELBET BU MERKEZİN NE DENLİ ÖNEMLİ OLDUĞUNU
Söz konusu projenin ve hayata geçirilen merkezin ne denli önemli olduğunu, başına gelmeyen bilmez elbette.
Hatta bazıları çıkıp;
-"Belediye buna nasıl para harcar ve elindeki imkanları çar çur eder?" bile diyebilir.
Nitekim, önceki gün yapılan Tepebaşı Belediye Meclis toplantısında da bu olmuş.
Ak partili bayan üye çıkıp;
-"Nasıl protokol yaparsınız? Belediyenin malını nasıl olur da verirsiniz? Buraları sizin babanızın malı mı?" diye Ahmet Ataç'a çıkışmış.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Ak Partili üyenin, kurulacak Alzheimer Merkezi ile ilgili bu çıkışını duyunca, Hakkı Kutlu'nun birkaç gün önce bu merkezle ilgili yazdığı yazı geldi aklımıza...
Hakkı Kutlu köşesinde;
Eskişehir için son yıllarda hayata geçirilmiş en büyük projelerden biri olduğunu yazmıştı Alzheimer merkezi için.
Başlık olarak da, sanki bu merkeze karşı çıkacak olanları biliyormuşçasına;
-"Tepebaşı nın bu yaptığının değerini anlamazsınız inşallah" demişti.
Dediği çıktı iyi mi?
Ak Partili bir hanımefendi meclis üyesi çıkıp, Merkezin işletilmesi için Alzheimer Derneği ile protokol yapıldığını, belediyenin burada sadece yer tahsis eden bir pozisyonda olduğunu iddia ederek;
- "Protokolün içeriğinde neler var? Burası babanızın malı mı, başkasına veriyorsunuz?"diye eleştirdi...
Bu çıkış sonrası insan oturup düşünüyor "Acaba haklılık payı var mıdır?" diye.
Hiçbir şey bulamıyor.
Neticede, bu merkezde bir sosyal sorumluluk yerine getirilecek.
Boş duran binalar bedava verilmiş verilmemiş, Belediye bu işin orasında yokmuş, burasında varmış. Tüm bunların ne önemi var ki?
Varsın Belediye sadece yer tahsis etmiş olsun, bu neyi değiştirir ki?
Doğrusu, Ak partili bayan meclis üyesinin Alzheimer hastalarının gün boyu bakılacağı bu merkez ile ilgili çıkışını yadırgadık.
Hele hele...
Başbakanın "Öncelikle hedef insana hizmet olmalı. İnsanların bir Allah razı olsun sözü bize yetiyor."dediği bir dönemde bu çıkışı, çok mu çok yadırgadık...
Dahası...
Söz konusu Alzheimer merkezine karşı çıkışı da, sırf "Belediye prim yapmasın da, sosyal sorumluluk falan da varsın olmasın" diye algıladık...
---------------------------
Piyangodan aday nasıl çıkıyor, şimdi daha iyi anladım...
Dün bu köşede, partilerde herkesin kendine göre bir "Aday" kriteri olduğunu söyleyip, şöyle devam etmiştik;
-" Milletvekilleri, sözünden çıkmayacak bir aday olmasını ister.
İster ki, belediye Başkanı seçildiğinde her dediğini yapsın.
Öte yandan...
Milletvekili de, milletvekilliğinin yanı sıra Belediyeyi de yönetebilsin.
Yönetimde olanlar, teşkilattan birini ister aday olarak.
Böylece...
Belediye Başkanı seçildiğinde nasıl aynı yolları yürüdüğünü sık sık hatırlatıp, Belediye Başkanının en yakın adamı olabilsin.
Parti üyelerinin her biri, Belediye Başkan adayının hemşerilerinden birisi olmasını ister.
Böylece, Belediye Başkanı ile aynı yerin insanı olmanın kendisine avantaj sağlayacağını düşünür.
Genel Merkez, aday belirlerken, belirlediği adayın arkasında bulunan ve Genel başkana yakın olan insanları düşünür.
Böylelikle, kendiişlerinin de yakında ona düşebileceğini hesap edip, bir anlamda kıyak peşindedir.
Genel Başkan ise, seçimi kazanacak aday ister.
