Ben önceki gün polis olsaydım...

Önceki gün, yani Cumartesi günü…İnsanlar adeta kendilerini evlerinden dışarıya atmıştı.Caddelerin tümü adeta kilitlenmiş vaziyetteydi.Şehir merkezinin hemen her yerinde abartısız Hindistan görüntüleri vardı.Çoğu insan...

Önceki gün, yani Cumartesi günü...
İnsanlar adeta kendilerini evlerinden dışarıya atmıştı.
Caddelerin tümü adeta kilitlenmiş vaziyetteydi.
Şehir merkezinin hemen her yerinde abartısız Hindistan görüntüleri vardı.
Çoğu insan evden çıktığına pişman oldu önceki gün.
Çoğu insan trafiğe girdiğine lanet okudu.
Pek çok insan da, bu şehirde bir düzsen olmamasına küfür etti durdu önceki gün.
Eğer ben önceki gün bir trafik polisi olsaydım...
-Göksu köprüsü üzerine ardı ardına park eden ve bu bölgedeki trafiğin de içine eden o arka arkaya dizilmiş 5 turist otobüsüne de ceza yazardım.
Ah o anda trafik polisi olsaydım...
-İğne atsan yere düşmeyecek yaya kalabalığı içinde vızır vızır dolaşan o motosikletlerin hepsine ceza yağdırırdım.
Önceki gün, bir günlüğüne dahi polis olmuş olsaydım...
-Kırmızı ışık yanmasına rağmen geçmeyi fırsat bilen fakat geçmesiyle birlikte önündeki kuyruğu uzatıp,yan yollardaki araçları olduğu yerde kilitleyen araçların tümü tek tek ceza yerdi benden.
İşte o anda trafik polisi olmuş olsaydım...
-Atatürk Caddesi gibi trafiğin en yoğun olduğu cadde üzerine hiç umursamadan araçlarını park eden araçlara bırakın ceza yazmayı, bir de çektirirdim o araçları.
Keşke önceki gün trafik polisi olsaydım da...
-Yaya trafiğinin en yoğun olduğu caddelere gelişi güzel araçlarını park edip giden araçlara, Tramvay yolu üzerine bırakılan araçlara, yol kenarına üçüncü sıra parkı yapan araçlara ceza üzerine ceza yağdırırdım.
Eğer ben önceki gün trafik polisi olsaydım, emin olup 8-9 koçan ceza makbuzu bittirdim birkaç saat içinde.
İlginç olan ne biliyor musunuz?
Ben önceki gün trafik polisi olsaydım, benim gibi, şehir merkezini adeta cehenneme çeviren bu araç sahiplerine hem de her köşe başında ceza üzerine ceza yağdıracak meslektaşlarımı görmek isterdim.
Ama göremedim...
Tamam Eskişehir'de altyapı eksikliği var.
Tamam, Eskişehir'de otopark yetersizliği var.
Tamam, Turizm şehri denilen bu şehirde turist otobüslerinin bir toplanma yeri dahi düşünülmemiş.
Tamam, tüm bu sözünü ettiğimiz eksikliklerin sorumlusu da Trafik elbette değil.
Ama fakat lakin...
Ortada da, "Bu işin bu hale gelmesinin sorumlusu biz değiliz" deyip, ortadan kaybolma durumu var...
.....
Cennete zengin olarak gidebiliyor musun?
Yoksul köylü ölmüştü, gözlerini açınca cennetin kapısında buldu kendini. Bir de zengin adam bekliyordu sırada. Bir melek geldi, açtı cennetin kapısını altın anahtarıyla. Önce zengin girdi içeri, bir bando sesi duyuldu ansızın kapının arkasından. Marşlar çalındı, şarkılar söylendi, sevinç çığlıkları attı cennettekiler. Kapı yine açıldı, sesler kesilince, köylü içeri girdi. Bir melek karşıladı onu,
"Hoş geldin köylü kardeş," dedi sadece.
Hani, nerede bando? Neden söylenmiyor marşlar? Melekler neden dans etmiyor? "Ne biçim iş bu?" diye bağırdı köylü.

"Zengin adam girince içeriye şarkılar söylediniz, çalgılar çalarak karşıladınız onu. Ben yoksulum gerçi, ama dünyada kalmadı mı yoksulluğum? Herkes eşit değil midir cennette?
Eşittir," dedi melek.
"Zengin de bir bizim için, yoksul da. Yalnız unutma köylü kardeş, her gün yüzlerce yoksul gelir cennete, ama zengin dediğin yüz yılda bir gelir"
......

CHP'li vekil ve Yöneticiler nasıl izah edecek? ...
AK Partinin meclise getirmiş olduğu dokunulmazlık meselesi var.
Getirilen teklif, Milletvekillerinin dokunulmazlık tezkereleriyle ilgili.
Yani...
Hakkında tezkeresi bulunan vekil yargılanabilecek.
Bilindiği üzere, CHP başından beri kürsü dokunulmazlığının dışındaki tüm Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasından yanaydı.
Ancak...
AK Parti tarafından getirilen bu teklif karşısında tam bir çıkmazın içine girmiş vaziyette.
AT Partinin getirdiği teklife "Hayır" deme olasılığı neredeyse yok.
Zira...
"Hayır" dediğinde "CHP teröre destek veriyor" şeklinde oluşturulacak bir algıdan ve bu algının da altında kalmaktan korkuyor.
AK parti'nin teklifine "Anayasaya aykırı da olsa Evet diyeceğiz" diye bir karar alıyor.
Açık açık...
-"Ben istemediğim, onaylamadığım bir karara Evet diyeceğim" diyor.
Zaten...
CHP'nin aldığı bu "Evet diyeceğiz" kararına AK parti'den cevap gecikmiyor.
Başbakan Davutoğlu bizzat çıkıp "CHP Evet demek zorunda kaldı" diyerek, CHP'de yaşanan çıkmazı adeta orta yere seriyor.
Öte yandan...
CHP'nin istemediği bu karara "Evet" diyecek olması, Selahattin Demirtaş'ın "Genelkurmay CHP'yi tehdit etti" açıklamasıyla başka bir boyut da kazanıyor.
Tabii, CHP nin bu konudaki çıkmazı ve açmazı bununla da sınırlı değil.
Yarın, AK parti tarafından meclise getirilen milletvekillerinin tezkere dokunulmazlığı ile ilgili teklifin oylaması yapılacak.
Gizli yapılacak bu oylamada muhtemelen AK Partili milletvekilleri içinde de "Hayır" diyenler çıkacak.
Zira...
Mecliste tezkeresi olan ve bu teklifin yasalaşması halinde yargılanacak AK Parti milletvekilleri de var.
Ancak...
AK Partinin söz konusu oylamada firesi ne kadar olursa olsun, bu fire AK partiden değil de, CHP firesi olarak bilinecek ve lanse edilecek.
Bir anlamda...
Oylamada AK partinin fireleri de CHP'nin üzerine yapışacak.
İşte böylesine bir çıkmaz içinde CHP.
Merak ettiğimiz ise, CHP'nin milletvekilleri ve parti yöneticileri, yaşanılan bu çıkmazla ilgili ne yapacak?
Bunu kendi seçmenine ve halka nasıl izah edecek?
Bizzat Genel başkanın "İstemeye istemeye Evet diyeceğiz" kararı ve sözlerinin geçerliliği konusunda üyeleri ve halkı nasıl ikna edecek?
Çok merak ediyoruz gerçekten...

Haberleri