Ben kongrede oy kullanacak olsaydım...

Haziran ayı içinde Eskişehirspor’un kongresi var.Kongrede başkanlık için yarışacak iki de aday.Öncelikle şunu söyleyeyim ki ben Eskişehirspor’un üyesi değilim.Neden beni üye yapmadılar O’nu da bilemiyorum.Hâlbuki mevcut üyelerin...

Haziran ayı içinde Eskişehirspor'un kongresi var.
Kongrede başkanlık için yarışacak iki de aday.
Öncelikle şunu söyleyeyim ki ben Eskişehirspor'un üyesi değilim.
Neden beni üye yapmadılar O'nu da bilemiyorum.
Hâlbuki mevcut üyelerin neredeyse yarısı benim gibi...
Yani; Futboldan hiç mi hiç anlamıyor.
Aslında benim bu durumum, Eskişehirspor üye profiline tıpa tıp uyuyor.
Maçlara gitmem, futbolcuları tanımam, öyle çok tanınan biri de değilim...
Yani...
Tam da Eskişehirspor üyesi olabilecek nitelikteyim!
Her neyse sadede gelelim.
Eğer ben bu futboldan zerre kadar anlamıyor halimle Eskişehirspor üyesi olsaydım (Ki üyelerin yarısı benim gibi) ne yapardım?
Öyle ya, ortada iki tane aday var.
Her ikisi de birlikte yola çıkıp, sonradan ayrılmışlar.
Yine
Birlikte yola çıkanların bir kısmı bir adayın, diğer kısmı diğer adayın etrafında toplanmış.
Herhangi bir tercih yapmak gerçekten çok zor.
O halde, bu futboldan anlamıyor halimle bazı kriterler arardım tercih edeceğim başkan adayı için...
Aradığım ilk kriter; Temsil kabiliyeti olurdu şüphesiz...
Futbol camiası normal bir camia olmadığı için, her ortamda o ortamın gereğini yerine getirip getiremeyeceğine bakardım başkan adaylarının.
İkincisi de güvenilirlik ve şeffaflık olurdu belki.
Sadece bunlar yetmez tabi bir karar verebilmek için.
Vaatlere bakardım "Gerçekçi mi?" diye.
Örneğin; "Eskişehirspor gibi şehre mal olmuş bir takımın üye sayısı bu kadar olmamalı. Ben ilk yılda mevcut üye sayısı kadar daha üye yapacak ve her yıl bu sayıyı ikiye katlayacağım" diyen başkan adayı benim oyumu alırdı.
Ya da...
-"Üye sayısında kesinlikle sınırlama olmayacak. Üç sezon kombine bileti alan otomatikman kulüp üyesi olacak" diyen de puan kazanırdı benim gözümde.
Bir başka kriter olarak şunu göz önüne alırdım örneğin;
-"Ben kulübün hesaplarını belirli aralıklarla kamuoyuna, belirli aralıklarla da stadyuma çağıracağım taraftara vereceğim" diyen başkan adayı acayip gözüme girerdi.
-"Taraftarın sevgisini fırsat bilmeyeceğim, aksine daha çok taraftarın Eskişehirspor'u sevmesi için ne gerekiyorsa yapacağım" diyen de gözümde büyürdü.
Dahası mı?
En az bir yöneticiyi taraftardan sorumlu olacak şekilde göreve getireceğini, İlk 4'e girinceye kadar maçları şeref tribününden izlemeyeceğini, Başkanlık görevi yaptığı müddetçe kendi işini kayyuma ya da akrabalarına devrettiğini, kulübün alacağının peşini bırakmayıp, borcuna sadık olacağını söyleyen başkan adayına gözü kapalı oyumu verdim.
Son olarak...
Yenilgi ve başarısızlıkta sorumluluğu ve kabahati üstüne alıp, galibiyet ve başarılarda taraftarı, futbolcuları ve teknik kadroyu yüceltecek bir başkan adayı, benim de adayım olurdu.
Kısacası...
Futboldan hiç anlamayan biri olarak, oy vereceğim Eskişehirspor Başkan adayından bunları beklerdim.
