Önce bir dostumuzdan duyduk bunu.
Ne yalan söyleyelim çok da üzerinde durmadık.
Aynı günün akşamı bir sohbet toplantısında konusu geçti.
Ertesi gün yolumuzu çeviren bir başka tanıdık da sorunca "Bu iş ciddi galiba" diye düşünmeye başladık.
Takip eden günlerde de benzer sorularla karşılaşınca anladık ki mesele kamuoyunda bayağı konuşulur hale gelmiş.
Dahası...
Konuşulan bu mesele endişeyi de bir hayli arttırmış.
Söylenilenlere ve konuşulanlara bakılırsa, ekonomik sıkıntı ve mevcut borçlar yüzünden maaş ödemekte zorlanan belediyeler, işçi azaltma yoluna gidecekmiş.
Büyükşehir Belediyesi'nden 600'e, merkez iki ilçe belediyesinden de 300'e yakın işçinin çıkartılması planlanıyormuş.
Yine söylenilenlere bakılacak olunursa, Belediye Başkanları "Böyle gitmesi halinde önümüzdeki aylarda maaş ödeyemeyecek duruma geleceğiz. Çaresiz işçi sayısını azaltmak zorundayız" diyerek azaltılacak işçi sayısı ve niteliği ile ilgili olarak alt kadrolarına talimatlarını vermiş.
Yukarıda da söyledik.
Belediyelerden işçi çıkartılacağı konusu son günlerde yoğun bir biçimde konuşuluyor.
Belediye başkanlarının da bu konuda çaresiz kaldığı ve maaş ödemelerinin belediyelerin bütçesini zorladığı biliniyor.
Her ne kadar belediyelerin işçi çıkartma arifesinde olduğunu teyit edemesek de, hem yaşanan ekonomik sıkıntı hem de belediyelerin mevcut borçlarının işi bu noktaya doğru götürdüğü açıkça görülüyor.
Sonuç olarak...
Belediyelerin işçi çıkartma yoluna gideceğinin konuşulması bile büyük endişe yaratıyor.
Nasıl yaratmasın ki?
Kış'a girerken yüzlerce işçinin işsiz kalması ve çoluğuna çocuğuna etmek götürememesi kadar kötü ve korkunç ne olabilir ki?
.....
Nasıl yani! Karabayır'dan Tren yolu mu geçirdiniz?
Eskişehir'in en büyük sıkıntılarından biri plansız bir şehir olmasıydı.
Yıllardır 25 Binlik planı olmadan şehirleşti Eskişehir.
Böyle olunca da imar çarpıklıkları ile dolu bir şehir oldu.
Bu eksikliğin giderilmesi için çalışmalara başlandı.
Plan hazırlıkları yapıldı.
Her ne kadar bu hazırlık safhaları ve planlamanın meclis boyutu tartışmalı bir süreç içerse de sonunda 25 Binlik planlar Büyükşehir Belediye Meclisinde kabul edildi.
Doğrusunu söylemek gerekirse 25 Binlik planların mecliste iki partinin oy birliği ile kabul edilmesine sevindik.
Planların askıya çıkmasıyla birlikte önemli bir adım atıldığını düşündük.
Ancak...
Planlamanın ortaya ve askıya çıkmasıyla birlikte çeşitli itirazlara da tanık olmaya başladık.
Elbette herkesi memnun edebilecek bir plan beklemiyorduk.
Yapılan planlamada şehrin genel menfaatlerinin, kişilerin menfaatinden daha yukarıda tutulmasını istiyorduk.
Ancak birkaç örnek, kişilerin menfaatinden öte, yapılan planlamanın bazı bölümlerinin mantık çerçevesinden de bir hayli uzak olduğu çıktı ortaya.
İşte bu örneklerden biri de yapılan planlama ile Karabayır Bağları'nın ortasından bir tren yolunun geçiyor olması.
