Yıl 2004…
-AK Parti, ülkede iktidardayken Eskişehir Büyükşehir belediye Başkanlığı seçimini kaybetti.
Yıl 2009…
-AK Parti, hem ülkede hem Tepebaşı’nda iktidardayken, Tepebaşı belediyesini kaybetti.
Yıl 2014…
-AK Parti hem ülkede hem de 10 yıldır Odunpazarı’nda iktidardayken, Odunpazarı Belediyesini kaybetti.
Aynı yıl…
-AK Parti hem ülkede hem tüm ilçelerde iktidardayken, Mahmudiye ve Han belediyelerini kaybetti.
Demek ki, “Hizmet ancak hükümet ile belediye aynı partiden olursa gelir” söylemi çok da doğru bir söylem değil…
En azından yukarıda saydığımız örnekler bunun böyle olmadığını gösteriyor.
Baksanıza…
Hükümet ile aynı partiden olmasına rağmen, Eskişehir’deki AK Partili belediyeler süreç içinde hep kaybetmiş.
Tamam… Her seçimde kesseniz de gidip kendi partisinin haricinde hiçbir partiye oy vermeyenler var…
Ama…
Seçmenin, sonucu her türlü değiştirebilecek bir bölümü de oy verirken, o güne kadar yapılan ya da yapılamayan hizmetlere bakıyor.
Eğer hizmet söylenildiği gibi, belediye ile hükümet aynı partiden olunca geliyorsa, Eskişehir’deki AK partili belediyelerin böyle bir ayrıcalığının olması, bu ayrıcalık sayesinde hükümetten daha çok imkan elde etmesi, bu elde ettiği ayrıcalıklı imkanları da hizmete dönüştürüp, seçimi yeniden kazanması gerekmez mi?
Ama öyle olmamış işte Eskişehir’de…
İktidar ile aynı partiden olmasına rağmen Eskişehir’deki AK Partili belediyeler süreç içinde tek tek kaybedilmiş…
O yüzden…
özellikle AK Partili aktörlerin mahalli seçimlere yönelik açıklamalarında “Yerel iktidar ile merkezi iktidar aynı partiden olmalı. Hizmet ancak böyle gelir” Sözleri çok da etkili ve doğru sözler olmasa gerek…
Zira…
Bu sözleri söyleyenlere birileri de çıkar “İyi de, Eskişehir’de dediğiniz gibi oldu da ne oldu? Neden merkezi iktidarla aynı partiden olan belediyeleriniz tek tek seçimleri kaybetti? Belediyeleriniz seçimleri, öyle bir ayrıcalık görmediği için mi? yoksa gördüğü ayrıcalığı hizmete dönüştüremedikleri için mi süreç içinde tek tek kaybetti?” diye sorar…
.....
Hepsini değiştirin de hem biz hem siz kurtulun.
Eskişehir Valiliği tarafından alınan karar ile 4’ü Tepebaşı ilçesinde 4’ü de Odunpazarı ilçesinde olmak üzere Eskişehir’de 8 ortaokula imam hatip şubesi açılacakmış…
Görünüşe bakılırsa…
İsim değiştirmekle, bina yapmakla eğitimin kaliteli hale gelmeyeceği hala anlaşılamadı.
Pisa sonuçları ortadayken…
Eğitim kalitesinin yerlerde gezindiği ortadayken…
Cumhurbaşkanı her fırsatta çıkıp “Eğitimde ne yazık ki sınıfta kaldık” sözleri ortadayken…
Yapılan tek şey, Okul isimlerinin ve statülerini değiştirilip İmam hatip yapılması…
Yok neymiş, okul ismi değişmiyormuş da, alternatif sınıflar oluşturuluyormuş falen felan…
Yeter yahu!
Bir ülkenin eğitiminin sinir uçları ile bu kadar da uğraşılmaz ki…
Yapacağınız iş, eğitimi çağdaş ve bilimsel temelli bir sisteme oturtmak be kardeşim!
3-5 ay arayla, 3-5 okulun ismini İmam Hatip yapmak değil ki işiniz…
Ama sizlerin yaptığı bundan başka bir şey değil…
Sabundan tutun da basketbol topunu bile sağlayamadığız okullar için tek yaptığınız şey, isim ve statü değiştirmek…
İmam Hatip yapın tüm okulları da hem siz hem biz kurtulalım artık bu ızdıraptan!
3-5 ay arayla insanları sinir edeceğinize, bir kere yapın, tam yapın da, siz de rahatlayın biz de!
.....
Hele bir adaylar belirlensin…
Şu sıralar partilerde seçim kıpırdanmaları var.
Her parti, önümüzdeki süreçte yapılacak olan seçimler için yavaş yavaş harekete geçmeye başladı.
Bu hareketlilik önümüzdeki günlerde daha da yoğunlaşacak.
Partilerin önde gelen isimleri kol kola girip, seçim çalışması yürütecek.
Bu arada sık sık “Birlik-beraberlik” mesajları verecek.
Ta ki milletvekili aday listeleri belirleninceye kadar.
Ondan sonrası mı?
Her zaman olduğu gibi ortalık toz duman olacak.
-“O nasıl listede yer alır”, “O nasıl listeye alınmaz” tartışmaları gırla gidecek.
Kenara çekilenler olacak listeler yüzünden.
Kendi partisine bayrak açanları göreceğiz resmen.
O yüzden…
Baklamın siz “birlik-beraberlik” gösterisini bu gün için yapanlara.
Yarın ortalık tam anlamıyla kırılıp dökülecek.
Tıpkı, önceki seçimlerde olduğu gibi…
.....
Vatandaşın ekonomisi…
Ekonomi büyük bir kavram.
Tarifi de öyle bir-iki cümleyle yapılacak gbi değil.
Ancak…
Uzmanların ekonomiye bakışı farklı, siyasetçilerin ve vatandaşın daha farklı.
Vatandaş çoğunlukla kestirmeden gidiyor.
Kestirmeden de cevap arıyor.
örneğin: Büyüme rakamları açıklandı. Büyüme rakamlarına göre Milli Gelir rakamları da ortaya çıktı.
Vatandaş şimdi “madem büyüyoruz, o zaman benim ekonomim niye büyümüyor?” diye soruyor…
Madem ülkede kişi başına 10 bin dolarlardan bahsediliyor, o zaman benim niye o kadar gelirim yok?” diye cevap istiyor…
Dedik ya ekonominin tarifi herkese göre farklı diye…
Vatandaş da “Benim niye bu rakamlarla hiçbir alakam yok” diye düşünüyor.