Tabii ben futboldan hiç anlamadığım için bu kriterleri bekliyorum.
Benden daha iyi anlayanlar haliyle başka şeyler bekliyor!
Hatta...
Beklentilerini basite indirgeyip "O gitsin bu gelsin" ya da "O gelecekse bu kalsın" diye özetliyor.
Ne diyelim...
Biz anlamıyoruz ama onlar çok iyi biliyor...
--------------------------------------
Biraz hesap yapalım
-İktidar partisi AKP her yapılan milletvekili genel seçiminde Eskişehir'den birinci parti çıkıyor.
-Odunpazarı ve Tepebaşı'nda aldığı oy 190 binleri buluyor.
-Aynı iktidar partisi, her yapılan mahalli seçimlerde Büyükşehir'i alacak oy oranına ulaşamıyor.
-Odunpazarı ve Tepebaşı'nda aldığı oy 140 Binlere düşüyor.
Kısacası...
-İktidar partisi Büyükşehir seçimlerinde hep oy kaybediyor.
-Milletvekili seçimlerinde iktidar partisine oy veren yaklaşık 40 bin kişi, mahalli seçimlerde, özellikle de Büyükşehir seçimlerinde iktidar partisine oy vermiyor.
-Milliyetçi Hareket partisi her yapılan milletvekili seçiminde üçüncü parti oluyor.
-Odunpazarı ve Tepabışı'nda aldığı oy 50 binleri geçiyor.
-Aynı Milliyetçi hareket partisi mahalli seçimlerde, özellikle de Büyükşehir seçimlerinde oy kaybediyor.
-Odunpazarı ve Tepebaşı'nda aldığı oy 29 binlere düşüyor.
Kısacası...
-Milletvekili seçimlerinde MHP ye oy veren yaklaşık 30 bin kişi, mahalli seçimlerde, özellikle de Büyükşehir seçimlerinde MHP ye oy vermiyor.
Bu şu demek;
Ak Parti seçmeninden 40, MHP seçmeninden 30 Bin kişi her mahalli seçimde oylarını kendi partisinin adayına değil de, Büyükerşen'e veriyor.
Yani...
Ne Ak parti adayı, ne de MHP adayı, partilerinin var olan oylarını bile alamıyor ki, her iki partinin de oyları üç seçimdir Büyükerşen'e gidiyor.
Şimdi soruyoruz...
Böyle bir tablo karşısında iktidar partisinin seçimi alabilmesi sizce neye bağlı?
Hadi kafaları çalıştırın bakalım?
---------------------------------
Hep soruyorlar "Açılış töreni kapanış töreni mi oldu" diye...
Bu konuda yazmayı düşünmüyorduk açıkçası.
Tesadüf müdür bilmem, hem gelen bir telefon, hem de sokakta karşılaştığımız bir dostumuzun sanki haberleşmişlercesine aynı soruyu sorması üzerine yazmaya karar verdik.
Konu; Türk dünyası kültür başkenti.
Hani şu geçtiğimiz haftalarda Başbakan Erdoğan'ın da açılışına bizzat katıldığı proje.
Hem telefon edip, hem de sokakta karşılaştığımız iki insan da;
-"Hepsi bu kadar mıydı?" diye sorunca, ellerimizi iki yana açıp 2bilmiyoruz ki" cevabını vermiştik her ikisine de.
Bu kez de;
-"Bilmiyorsan yaz da sor bakalım" dediklerinde ise, çaresiz ve yazmak durumunda kaldık.
Efendim...
Türk Dünyası Kültür başkenti ile ilgili çeşitli sorulara muhatap oluyoruz.
Proje kapsamında bundan sonra ne yapılacağı soruluyor.
-"Her şey açılış töreninden ibaret miydi?" deniliyor.
Dahası...
-"Açılış töreni aynı zamanda kapanış töreni mi oldu?" sorusu geliyor.
Bunlara cevap veremiyoruz...
Eğer siz değerli yöneticilerimiz bu konuda hazırlanmış bir program ve yol haritası varsa ve bu durumdan haberdar edilirsek, hem bizim hem de bizleri sıkıştıranların merakı giderilmiş olacak.

Haberleri