Yeni planlar askıya çıkınca, Karabayır Bağları'nda ikamet edenler bir sürprizle karşılaşmış.
İmarlı koskoca bir yerleşim yeri haline gelen Karabayır Bağlarının tam ortasından bir tren yolunun geçtiğini görmüş o bölgede oturanlar.
Gözlerine inanamamışlar tabii.
Sorup soruşturmuşlar doğru.
Yani...
Resmen yerleşim yerinin ortasından geçen bir tren yolu konulmuş plana.
İlk tepkileri "Nasıl yani! Yerleşim yerinin ortasından, orada bulunan evlerin üzerinden resmen tren yolu mu geçirilmiş?" şeklinde olmuş.
Olay, Karabayır Bağları'nda ikamet edenlerin bir hayli canını sıkmış.
Haliyle endişeye de kapılmışlar.
Nasıl kapılmasınlar ki...
Düşünsenize. Mahallenizin ortasından, evinizin yanından Tren yolu geçiyor.
Şimdi Karabayır Bağları'nda oturan mülk sahipleri, 25 binlik planlarda oturdukları yerin ortasından tren yolu geçecek olmasına itiraz etmeye hazırlanıyor.
-"Böyle bir saçmalık olmaz." diyor.
Hatta...
-"Böylesine bir karar hangi ruh haliyle alınmış olabilir ki?" diye de sorguluyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse...
Karabayır'da yaşayanların endişeleri de tepkileri de son derece yerinde.
Zira...
Planlamada, yerleşim yerinin ortasından geçen bir tren yolu gerçekten anlaşılır olmaktan uzak görülüyor...
.....
En mantıklı çözüm!
Eskişehir'in kent merkezi, büyük bir yoğunluk içinde...
Bu yoğunluk, özellikle hafta sonları kent merkezini içinden çıkılmaz bir hale getiriyor.
Örneğin Atatürk Caddesi'nde Cumartesi günü aracınızla yarım saat geçiriyorsunuz.
Zira, tıkanan trafik gideceğiniz yere gitmenize izin vermiyor.
Kent merkezinde ki bu yoğunluğu azaltmanın tek bir yolu var.
Yoğunluk yaratan merkezleri ortadan kaldırmak.
Şöyle ki...
Neredeyse bütün resmi kurum binaları, "Merkez" dediğimiz bir bölgede toplanmış.
Bazı kurumlar, şehrin başka bir yerine gitse de, boşalttığı binalara başka kurumlar gelip yerleşmiş.
Yani pek bir şey fark etmemiş.
Örneğin...
Şehrin merkezinde Dershaneler bölgesi olarak adlandırılan bölge.
Günün her saati büyük bir yoğunluk sergiliyor.
Mevcut altyapıyı bu unsurlara göre genişletemeyeceğine göre, yoğunluk veren bu unsurları kent merkezinden kaldırıp, başka yerlere taşımak en mantıklı çözüm gibi görünüyor.
.....
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Rebaka ile Moiz biraz kültür ve sanatla ilgilenmeye karar vermişler.Bunun üzerine AKM'ye gitmiş ve bilet kuyruğuna girmişler.Arada hangi oyuna bilet alacakları konusunda da fikir edinmek için etraflarına bakınıyor, kulak kabartıyorlarmış:
-Kerem ile Aslı'ya 2 bilet.
-Romeo ve Juliet'e 2 bilet.
-Yusuf ile Züleyha'ya iki bilet.
Sıra bizimkilere gelmiş:
-Rebeka ile Moiz'e 2 bilet.
"Belediyeler işçi çıkartacakmış!"
Önce bir dostumuzdan duyduk bunu.Ne yalan söyleyelim çok da üzerinde durmadık.Aynı günün akşamı bir sohbet toplantısında konusu geçti.Ertesi gün yolumuzu çeviren bir başka tanıdık da sorunca Bu iş ciddi galiba diye düşünmeye...