Bilgi, Emek, Sermaye

Dünya ve yaşam değişirken, değişimin unsur ve aktörlerini da farklı isimlendiriyoruz. Değişimin hızına bağlı olarak pek çok durumda yeni sözcük ve terimler gündeme geliyor. Bilgi toplumu ifadesi, İkinci Dünya Savaşı’ndan...

Dünya ve yaşam değişirken, değişimin unsur ve aktörlerini da farklı isimlendiriyoruz. Değişimin hızına bağlı olarak pek çok durumda yeni sözcük ve terimler gündeme geliyor. Bilgi toplumu ifadesi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ‘icat oldu’. Öncelikle bilişim ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişim ve buna bağlı teknolojik değişimler, yaşanan çağın böyle isimlendirilmesine neden oldu. Bu yeni dönemde e-iş, e-ticaret, e-devlet, e-sağlık, e-eğitim vb. gibi iş görme biçimlerinde önemli değişiklikler yaşadık. Daha önceki dönemlerde bilim ve teknolojilerdeki değişim bu denli hızlı ve ivmeli değildi.

Yine bu dönemde bilginin temel bir üretim girdisine dönüştüğü düşüncesiyle bilgiye verilen önem arttı. Konuyu biraz fazla abartanlar, bir üretim faktörü olarak bilginin, sermaye ve emeğin önüne geçtiğini –bilgi toplumu çağında bilginin sermaye ve emekten daha önemli ve değerli olduğunu– iddia etmeye başladılar.

Bilginin sermaye ve emekten ayrılarak sanki ‘gökten zembille inmiş’ gibi kabul edilmesini yadırgıyorum. Bilginin değerinin, emek ve sermayenin değişen tanımlarını ve dolayısıyla bu üretim faktörlerinin gelişimini doğru kavramayan kafalar tarafından biraz abartıldığını düşünüyorum. Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir. Bu nedenle üretim kavramının ve buna bağlı unsurların değişmelerini ve çağa uygun yeni görünümler kazanmalarını son derece olağan buluyorum. Tabii ki, bilginin bugünkü aşırı değerlenmiş pozisyonunu da...

Bilgisayarın, yeni iletişim ortam ve araçlarının insanların yaşam tarzlarında yenilikler yaratması son derece olağandır. Tekerleğin icadı, yazının bulunması, pusulanın kullanılmaya başlanması, buharla işleyen makinelerin yapılması ve bunlara benzer daha pek çok buluş ve yenilik insanlık tarihinin önemli dönüm noktaları olmuştur. Tüm bu buluşlar insanın yaşamında gerek kişisel, gerekse sosyal olarak önemli değişimlere neden olmuştur.

Bilişim ve iletişim alanında gelişmeleri birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bunlar, 1950’lere kadar olan bilimsel ve teknolojik birikimin sonuçları olarak ortaya çıkmıştır ve tümü, bilişim (bilgisayar yazılımı ve bilgisayar elektroniği), iletişim ve robotik gibi alanındaki gelişmeler üzerine kurgulanmıştır.

Bilgisayarı diğer insan buluşlarından farklı kılan bazı özellikler vardır. Bilgisayar öncelikle bilgi depolayabilen bir aygıttır. Biz zamanların delikli kartlarla çalışan tekstil (dokuma) tezgahlarına göre çok daha ileri ve gelişmiş özelliklere sahiptir. Bugünün bilgisayarlarının saniyede milyarlarca temel aritmetik işlemi yapabilecek hız özellikleri vardır. En önemlisi, bilişim sektörünün ticarileşmesindeki gelişmeler nedeniyle bilgisayarların büyük miktarlarda ucuza üretilmesi mümkün olmakta ve artık bilişim ve iletişim aygıtları kolaylıkla yaşamın değişik alanlarında uygulamalı kullanım şansı bulmaktadır.

Bilişim ve iletişim sektörlerindeki hızlı ve kapsamlı gelişim, ekonomik sektörler arasında hizmetler sektörünün önce nicelik ve ardından nitelik olarak önem kazanmasına neden olmuştur. Bu nedenle hizmetler sektörünün gelişkinliği, bilgi toplumunun göstergelerinden biri olarak kabul edilir.

Hizmetler sektörünün aşırı büyümesinin, Türkiye gibi ülkelerde kırdan kente göçün olumsuz etkileri ile gizli ve açık işsizliği gizleyen bir yanı olduğunu da unutmamalıyız. Ben, bilgi toplumunda bilginin emek ve sermayenin önüne geçtiğini iddia edenlere kuşku ile bakıyorum. Hele ki, yabancı sermayenin ülkemize gelip yatırım yapması için bir ‘ip cambazlığı’ yapmadığımızın kaldığı şu günlerde... Bilgi önemlidir ama emek ve sermaye de en az bilgi kadar önemlidir. Bilginin öneminin artması, bazı özellikleri değişse de sermaye ve emeğin önemsiz olduğu anlamına hiçbir zaman gelmez.

Haberleri