Bugün, Çanakkale Zaferinin yıldönümüdür. Yerel ve ulusal bazda pek çok tören yapılacak, TV' lerde, programlar düzenlenecektir. Atalarımızın kahramanlıkları, kamuoyu ile paylaşılacaktır. İsteriz ki bugünkü yapılacak tören ve TV'lerde yapılacak söyleşilerde, atlarımızın kahramanlığı yanında, Çanakkale Savaşlarının, NEDEN- SONUÇ İLİŞKİSİDE değerlendirilsinler. Çünkü Türk toplumu, Osmanlı Devleti'nin son dönemindeki, hatlarının faturasını, Balkan-Çanakkale- İstiklal Savaşlarında, binlerce inansımız, şehit düşerek Bundan dolaylı da bu üç savaşın sebep-sonuçlarından, Türk halkının, çıkaracağı çok ders var ama hala aynı yanlışlıkları yapmakta ısrar ediliyor.
Türk insanı, Çanakkale savaşlarını, " sebep-sonuç" ilişkisi açısından değerlendirmek zorundadır. Ancak bugün Çanakkale savaşını değerlendirirken, Milliyetçiler, Muhafazakâr ve hümanistler, ortak cümleler kullansalar da temelde farklı Çanakkale yorumunda bulunurlar. Aşırı muhafazakârlar, Çanakkale Savaşlarına, bir cihat anlamı yüklerler. Bu perspektifle dinler/medeniyetler savaşı olarak görürler Çanakkale Savaşı'na ilişkin bir dizi dinsel efsane üretirler. Milliyetçiler ise, Çanakkale Savaşı'nı, Türklüğe yüklenen önsel bir üstünlüğün kanıtı olarak sahiplenirler. Oysa Çanakkale'yi muhafazakâr ve milliyetçi hamasetten kurtarıp, gerçek temelleri üzerinden, yeniden anlamaya ve buna uygun anlatmaya gereksinimiz var.
Çanakkale Savaşı, emperyalistlere karşı meşru bir savunma savaşı olarak gerçekleşmesi nedeniyle, başka hiçbir savaşta gözlenemeyen, büyük bir toplumsal seferberliğe yol açmıştır. Çanakkale Savaşı'nda, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Arnavut Osmanlı tebaalarının olduğu bir halklar harmonisinin emperyalizme karşı seferber edilebilmesini ve hepsinin cansiperane bir şekilde saldırıyı püskürtmesini, mümkün kılmıştır. İşte bu özelliğidir ki Çanakkale, tüm teknik üstünlüğe karşın, emperyalizmin yenilmez olmadığını göstererek, kurtuluş savaşlarına bir örnek olmuştur
Bugün de, dış ve iç şer odakları, Çanakkale Destanını yaratan, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Arnavut kardeşliğini, ortadan kaldırmak istiyorlar. Dış ve iç şer odakları ise bu kardeşliği ortadan kaldırmak için, etnik milliyetçiliği körüklüyor. Açılım adı altında yapılan vaatlerle ise tuz biberi oluyor. Nitekim aynı senaryo, Çanakkale Savaşlarından önce, Balkanlarda, toplumların milliyetçilik hisleri kamçılanmış, önce ayaklanmalar, sonra savaşlarla istenen sonuca ulaşılmıştır. Bugün aynı senaryo etnik milliyetçilikle ülke gündemindedir.
Ayrıca çağımızda, bir ülkenin istilası, topla, tüfekle, yani silahla yapılmıyor. Zamanımızın istilacı ordusu, Barışsever görünen gezgin ajanlar. Büyük elçiler ve içimizdeki hainlerdir. Tarih boyunca, Türk toplumuna, çıkarı için, ihanet eden, dış ve iç şer odakların menfaatlerine hizmet eden insanlar, geçmişte vardı, bugünde var.
Nitekim Büyük Önder Atatürk, " Şurada açık bir hakikat olmak üzere arz edeyim ki, memleketimizde külliyetli ecnebi parası ve birçok propagandalar cereyan ediyor. Bundaki gaye pek aşikârdır ki, milli hareketi neticesiz bırakmak, milli emelleri felce uğratmak ,"YUNAN" , "ERMENİ" emellerini ve vatanın mühim parçalarını işgal gayelerini kolaylaştırmaktır. Bununla beraber, her devirde, her memlekette ve her zaman zuhur ettiği gibi bizde de kalp ve asabı zayıf kavrayışsız insanlarla beraber vatansız ve aynı zamanda refah ve şahsi menfaatini vatan ve milletin zarında arayan adi kimseler vardır..." demişti
Aradan yılar geçti ama Atatürk'ün tespitleri, bugünde tüm canlılığı ile geçerli. Dış ve iç şer odaklarının, çıkarlarını doğrultusunda, maddi menfaat karşılığı, hizmet eden pek çok vatan haini var. Bu hinler, Türkiye' in, uluslararası arenada güç durumda kalması için her fırsatı değerlendirirler.
Ekonomik istila ise ortadadır. Pek çok banka, kurum, işletme yabancıların eline geçti. Türkiye iktisadi istiklalini, kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Nitekim Mihriddin Arusi, "ÇAĞIMIZDA İKTİSADİ İSTİKLALE MALİK OLMAYAN BİR MİLLET İSE SİYASİ İSTİKLLİNİ MİHNET YÜKÜ GİBİ TAŞIR GİDER" demiştir.
Çanakkale Zaferi'nin, 92. yılında, mantıklı düşünmek, tarihimizle gerçekçi bir ilişki kurarak değerlendirmek, atalarımızın yanlışlarından ibret, doğrularından da, örnek alarak geleceğe hazırlanmak, en önemlisi de Çanakkale, Savaşlarının "sebep ve sonuç" ilişkilerini değerlendirerek, ders almak zorundayız.
Çanakkale Savaşlarını anımsarken, eşsiz kahraman Mustafa Kemal Atatürk'ün, bütün komutan ve silah arkadaşlarının, manevi huzurunda, onları rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun...
BİR DESTANDIR ÇANAKKALE...
Bugün, Çanakkale Zaferinin yıldönümüdür. Yerel ve ulusal bazda pek çok tören yapılacak, TV lerde, programlar düzenlenecektir. Atalarımızın kahramanlıkları, kamuoyu ile paylaşılacaktır. İsteriz ki bugünkü yapılacak tören...