Partide yaşanacak tepki ve protestolar hiç mi hiç ilgilendirmez Genel başkanı.
Çünkü sonuç önemlidir onun için.
Sokakta ki vatandaş ise, şehri bilip tanıyan, şehirde yaşayanların kendisini tanıdığı, içlerinden çıkmış bir aday ister."
Bir dostumuz aradı yazı üzerine...
-"Ben şimdi daha iyi anladım" diye başladı söze...
Neyi anladığını sorduğumuzda ise;
-"Ben, son dakikada bazı isimlerin piyangodan çıkar gibi Aday olarak nasıl çıktığını bu yazıdan sonra daha iyi anladım" dedi.
Ne anladığını bize de anlatmasını istediğimizde ise;
-"Senin yazdığın yazıdan bunu ben anlıyorum da, sen kendi yazdığın yazıdan bunu nasıl anlamıyorsun?" dedi ve kapattı telefonu...
------------------------------------
Konya Hızlı Tren sivri zekâlıları bunlar...
Eskişehir'den sabah Konya'ya giden, akşam Eskişehir'e dönebiliyor.
Bunun karşılığında...
Konya'dan Eskişehir'e gelenler için en son geri dönüş treni, bir saat sonraya konulmuş.
Dolayısıyla...
Eskişehir'den gidenler, Konya'ya bir güzel para bırakacak ama, Konya'dan 1 saatliğine kimse Eskişehir'e gelmeyecek.
İşte bu mevcut durumu, yani;
Eskişehir-Konya hızlı Tren sefer saatlerinin, Eskişehir'den Konya'ya günübirlik gidecekler için planlandığını yazdık ya...
Hemen sivri zekâlılar çıktı ortaya.
Hükümetin projesi diye her ortaya atılanı bir stoper edasıyla göğüslemeye meraklılar, o sivri zekaları ile seferlerin adaletli olduğunu ispat etme adına komiklikler yapmaya başladılar.
Neymiş efendim, Turizm günübirlik olur muymuş?, bu sefer saatleri nedeniyle Konya'dan gelenler en az Eskişehir'de bir gün kalmak durumunda olacakları için, bu sefer saatleriyle şehre daha çok para bırakırmış...
Adamlar gerçekten komik.
Yan yana olan iki şehirde, mesafe kısalırsa doğal olarak günübirlik turizm ortaya çıkar.
İnsanlar karşılıklı olarak sabah gider, akşam döner.
Aksi halde...
Bir-iki gün kalmak için yolun kısa olmasına gerek yok ki.
Uzak da olsa gidiyor insanlar zaten.
Dahası...
Siz sırf gezmek için Ankara'ya hızlı trenle gidenlerin bir-iki gün kaldığına şahit oldunuz mu?
Olmadıysanız komiklikte yapmayın arkadaş.
Hele hele "Hükümet yaptıysa doğrusunu yapar" mantığıyla bunu hiç yapmayın.
Bir kere de "Doğru"ya doğru deyin yahu...
İktidar partisinin Eskişehir'deki temcilileri bile çıkıp "Bu sefer saatleri Eskişehir'den Konya'ya gidecekler için belirlenmiş" diyor.
Koskoca TCDD Genel müdürü aynı lafı ediyor...
Bizim sivri zekalılar hala stoperliği elden bırakmayıp;
-"Olur mu? Konya'dan gelenler 1 saat Eskişehir'de kalamayacağı için, en az bir gün kalmak zorunda olacak. O yüzden sefer saatleri gayet güzel" diyebiliyor.
Bu kafa ile, ve bu kafanın verdiği gaz ile sefer saatleri böyle kaldığı müddetçe, siz daha Konya'dan daha çook gelecekleri beklersiniz...
Konya "Gel ne olursan yine gel" derken, siz de daha çoook "Gel, ama en az bir gün kalmak için gel" diye haybeye yalvarıp durursunuz.
Başbakan ne yapıyor? Bizimkiler ne diyor?
Tepebaşı Belediyesi, geçtiğimiz dönem Toplu Konut yapılması için TOKİ ye arsa veriyor.Bunun karşılığında da 54 villa alıyor.Ne yapıldıysa satılamıyor bu 54 arsa.Satılamadığı için de sürekli yakıt ve diğer giderleri...