Kısa süre önce ABD'de ortaya çıkan "Beni duyabiliyor musunuz?" dolandırıcılığı tüm dünyaya yayılmaya başladı.
Independent'te yer alan haberde, bu yeni nesil dolandırıcılıkta sistemin nasıl işlediği anlatılıyor. Yerel bir numarayla insanları arayan dolandırıcılar, karşı tarafa hangi şirket adına aradığını söylüyor.
Daha sonra "Beni duyabiliyor musunuz?" diye soruyor. Karşı taraf da haliyle 'Evet' yanıtını veriyor. Bu 'Evet' yanıtıyla dolandırıcı amacına ulaşmış oluyor. çünkü o 'Evet'in ses kaydı alınıyor. Karşı taraf, sözlü bir anlaşmaya onay vermiş, ödeme yapmayı kabul etmiş sayılıyor.
İnsanların telefondaki 'Evet' yanıtını tehdit olarak kullanılıyor ve dolandırıcılar, karşı tarafı satın almadığı bir ürün ya da hizmetin ödemesini yapmaya zorluyorlar. Eğer karşı çıkılırsa, elefonda “evet” cevabı aldıkları için hukuki işlem başlatmakla tehdit ediyorlar.
Dolandırıcılar bazen, kredi kartını çaldıkları kişinin sesini kaydetme yöntemine de başvurabiliyorlar, böylece kartı rahatça kullanıyorlar.
Polis vatandaşları, “Beni duyabiliyor musunuz?” cümlesini duyar duymaz telefonu tek kelime etmeden kapatmaları ya da tanımadıkları numaraların çağrılarına yanıt vermemeleri yönünde uyarıyor.
O yüzden…
Siz siz olun, telefonla arandığınızda ve karşıdan “beni duyabiliyor musunuz?” diye sorulduğunda tek bir cümle bile sarf etmeden kapatın telefonunuzu.
Not- Bu dolandırıcılık yöntemi ile ilgili yazının, yaklaşan referandumla ve referandumda kullanacağımız “Evet” ya da “hayır” oylarıyla hiçbir ilgisi yoktur…
.....
Ah şu dış güçler
yok mu dış güçler?
Bugün yine tramvay’da bir konuşmaya şahit olduk, şalterlerimiz attı.
Adam hayatında bir tek kitap dahi okumamış…
“Gazete” desen, zaten spor sayfasından ibaret…
Tiyatro, konser hak getire…
İzlediği filmler TV dizilerinden ibaret zaten.
Hayatında müzenin önünden geçmişliği yok.
Tamam. Belki bunlar için imkan kısıtlı ama imkan yaratma çabası da yok
ülkenin tarihinden zaten bi haber.
Tartışma nedir, nasıl yapılır bilmiyor.
öğrenmemeye adeta yemin etmiş iyi mi?
Düşünce yok, sorgulama hiç yok.
Kulaktan bir sürü şey girip çıkmış, sadece kırıntıları kalmış. O kırıntılar da zaten sağlıklı değil.
çevresindeki insanların büyük bir bölümü de kendisinden farksız.
Duymuş bir zamanlar kimden duyduysa, kalmış aklında nasıl kalabildiyse, kalkıyor ülkenin bu durumda olmasının tek sebebi olarak dış güçleri gösteriyor.
-“Ne oluyorsa hep o dış güçler sayesinde oluyor” gibi entelektüel derinliği bile mahfeden laflar söylüyor.
Ha bir de yaşanan her olumsuz olay sonrası söylenen “Bunlar hep dış güçlerin oyunu” lafı var.
Yahu! Sen varken ne gerek var ki dış güçlere arkadaş?
Sen varken ne gerek var ki dış güçlerin oyununa?
Koca ülkeyi o okuyup sorgulamayan bilgi birikimiyle! play station’a çeviriyor haberi yok.
Balonlar çoğunlukla çok şişirildiği için içeriden patlar.
Dışarıdan birinin iğne batırmasına gerek bile kalmaz…
.....
Eskişehir’e çok yakıştı bu spor dalları…
Futbol’a ilgimizin az olmasından mıdır bilinmez, öteden beri Basketbol’un Eskişehir’e yakışan bir spor branşı olduğunu düşünürüz.
Geçmiş yıllarda bizzat oynamışlığımız olduğu için, hentbol sporu içinde aynı duyguları taşırız.
Ne yalan söyleyelim, Eskişehir’e son derece yakıştırdığımız, Eskişehir ile birlikte yan yana oldukça şık duran Basketbol ve Hentbol sporları altın çağını yaşamaya başladı.
Kilidi açan nesine.com Eskişehir Basket olurken, onu hemen Selkaspor’un Hentbol’de “Beton Adamları” izledi.
Nesine.com Eskişehir Basket, iki gün arayla iki sevinç yaşattı Eskişehirlilere…
önce kupa, ardından alınan galibiyetle gelen liderlik…
Şampiyonluğun yolu resmen gözüktü.
Hentbolde ise Selkaspor’un şampiyonluğu ve birinci lige çıkış müjdesi haftalar önce geldi.
Birinci ligde Avrupa Kupalrı müjdesi ise sırada.
Kısacası…
Yukarıda da söylediğimiz gibi Basketbol ve Hentbol Eskişehir’e yakışan bir spor.
Her iki kulübümüz de göstermiş olduğu başarılar ile bu iki spor dalını Eskişehir’e daha da güzel yakıştırdı.
.....
Biraz da gülmek lazım
Temel ölünce öteki dünyanın görevlileri listeye bakar ve Temel'e:
- Ya, senin adın bu listede yok!! Sen neden geldin? Bugün ölmeyecektin yanlışlıkla ölmüşsün. Seni yeniden dünyaya göndereceğiz. Ama kurallara göre insan olarak gönderilemezsin artık!. Ancak istediğin bir hayvan olarak dünyaya dönebilirsin. Ne olmak istersin?
Temel biraz düşünür:
- Yunus paliğu olayım o zaman!!
Ve anında yunus balığı olarak dünyaya ışınlanır. Aradan 3 dakika geçmez ve Temel tekrar öteki dünyaya geri döner. çok şaşıran görevli:
- Yine ne oldu ya? Biz seni şimdi gönderdik niye geldin ki?
Temel mahcup ve masum, mırıldanır:
- Yüzme bilmeyrum da!!, Boğuldum!