Siyasi partiler, uzlaşma yerine, adeta toplumda kutuplaşmayı körüklüyorlar. İşsizlik başta olmak üzere, iktisadi ve sosyal alanda makro sorunlar gündemde. Halk gelecek için kaygılı. Dış ve iç şer odakları, Türkiye'yi kaosa sürüklemek için her fırsatı değerlendiriyor. .
Son günlerde ise iktidar ve muhalefet arasındaki zıtlaşma, topluma da yansıdı. Özellikle de üniversitelerdeki kutuplaşmalar kaygı verici boyutlara ulaştı. Nevruz gibi etkinlikler, bahane edilerek adeta sivil itaatsizlik teşvik ediliyor.
Oysa gidilebilecek başka bir Türkiye olmadığına göre, tüm kesimler, ülkeye sahip çıkmak ve her alanda, "ORTAK PAYDA" da buluşmak zorundadır. Çünkü ORTAK PAYDA' nın başarısı, onlara da "kendini denetleme" şansıdır. Maalesef iktidara gelen parti ile seçmen ve muhalefet arasındaki diyalog çabucak kopuyor. Yine ülkemizde, Laiklik ve demokrasi arasında, sorun yoktur. Esas sorun siyasi partilerin örtülü stratejileri ve bunun sonucu oluşan huzursuzluktur.
Hâlbuki Türkiye'nin, huzura, refaha ve gelişen dünya şartlarına uygun, toplumun beklentilerini karşılayan, her ferdini kucaklayan, evrensel değerler ile Türkiye'nin değerlerini bütünleştirecek bir ortamın yaratılmasına ihtiyacı vardır. Özellikle de siyasi partiler kanununda halkın arzu ettiği değişikliklerin yapılması ve hukukun üstünlüğü ilkesinin, hayata geçirilmesi, ülke bütünlüğü ve mevcut sorunların çözümü, halkın öncelikli ortak dileğidir. Bu alanlarda siyasi partilerden önce, sivil toplum örgütlerine, özellikle de halka büyük görevler düşmektedir. Ve nihayet! Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Kamu- Sen, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türk-İş, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) ve Hak-İş. Türkiye'de gerilimin düşürülmesi 81 ilde eşanlı basın açıklamaları yaptılar
7 STK' nın çağrıları, Türkiye' de büyük bir sosyolojik değişimin yansımalarıdır: Girişimci orta sınıf, artık siyaseten 'bağımsız' bir güç haline geldi. 7 STK' nın ortak bildirisindeki, "Türkiye ortak meselelerini sindire sindire tartışarak, katılımlı bir süreç içinde tüm kesimlerin mutabakatıyla hazırlanacak bir Anayasa'yı hak etmektedir. Bizler memur, işçi, çiftçi, esnaf, tüccar ve sanayici olarak bu zor zamanda sağduyu ve serinkanlılıkla Türkiye'nin temel sorunlarının çözümüne her zaman olduğu gibi katkı sağlamaya ve sorumluluk üstlenmeye hazırız." İfadeler, arzu edilen bir gelişmedir. Elbette kutuplaşma ve zıtlaşmanın neden/nedenleri ortada. En önemli neden, rejim üzerindeki kaygı ve kuşkuları yanında, siyasi otoritenin, anayasal düzeni, zaman zaman dikkate almaması, Mevcut anayasal düzene uymama, anayasayı kendi anlayışına uydurma girişimleridir. Diğer yandan milyonlarca yurttaş, yazar, siyaset adamı ve aydın, iktidarın laiklik dışı eğilimine çeşitli örnekler vermekte, endişelerini dile getirmektedir. Ancak Ak parti kurmayları, bu kaygıları giderecekleri yerde, bazı söylemleri ile bu kesimleri daha da tedirgin ediyorlar.
Öte yandan AK parti kurmayları, Türkiye için en tehlikeli yol olan, Parti kapatmayı zorlaştıran Anayasa değişikliğini, referanduma sunmaktan söz ediyorlar. Bu, toplumu tam anlamıyla bölecek, bir yol. Ayrıca laiklik üzerinden, Cumhuriyet'i, referanduma sunmak ise ateşle oynamaktan başka bir şey değildir. Ak Parti Kurmayları ve bazı kesimlerin, Başsavcı' nın iddiaları hakkındaki düşünceleri ve milli irade tanımı, kutuplaşmayı artıracak ve hükümet politikalarını olumsuz yönde etkileyecek niteliktedir. Çünkü yargı etkisizleşirse, devlet çöker. Sonuç ise kaostur. Şu bir gerçek ki çok partili dönemde, siyasi partiler stratejilerini, sürekli gerginlik üzerine oluşturdular. Ülke yararına da olsa, biri "ak" derken, diğeri "kara" dedi. Ülke çıkarlarını değil siyasi çıkarlarını ön planda tutular. Siyasi arenadaki kutuplaşma ve zıtlaşma ile tabanlarına mesaj gönderdiler Milletin partisi değil de, belli ideoloji ve kesimlerin, partisi oldular, bunda da ısrar ettiler.
Türk halkı, artık gerçekleri görmelidir. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, sorunların çözümü, Patilerde değil, seçmenin elindedir. Onun için de TOBB, Kamu- Sen, TİSK, Türk-İş, TESK, TZOB ve Hak-İş, girişimine, halkımız destek vermeli, Siyasi iktidar, muhalefet, kurum/kuruluşlar da bu 7 STK' nın önerilerini dikkate almalıdır. Toplumla yönetim, seçenle seçilen arasında sürekli bir "DİYALOG" kurulması, ülkemiz açısından önemli bir adım olacaktır. Bu diyalogu da sağlamak zorundayız. Çünkü başka bir Türkiye' de yoktur...
BAŞKA BİR TÜRKİYE YOK...
Siyasi partiler, uzlaşma yerine, adeta toplumda kutuplaşmayı körüklüyorlar. İşsizlik başta olmak üzere, iktisadi ve sosyal alanda makro sorunlar gündemde. Halk gelecek için kaygılı. Dış ve iç şer odakları, Türkiyeyi kaosa...