Sıklıkla duyarız bu cümleyi: “Ben filan tarihte demiştim böyle olacağını”. Ardından bu tezi kanıtlamak için hatırlatmalar yapılır: ”Hatta şu da vardı ve şöyle şöyle olmuştu” diye devam edilir.
“Ben demiştim” demekten kaçınmalı. Demek zorunda kalınsa bile bunu üstü örtülü yapmaya çalışmalı. Çünkü bu cümleyi söylendiğinde haklı çıkmış olmanın keyfinden daha çok, uyarılan kişi veya topluluğun yeterince ikna edilemediğini düşünürüm. Eğer yapılan yanlışı görüyorsan bu yanlıştan dönülmesi için daha çok çaba harcaman gerekir, diye kabul etmişimdir.
Hele sosyal sorumlulukları olan bir makamı işgal eden bir kişinin, “Ben demiştim” demesini kabul etmem mümkün değil. Çünkü o makama talip olan kişi, toplumun yönlendiricisi olmayı da kabul etmiş demektir.
“Ben demiştim” diye haklılığını savunan kişiye, “O zaman haklılığını kanıtlamak için, ikna ederek o yoldan döndürmek için neden yeterince çalışmadın” diye sorulmasının doğru olduğu düşüncesindeyim.
“Söylemiştim ama onu (ya da o topluluğu) ikna etmek benim görevim değil” diyebilir söz konusu makam sahibi. Bence bu cümle ile bir kez daha yakalanmış olur. Bu durumda da “seni ilgilendirmiyorsa neden konuşuyorsun” diye sormalı.
Söz, sorumluluktur. Söz söylemeyi tercih eden kişi, sözünün arkasında durmalıdır. O sözün gereği olan sorumluluğu da üstlenmelidir.
Yazılı basında, görsel medyada veya halkın önünde söz söylemek, bir gönüllülük işi olabilir. Örneğin bir konuda görüş belirtmesi zorunlu olmayan bir kişi, gönüllü olarak kendi işinden başka konularda da görüş belirtmeye gönüllü olabilir. Ama söz söylendiğinde gönüllülüğü, sosyal sorumluluk izlemek zorundadır. Sözümü söylerim, penceremi kaparım; kalanı beni ilgilendirmez diyemeyiz, dememeliyiz.
Konuşma dili ile argo, son yıllarda çok fazla iç içe geçti. “Ağzı olan konuşuyor” cümlesi, bu bağlamda sıklıkla kullanılan bir ifade oldu. Bu cümleye olumlu olarak yaklaştığımızda bir gerçeği yansıttığını fark ederiz. Ağzı olanın konuşması, toplumda “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya” çalışanların çoğaldığı anlamına geliyor.
“Ağzı olan konuşuyor” ama en az bunun kadar doğru olan bir başka gerçek, birileri çok fazla konuşuyor. Çok konuşuyor da bilinmeyen gerçekleri mi açıklıyor! Hayır, sadece konuşuyor, doğru / yanlış aklına ne gelirse söylüyor, çok konuşuyor. Bozuk (durmuş) saatin bile günde iki defa doğru zamanı gösterdiği gibi ara sıra ‘doğruyu’ denk getirdiği de oluyor.
Saygı, üstünlüğü veya farklı bir özelliği nedeniyle bir kimseye karşı çok özenli veya ölçülü davranmayı aşılayan duygudur. Karşıdaki insana verilen değerin, bir anlamın ifadesidir. Saygı bu insani değerin anlaşılmasını ve koşulsuz korunmasını ifade eder. İki insan arasındaki ilişkide saygının önde olması gereğini söyleyen düşünce, karşılıklı bireylerin insani değerlerine ilişkin farkındalığın yok olmamasını işaret eder.
Söz, saygı gerektirir. “Ben demiştim” demek, bir anlamda “ben bildim, siz bilemediniz” demektir. Herkes herşeyi bilmeyebilir. Çok konuşanın, çok konuşmak zorunda olmadığı gibi...
Ben Demiş miydim?
Sıklıkla duyarız bu cümleyi: “Ben filan tarihte demiştim böyle olacağını”. Ardından bu tezi kanıtlamak için hatırlatmalar yapılır: ”Hatta şu da vardı ve şöyle şöyle olmuştu” diye devam edilir.“Ben demiştim”...