Yaşamın içinde bizim dışımızda tanımlanmış başlangıç ve sonlar yok. Başlangıç ve bitişler sadece bizim koyup algıladığımız basit işaretler... Yaşam, sürekli bir akış... Bir andan ötekine biteviye akıyor. Bazı anları son, bazılarını başlangıç olarak algılayan biziz. Yaşam, her koşulda kendini yeniden üretiyor. Umutsuz olmanın gereği yok. Toplumun kanalizasyonunda ya da kral dairesinde, her koşulda yaşam, kesintisiz akmaya devam ediyor.
Hepimizin yaşamında yukarıda anlattığıma benzer ders niteliğinde anlar var. Önemli olan, o andan gelecek için öğütler ve öneriler üretebilmekte. Her birimizin bu tür anlarda kullandığı denek taşı farklı olduğundan aldığımız dersler de farklı oluyor. Aynı olayı izlediğimizde bile farklı sonuçlar çıkarabiliyoruz. Her insanı kendi başına albenili yapan özellik de bu olsa gerek.
Ama bir noktayı gözden kaçırmamak gerek. Herkesin kendi mihenk taşı var. Bu nedenle dünyayı algılamada ve ona tepki vermede farklılıklar oluşuyor. Ama insanların mihenk taşı nitelikleri de bir değil. Bir yaşam zenginliği yaratmış kişilerin bunu, dünyayı ve yaşamı algılamalarına yansıttıklarını da gözlüyoruz.
İyi yaşam dersleri almış ve çeşitliliğe ulaşmış kişilerin yaşama ilişkin tutum ve davranışlarındaki zenginliği de gözlüyoruz. Yaşamda bilgelik düzeyine erişmekle sıradan ve genel kalıplara sıkışmış bir kişi olarak yaşamak arasındaki fark bu olsa gerek.
Bazı insanlar yaş ile deneyimi bir tutarlar. Bunun nedeni pek çok kişinin deneyim ve birikimi, ancak yılların akışı içinde edinmesidir. Hâlbuki yaşam hakkında birikimli olmanın tek kriteri yaşlanmak değildir. Üzerinde durulması gereken nokta, yaşamı ciddiye alıp ondan gerekli dersleri ve öğretileri çıkarmaktır. Bu dersler ise sonuçta yaşama nasıl dokunup tepki vereceğimiz konusunda yeni bir yaklaşıma yol açar.
Zor veya kolay bir durum karşısında kalabiliriz. Bizi açmaza veya zora düşüren olayların içinde olabiliriz. Burada önemli olan, bu gerçeklere nasıl yaklaştığımızdır. Olumsuz bir yaklaşım kolay bir durumu bir kriz haline dönüştürürken, doğru bir yaklaşım zor bir durumun kilit anahtarı olabilir. Yapan da yıkan da pek çok durumda bizim yaklaşımımızdır.
Bugün içinde olduğumuz iyi ya da kötü durumun temellerini geçmişimiz oluşturur. Geçmişte, hiç kuşkusuz bizi üzen ya da mutlu eden gelişmeler olmuştur. Ama geçmişimizi değiştiremeyiz. Yapabileceğimiz ondan iyi dersler çıkarmak, geleceğe umutla ve iyi niyetle bakmaktır.
Yaşamda başınızdan çok sayıda olumsuz olay geçtiğini düşünebilirsiniz. Kendinizi şanssız bulabilirsiniz. Kötü olayların daima sizi bulduğunu düşünebilirsiniz. Bunda haklılık payınız da olabilir. Ama unutmayın ki; yaşam karşısında değiştirebileceğiniz tek gerçek, sizin ona olan yaklaşımınızdır.
Yaşamınızda olup bitene bir bakın. 20-80 diye bilinen Pareto Kuralı’nın geçerli olduğunu göreceksiniz. Olumsuzlukların yüzde 20’si (kötü şans olarak) doğrudan başımıza gelenlerse, kalan yüzde 80’i kendi olumsuz tepkilerimizden kaynaklanmıştır. Yaşam bir aynadır. Nasıl davranırsak benzer tepkiler alırız.