BEYİN GÖÇÜ SÖZLE ÖNLENMEZ

Türkiye’ de, sorumluluk taşıyan insanlarımız, gerekli değerlendirme ve araştırmaları yapmadan, makro ve hayali vaatlerde bulunurlar. Veya hedefler gösterirler. Bu icraatları ile hem insanlarımızı umutlandırarak, hayali sükûta...

Türkiye' de, sorumluluk taşıyan insanlarımız, gerekli değerlendirme ve araştırmaları yapmadan, makro ve hayali vaatlerde bulunurlar. Veya hedefler gösterirler. Bu icraatları ile hem insanlarımızı umutlandırarak, hayali sükûta uğratırlar, hem de görevli olduğu kurum/kuruluşu ve kendilerini, güç durumda bıraktıkları gibi, güven de kaybederler.
Anadolu Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Davut AYDIN, yurt dışında okuyanların envanterini yapmak, bunları Türkiye'de farklı alanlarda değerlendirmek üzere çalışma yaptıklarını belirterek, beyin göçünü tersine çevirmek için çabaladıklarını belirtmiş,
Gerekçe olarak ta 1,5 milyon öğrencisiyle dünyanın 3'üncü büyük üniversitesi olan Anadolu Üniversitesi' nin, güçlü fakültelere, laboratuarlara, tesislere ve insan gücüne sahip olduğunu söylemiş. Bu tablo sevindiricidir. Ancak bu boyutta, imkânlara sahip Anadolu Üniversitesi' nin, CITATİON INDEX Yayınlarında, elde ettiği başarı ise ortadadır. Bu alanda Anadolu Üniversitesi, kurduğu, ESOGÜ, Dumlupınar ve Kocatepe üniversitelerinin gerisindedir.
Ayrıca üniversitelerde, görev yapan öğretim üyelerince hazırlanan bilimsel makalelerdeki nitelik sorununu, YÖK tarafından da kabul edilmiştir. Uluslararası yayın endekslerine, Türkiye' ye giren yayın sayısının arttığını; ancak bu yayınlara yapılan atıf sayısında düşüş yaşandığını` kabul eden YÖK, Türkiye kaynaklı yayınlara yapılan atıf sayılarının düşüklüğü, yayın teşvik politikasında nicelikten çok nitelik üzerinde durma zamanının geldiğini kabul etmiştir.
Sayın Prof. Dr. AYDIN, " Anadolu Üniversitesi 4 önemli alanda odaklandı. Bunlardan biri, açık ve uzaktan öğretimdir. İkincisi havacılık, üçüncüsü raylı sistem, demir yolu, dördüncüsü de özel eğitim alanlarıdır. Bu alanlarda, çok geniş bilgi birikimine, fiziksel ve teknolojik altyapı ve deneyimlere sahibiz." diyor ama bu alanda ürettikleri proje, teknoloji ve bilgi birikiminden hiç bahsetmiyor.
Prof. Dr. AYDIN,''...Raylı sistemler çok hızlı gelişiyor. Bu alanda yetişmiş insan gücü Türkiye'de çok yok. Yurt dışında olanları, Türkiye'ye getirip onları eğiterek, bu sektöre katkıda bulunmak istiyoruz'' dedi. Ancak Anadolu Üniversitesi, bu alanda üstlendiği Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi projesi dahi hayata geçiremedi.
Nitekim Aralık-.2009 tarihinde Eskişehir'de yapılan, ''Demiryolu Araştırma Merkezi Çalıştayı" sonunda, katılımcılar tarafından onaylanılarak açıklanan sonuç raporunda;
"Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi, Türkiye'de demiryolunun merkezi olan ESKİŞEHİR' de kurulmalıdır." görüşü de yer almıştı. Anadolu Üniversitesi' nin, bu projeye sahiplendiği söylendiği halde, bugüne kadar somut bir çalışma da görülmedi.
Ayrıca Sayın Prof. Dr. AYDIN, Microsoft'ta, Airbus'da, Boing'de pek çok çalışan Türk, Türkiye'ye gelmek istediğini söyleyerek, "... Bize CV'lerini göndersinler. Bir envanter çalışmasına başladık. Kendileri AÜ' de öğretim üyesi, araştırmacı ve uzman olarak şemsiyemiz altında istihdam etmek ve ülkemize hizmet etme yolunu açmak istiyoruz" diyerek çağrıda bulundu.
Peki, Anadolu Üniversitesi, başka ülkelerde çalışa beyin gücüne, orada tanınan maddi imkân ve çalışma ortamlarını sağlayabilecek mi? Veya bunları görevlendirebilmek için, merkezi idareden, özellikle de YÖK' den müsaade alabilecek mi?
Ayrıca onlarca Anadolu Üniversitesi mezunu genç işsizdir.
Sayın Prof. Dr. AYDIN, ''. Dünyanın dört yanındaki başarılı çocuklarımız, Anadolu Üniversitesi' ne gelerek, ülkesine hizmet etmelidir. Tersine beyin göçüyle ülkemizin daha da güçlenmesini sağlayacağız'' vaadini gerçekleştirmesi hepimizin arzusudur. Ancak bu da imkânsızdır. Çünkü yurt dışında, bu nitelikte binlerce gencimiz ve bilim adamız var. A.Ü' nün, hatta ülkemizin, bu insanlarımızın tümünü istihdam etmesi mümkün değildir.
Hülasa gelecek, vaat ve sözle olmaz, "proje, bilgi ve teknoloji üretimi" gerektirir. Bugün toplumlar, zengin ve yoksul diye ayrılmıyor. Proje, bilgi ve teknoloji üretebilen veya üretemeyen diye tanımlanıyor. Toplumların, ülkelerin ve kurum/kuruluşların zenginliği de bünyelerindeki bu unsurlarla ölçülüyor.
Ayrıca üniversiteler, evrensel boyutta bilgi üretmek, bilim ufkunu genişletmek, çağdaş bilimsel, teknolojik ve kültürel birikimin egemen olmasını sağlayacak, toplumun gelişmesine katkıda bulunacak, aydın ve yaratıcı düşünebilen insanlar yetiştirmektir. Bunun içinde üniversitelerdeki ana bilim dalları, bölümler, fakülteler, uzun ve kısa vadeli bilim politikası ve stratejisi belirlemeli, yayınlar, mutlaka bilime katkı payı sağlanmalı ve bu da yerel ve ulusal proje/projeler ile desteklenmelidir. Çünkü iyi eğitim almış gençlerimize, ülke olarak, cazip iş imkânları sunamıyoruz.
Beyin göçünün, en önemli sebebi de bu değil midir?

Haberleri