BBP VE SOMA FACİASI

Arapça Yarışmaları Türkiye Finali’ne katılmak üzere, Eskişehir’e gelen BBP lideri Sayın Mustafa DESTİCİ, basın toplantısında, Manisa’nın Soma ilçesindeki maden ocağında yaşanan olaylarla ilgili, dikkat çeken açıklamalarda...

Arapça Yarışmaları Türkiye Finali'ne katılmak üzere, Eskişehir'e gelen BBP lideri Sayın Mustafa DESTİCİ, basın toplantısında, Manisa'nın Soma ilçesindeki maden ocağında yaşanan olaylarla ilgili, dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Sayın DESTİCİ, maden ocağının girişine bakıldığında, içerisinin, nasıl olduğunun anlaşılmasında, hiç zorluk çekilmeyeceğini belirterek, "Bir çöplük ve mezbelelik gibi, her şey atılmış durumda. Bir düzen, intizam, yoktu. " dedi
Maden faciasının, ilk günü, devlet organize olamadığını, belirttikten sonra " İkinci gün ise organize" oldu "dedi. Oysa devletin, özelliklede Soma Holdingin, felaketler karşısında, hazırlıklı ve anında, organize olması gerekirdi. Çünkü söz konusu olan insan hayatıdır." dedi. Bunu için de Soma Holding ve diğer madenlerin, felaketler karşısında, anında organize olabilmeleri için, (A) ve (B) planları olmalıdır.
Madenlerin, özellikle de kömür ocaklarının, Türkiye için hayati önem taşıdığı belirttikten sonra "Türkiye'de, özellikle madencilik ve maden işçiliğinin problemleri, hep biliniyordu ve hep hasıraltı edildi. Birileri, 'Bu madenciliğin fıtratında var' diyor. Bu kazalar, bu hadiseler madenciliğin fıtratında yok. Türkiye'yi, yönetenlerin ve o ocakları işletenlerin fıtratının neticesidir bu. Yoksa madenciliğin, fıtratının neticesi değil."dedi
Türkiye, Uluslararası Maden Güvencesi Anlaşması ve ILO' nun iş kazalarının önlenmesine ilişkin, 176 numaralı sözleşmesini ve diğer uluslararası anlaşmaları imzalamayı, yıllardır reddediyor! Sayın DESTİCİ' ye göre, anlaşmamanın imzalanmamasını işverenler engelliyor. Oysa iş güvenliği ve maden kazalarının önlenmesi için, bu antlaşmaların mutlaka imzalanarak, hayata geçirilmesi gerekiyor.
Sayın DESTİCİ, Batı ülkelerinde, maden kazalarında ölümlerin, yarım yüzyıl önce neredeyse tümüyle bittiğini söyleyerek, Türkiye' nin de maden sektöründe, bu standartları yakalaması gerektiğini belirtti. Ayrıca Maden kazalarından, sorumlu olan kişi/kişiler, en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini de söyledi.
Şu bir gerçek ki dünyanın, en zor iş kollarından biri olan, yer altı kömür madenciliği içerisinde, çeşitli riskleri ve bu risklerden kaynaklanan tehlikeleri mevcuttur. Ancak alınacak tedbir ve önlemlerle bu riskler ortadan kaldırılabilir.
Sayın DESTİCİ, Türkiye'de, ne kadar kömür, maden ocağı varsa, Uluslararası Çalışma Örgütü standartlarındaki şartlara sahip değilse tamamı kapatılmalı veya şartlara haiz hale gelene kadar, ruhsatları dondurulmalıdır. Madenleri ve oluşan kazaları bağımsız uluslararası denetim kurulları denetlemelidir. Bu kurul, hem olayın nereden kaynaklandığını açıklamalı, hem de mevzuattaki eksiklerimizi, kimin hatalı olduğunu ortaya koymalıdır. Ancak o zaman şeffaf ve doğru bir iş yapılır görüşündedir.
Sayın DESTİCİ, kömürün, Türkiye için hayati önem taşıdığına dikkat çektikten sonra "...bizim sırtımızı dayayabileceğimiz, tek enerji kaynağımız. Yüksek rezervlere sahibiz. Bizim doğal gazımız yok, petrolümüz yok. Biz yüzde 97 enerjiyle dışa bağımlı bir ülkeyiz. Elektrik üretimimizin önemli bir kısmını kömürle karşılıyoruz. Yani dolayısıyla kömür bizim için, Türkiye için hayati öneme sahip bir maden. " dedi.
Sayın DESTİCİ, işçilerin sorunlarına, sahip çıkmadığını söyledikten sonra "Büyük Birlik Partisi (BBP) Eskişehir İşçi Komisyonu tarafından, 2 Kasım'da, Eskişehir'de "İşçi Buluşmaları" programı gerçekleştirdi ama 100 bin işçinin olduğu Eskişehir'de, işçilerin katılımı yok denecek kadar azdı" diyerek işçilere sitem etti.
Sayın DESTİCİ, Türkiye'de taşeronlaştırma, asgari ücret, çalışma şartları, sendikalaşma ve toplu sözleşme hakları, kadın işçilerin sorunları, kıdem tazminatı, sosyal güvenlik, emeklilik, mesleki eğitim ve işsizlik konularını, her vesile gündeme getiriyor, bu alandaki sorunların çözümü içinde, ciddi caba gösteriyor.
Sayın DESTİCİ' ye göre Türkiye milyon ton başına 7 işçi ölümüyle dünyanın birincisi. Bundan 7 yıl önce de bizde milyon ton başına 7 işçi ölüyormuş, bugün de 7 kişi ölüyor. Yani hiçbir iyileştirme yok. Halbuki ABD'ye bakıyorsunuz, 10 binde 2, yani 0.02 milyon ton başına. Neredeyse tamamen sıfırlamışlar ve yüzyıldır bu böyle. Türkiye'de son 30 yılda 3 binin üzerinde insanımız hayatını kaybetmiş." dedi.
Sayın DESTİCİ' yi, birçok etkinlikte, ziyaret ve TV söyleşilerinde izledik. Gerçekleri söylemekten ve hiçbir güçten çekinmeyen, cesur, kararlı bir lider olarak gördük. Ülkemizin geleceği, dirlik ve düzeni için, her türlü, riski de alıyor. Ülke sorunlarına, üst düzey bir duyarlılık taşıyor.
Sayın DESTİCİ, gerektiğinde, daha az uyur ve daha çok çalışır, en önemlisi de yaşanılan yoğun stres tahammül eder. Kendini, sürekli geliştirir. Hata yapma gibi, bir lüksü olmadığını da bilir. Çünkü onun için, söz konusu olan Türkiye'dir.

Haberleri