Beş ayda ne değişti de...

1 Kasım seçim sonuçlarından sonra herkesin sorduğu bir soru var?
-"5 ay içinde ne değişti de, böyle bir sonuç ortaya çıktı?"
Öyle ya...
5 ay içinde ne oldu da AK parti yüzde 40'dan yüzde 49'a yükseldi?
5 ay içinde ne oldu da, MHP ve HDP bu denli oy kaybetti?
İşte bu soruların cevapları aranıyor sürekli.
Türkiye genelinde sonucun böyle çıkmasına etki edecek nedenler sıralanıyor.
Ekonomik istikrardan tutun da, patlayan bombalarla toplum huzurunun bozulmasına ve Devlet Bahçeli'nin uzlaşmaz tutumuna kadar birçok nedenin, böylesine bir seçim sonucu ortaya çıkarttığı ifade ediliyor.
Türkiye genelinde ortaya çıkan bu sonucun Eskişehir'i de etkilememensin mümkün olmadığı özellikle belirtiliyor.
Bu elbette doğru kabul edilebilir bir tespit.
Seçimin Türkiye genelinde bu şekilde sonuçlanması tabii ki Eskişehir sonuçlarını da etkilemiştir.
Ancak...
Eskişehir'de 1 Kasım seçim sonuçlarının, 7 Haziran seçim sonuçlarına göre tam tersine bir şekilde neticelenmesinin önemli bazı nedenleri de var.
Örneğin:
-CHP, 7 Haziran seçim öncesinde bile memnuniyet yaratmayan aday listesini değiştirme ihtiyacı duymazken, AK parti, memnuniyet yaratmayan listesini değiştirerek 1 Kasım seçimlerine girdi.
-CHP, kazandığı seçim sonrası il yönetimini değiştirirken, AK parti'de, seçim kaybedilmesine rağmen il yönetimine olan güven arttı.
-CHP'de, partiye hizmet etmiş eskiler topa yaklaştırılmazken, AK parti'de eskilerin topa girmesi için ayrıca bir gayret sarf edildi.
-CHP'de, parti Belediyelerden dizayn edilirken, AK parti'de o güne kadar dizayn etme işi vakıftan alınıp, partiye geçirildi.
-CHP'de, ismi ve potansiyeli olan bazı partililer resmen ekarte edilirken, AK Parti'de, ekarte edilmiş ismi ve potansiyeli olan isimler işin içine sokuldu.
-CHP'de her aday bir anlamda kendi derdine düşerken, AK parti'de her aday adeta birbirleri için oy isteyen pozisyonundaydı.
Sonuç olarak...
1 Kasım seçimlerinin bu şekilde sonuçlanmasında, Türkiye genelinde geçerli olan nedenler elbette Eskişehir sonuçlarına etki yaptı ama...
Eskişehir'deki seçim sonuçlarının 5 ay içinde bu kadar değişkenlik göstermesinde, CHP ve AK parti'nin yaptıkları ile yapmadıklarının da bir hayli katkısı oldu.
.....
26 ncı dönemin Milletvekilleri...

Dün mazbatalarını alan ve meclise kayıtlarını yaptırdıktan sonra da resmen göreve başlayacak olan 5 milletvekili çok özel bir dönemde çalışacak.
Zira...
6 Eskişehirli milletvekilinin görev yapacağı dönem Türkiye Büyük millet Meclisinin 25 ncı dönemi.
Yani...
Eskişehir'in plakasını taşıyan bir dönemde görev üstlenecekler.
Haliyle...
Bu dönemde şehir adına yapacakları çalışmalar, "Eskişehir'in de plakasını taşıyan 26 ncı dönemde yapılan çalışmalar" olarak tarihe geçecek.
O nedenle:
Bu dönemde, bu 6 isim ne kadar birbirleriyle görüşüp istişare içinde olursa, Eskişehir adına o kadar faydalı iş çıkacaktır.
Umarız Eskişehir'in Ankara'daki temsilcisi olarak, Eskişehir'in oyları ile seçilen bu 6 ismin birliktelikleri sadece, önceki gün mazbata töreninde çekilen bu fotoğrafla sınırlı kalmaz.
.....

Bir tek Eskişehirlinin sorunu çözülse bile...

Harun Karacan'ın Milletvekili adayı olduğunda ilk vaadiydi seçim ofisi açmak.
Milletvekili seçilip, mazbatasını aldıktan sonra da bu ilk vaadini gerçekleştirdi.
Tarihi Odunpazarı'nda bulunan seçim ofisini törenle açtı.
Gitmedik ama fotoğraflarından gördüğümüz kadarıyla seçim ofisinin açılışı küçük bir mitinge dönmüş.
Kalabalık bir grup, seçim ofisi açılışına iştirak etmiş.
Belli ki ofisin açılışına iyi hazırlanılmış.
Ofiste görev yapacaklar görevlendirilmiş, istek formları hazırlanmış.
Telefonla konuştuğumuzda, seçim ofisi açılışına gelen kalabalıktan söz edip "Sen bu seçim ofisini açtın açmasına da, yarın istekte bulunanlar da bu seçim ofisinin önünde tıpkı açılıştaki gibi bir kalabalık olursa ne yapacaksın? Sonradan böyle bir ofis açtığına pişman olmayasın?" diye takıldık.
-"Yok niye pişman olayım ki" dedi önce.
Ardından da...
-"Eskişehir'in bir tek sorunu çözülse, bir tek Eskişehirlinin derdine burada çare olunsa bile, bu ofis görevini yapmış sayılır" dedi.

......

Biraz da gülmek lazım

Yaşlıca bir adam çok güzel bir kadınla mücevher dükkânına girer.
Adam satıcıya:
— Çok güzel bir yüzük satın almak istiyoruz beyefendi.
Satıcı vitrinden güzel bir yüzük çıkarır gösterir:
— Bu yüzüğün bedeli 4000 $'dır efendim, diye gösterir.
İkili yüzüğe bakar ve yaşlı adam satıcıya;
— Lütfen bana en iyi yüzüğünüzü gösterin!
Satıcı içerdeki kasadan bol pırlantalı şahane bir yüzük getirir;
- Bu dükkanımdaki en iyi yüzüğüm.. ve fiyatı 50 000 $ dır!.
Genç kadın heyecanla parmağına takar. Yaşlı adam cebinden çek defterini çıkarır 50 000 $ yazar ve açıklar:
— Bugün; Cumartesi ve akşamüzeri, bankaların kapalı olduğunu biliyorum. Sizin emin olmak istediğinden eminim. Çeki size bırakıyorum, Pazartesi sabahı bankama telefon edip çekin karşılığını aldıktan sonra, üzerinde yazılı olan telefonumdan beni arayın lütfen! Biz de gelip yüzüğü alırız.
Pazartesi sabahı mücevherci yaşlı adamı arar:
— Sen benimle alay mı ediyorsun be adam? Hesabında hiç paran yokmuş!
Yaşlı adam:
— Sen yüzüğü dükkânında sakla ve çeki yırtabilirsin. Sayende şahane bir hafta sonu geçirdim.