öğrencilerini üniversiteye hazırlayan, üniversitede okuyacakları bölümün teknik altyapısını veren, yani bizdeki lise düzeyinde bir okul düşünün.
Bu okulun 60-70 yıllık bir geçmişi ve devlet kademelerinde önemli yerlere gelmiş mezunları olsun.
Dahası…
Makine üzerine eğitim veren bu okul geldiği süreç içinde artık öğrencilerin kendi makinelerini kendilerinin yapabildiği bir okul haline gelmiş olsun.
Ve hatta…
Bu okul daha sonra bilgisayar bilimine de odaklanarak, en çok tercih edilen okullardan biri olmasının yanı sıra, ileri düzeyde matematik ve fizik derslerinin yanı sıra, başta İngilizce ve Almanca derslerinin de eklenmesiyle müthiş bir gelişme göstersin.
Tüm bunların sonunda, ülkede makine mühendisliği okuyan öğrencilerin neredeyse tümünü bu lise ayarındaki okuldan mezun olanlar oluştursun.
öyle bir okul olsun ki bu düşündüğünüz okul, eğitime verdiği önem kadar, güzel sanatlara, toplumsal konulara, çocukların geleceği için yapılan çalışmalara da büyük önem versin.
Böyle bir okul var biliyor musunuz?
Hem de Polonya’nın en uç köşesinde bulunan Wrocław şehrinde.
Kendi dillerinde “Teknik lise” olarak geçiyor…
önemli bir okul ama okulu özellikle de bizim için daha da önemli yapan bir özelliği var…
Okulun ismi: MUSTAFA KEMAL ATATüRK lisesi…
2 Haziran 2008 yılında, Wroclaw ve Polonya’nın önde gelen otoriteleri tarafından, okulun ismi törenle Mustafa Kemal ATATüRK olarak ilân edilmiş.
Okulun bir tarafında Türk bayrağı, diğer tarafında Polonya bayrağı sürekli dalgalanıyor.
Okulda eğitim gören öğrencilerin tamamı “Böylesine büyük bir devlet adamının ismini taşıyan okulda okumaktan son derece mutluyuz” diyor…
Bizler için ne kadar gurur verici bir durum değil mi?
Her ne kadar, aynı eğitim sistemini kendi ülkemizde yapamıyor olmak ne kadar utanç verici olsa da…
Keşke, bizim de böyle bir eğitim sistemimiz olsaydı…
Keşke, çocuklarımız üniversitede okuyacakları bölümün alt yapısını bu tür liselerde öğrenme imkanına kavuşsaydı.
Keşke, terör örgütünün hemen her ülkede açmış olduğu o malum okullar yıllarca devleti yönetenler tarafından alkışlanacağı yerde, Polonya’daki sözünü ettiğimiz bu okul bilinseydi de alkışlansaydı.
Ve keşke…
O malum okullarda verilen terör eğitimlerinden utanacağımıza, kilometrelerce uzakta bulunan ve ismi ATATüRK olan bu okul ile gururlansaydık…
****
Temayül ne abi?
2002 seçimlerinde AK parti’nin Eskişehir milletvekili listesinin lk 3 sırasında şu isimler vardı:
Murat Mercan, Muharrem Tozçöken, Fahri Keskin…
2007 seçimlerinde ise ilk 3 sıradaki isimler şu şekildeydi:
Kemal Unakıtan, Murat Mercan, Nedim öztürk.
2011 seçimlerinde ilk 3 sıra:
Nabi Avcı, Salih Koca, ülker Can…
2015 7 Haziran seçimlerinin ilk 3’ü…
Nabi Avcı, Salih Koca, Emine nur Günay…
2015 1 Kasım seçimlerinin ilk 3 sırası…
Nabi Avcı, Harun Karacan, Emine Nur Günay…
Bu dört seçimin sonrasında AK parti’den Eskişehir milletvekili seçilen isimlere baktığınızda, seçilebilecek sıralarda hep yukarıdan gelin isimler olduğu açıkça görülüyor.
Bu kadar ismin arasında belki de temayüle girip milletvekili olan isimler sadece Salih Koca ve ülker Can olmuştur.
Onların da seçilebilecek sırada olmalarının temayül sonuçları ile pek bir ilgisi olduğu düşünülmüyor…
O halde…
AK parti’nin milletvekili adaylarını belirlemek için aday adayları arasında yaptığı temayül yoklamasının ne işe yaradığı, doğrusu merak konusu…
Ya da…
Yapılan temayül, seçilebilir yerlerin dışındaki sıralamayı belirlemek için mi yapılıyor acaba?
***
CHP yapmasa da yaptırıyor
“Asgari ücreti arttıracağız” dedi CHP…
AK parti yapmak zorunda kaldı…
“taşeronu kaldıracağız” dedi CHP…
AK Parti yine yapmak zorunda kaldı…
“Emeklilere her bayram birer maaş vereceğiz” dedi…
AK Parti bunu da yapacağını açıkladı…
“CHP hiçbir şey yapmıyor” diyorlar ya, belki haklılar. Muhalefet anlamında CHP belki etkisiz kalıyor,. Bir şey yapamıyor.
Ama…
İktidara bir şeyler yaptığı tartışma götürmez gibi.
O yüzden…
CHP’nin böyle devam etmesi, en azından iktidarı bir şeyler yaptırmaya zorlaması bile önemli bir şey galiba…
***
Ne ekonomiymiş be!
önce seçim ekonomisi…
Sonrasında darbe ekonomisi…
Ardından Savaş Ekonomisi…
Şimdi ise yine seçim ekonomisi…
Tüm bunlar 2-3 yıl içinde oluyor…
Başka ülkelerin 60 yılda yaşadığı olayları biz neredeyse bir-iki ay içinde yaşar olduk…
Darbe, savaş, seçim ekonomileri derken, huzur ekonomisine bir türlü geçemiyoruz ülke olarak…
O yüzden…
Ticaret yapanlara, sanayici olup, üretim yapanlara Allah gerçekten sabır versin…
Durun bir dakika!
çalışan, emekli, esnaf, köylü mü dediniz?
Onlar zaten sabır taşına döndü de, çatladığından kimse haberdar değil…