"Birlik ve beraberliği sağlamak" gibi bir amaç varken büyük bölünme yaratıldı

Hacı Bektaş-i Veli Anadolu Kültür Vakfı’na ait olan Cemevi ve Kültür Merkezi binasının üzerine baz istasyonu kuruldu.

Neden gerek duyulduğunu bilemiyoruz.

Ancak ‘’gelir kaynağı yaratmak’’ için olabilir.

Baz istasyonun mahalle sakinleri arasında büyük tepki yaratmış durumda.

Tepki ‘’baz istasyonuna karşı mücadele’’ de oluşturdu.

Mücadele her geçen gün de büyüyor.

Vakıf Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Muharrem Şenel ‘’sağlığa zararlı değil’’ türünden bir açıklama yaptı.

Ancak yaptığı açıklama, mahalle sakinlerini ikna etmeye yetmedi.

Tepkiler azalmadığı gibi daha da büyüdü.

Mücadele de ‘’imza kampanyası’’ aşamasına geldi.

Vakıf binasının karşısına kurulan bir stantta imza toplanıyor.

Gerginlik de oluşuyor.

Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Muharrem Şenel, gelişmeler üzerine yeni bir açıklama yaptı.

Açıklamasında diyor ki;

‘’Vakıf binamız üzerine kurdurduğumuz baz istasyonunun fiziksel yani bedensel olarak herhangi bir kanıtlanmış sağlık problemine yol açmadığının Dünya Sağlık Örgütü ve bağımsız kuruluşlarca yapılan araştırmalar çerçevesinde kanıtlanmış olduğunu 15 Temmuz 2025 günlü basın bildirimizde çevre halkımıza duyurmuştuk.

Ancak gelinen noktada, çevremizde yaptığım araştırma ve görüşmeler sonucunda en büyük zenginliği sağlığı olan mahalle halkının büyük çoğunluğunda; baz istasyonuna karşı yoğun anksiyeteye bağlı korku, panik ve kaygı bozukluğu geliştiğini, ayrıca birbirine derin bağlarla bağlı kişilerin bile sosyal olarak ayrışmaya ve kutuplaşmaya başladığını, bazı kişilerinde kişisel gizli hesaplarla oluşan ortamı daha da körüklediklerini gözlemledim.

Dünya Sağlık Örgütü sağlığı “ Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik halidir” diye tanımlamaktadır. Buradan hareketle toplumumuzda oluşan ruhsal ve sosyal yönden önü alınamayacak olan bozulmanın; baz istasyonu etkisiyle değil ama dolaylı olarak psikosomatik yani ruhsal durumun bedeni bozarak sağlığı etkilemesiyle çeşitli hastalıklara yol açabileceği, ayrıca sosyal yönden birlik beraberliğimizi bozabileceği kanısına vardım.

Bu arada yönetim kurulu başkanı ve üyelerine yönelik sosyal medya aracılığı ile veya yüz yüze hakaret ve tehditler artmakta, vakıf binamız önünde basın açıklamaları sürmekte olup son olarak imza kampanyası başlatılmış bulunmaktadır. Vakıf binamız karşısına imza kampanyası için çadır kurulmuş, provokasyona açık bir olağan dışı durum oluşmuş; sosyal patlama için bir kıvılcım beklenir duruma gelinmiştir. Bu nedenlerle toplumumuzun sağlığını ve geleceğini herkesten daha fazla düşünmemiz gerektiğini belirterek baz istasyonunun bir daha aynı yerde kurulmamak üzere kaldırılması gerektiği görüşündeyim.

Türk Telekom’la yaptığımız sözleşmenin 23. maddesi d bendine uyacak şekilde halk tepkisi nedeniyle sözleşmenin kiracı lehine tek taraflı feshedilmesinin en akılcı çözüm olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde olacaklardan dolayı şahsi olarak herhangi bir sorumluluk kabul etmiyor ve devletimizin yetkililerini uyarıyorum.’’

Muharrem Şenel’in yaptığı yeni açıklama böyle…

Artık baz istasyonunu savunmuyor.

Tam aksine ‘’bir daha aynı yere kurulmamak üzere kaldırılması gerekir’’ diyor.

Dediği yalnızca bu kadar değil…

Açıklamasının sonunda ‘’Türk Telekom’la yaptığımız sözleşmenin 23. maddesi d bendine uyacak şekilde halk tepkisi nedeniyle sözleşmenin kiracı lehine tek taraflı feshedilmesinin en akılcı çözüm olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde olacaklardan dolayı şahsi olarak herhangi bir sorumluluk kabul etmiyor ve devletimizin yetkililerini uyarıyorum’’ diyor.

‘’Şahsi’’ olarak kendisini olayın dışına çekmeye çalışıyor.

Bu, ‘’işin kolayına kaçmak’’ olur.

Mahalle sakinleri arasında da kabul görmez…

Açıklamasının altına yapılan yorumlar da bunu gösteriyor.

Yasemin Özel tarafından yapılan yorum oldukça dikkat çekici…

‘’Baz istasyonunu savunmak adına yapılan bu açıklama, halkın gözünde çoktan yitirdiğiniz güveni geri getirmez. Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımını arkasına sığınıp, halkın açık iradesini yok saymak, sadece bilgi değil, vicdan eksikliğinin de bir göstergesidir.

Unutulmasın ki sağlık sadece teknik raporlarla ölçülmez. Mahalle halkı korku, kaygı ve panik yaşıyorsa, siz bu istasyonu kurarak onların yaşam huzurunu, sosyal bağlarını, psikolojik bütünlüğünü altüst etmişsiniz demektir.

Bugün mahallede ayrışma varsa, nedeni ne sosyal medya ne de halktır. Sebep, halktan habersizce ve rızası alınmadan, tepelerine kurulan bu istasyondur. Siz halkın sesini duymak yerine onları "provokasyon"la suçlayarak sorumluluğu üzerinizden atamazsınız!

‘’İmza çadırı sosyal patlamaya dönüşebilir” diyerek halka gözdağı vermek, aslında sorumluluktan kaçmanın itirafıdır. Bu halk ne yaptığını biliyor. Tepkisini demokratik yollarla, barışçıl şekilde ortaya koyuyor.

Türk Telekom’la yapılan sözleşmenin bir maddesine sığınıp, sonunda “sorumluluk kabul etmiyorum” demek ise, bu süreci siz başlattığınız halde, sorumluluğu halkın sırtına yıkmaktan başka bir şey değildir.

Size düşen görev, halktan özür dilemek ve o istasyonu derhal kaldırmaktır. Aksi takdirde tarih, sizi bir vakıf binasının çatısında değil, halk iradesinin tam karşısında yazacaktır.’’

Dedik ya, oldukça dikkat çekici bir yorum…

İtiraz etmek de çok zor.

HABEV’in ‘’Alevi camiasında birlik ve beraberliği sağlamak’’ gibi bir amacı da var.

Yapılan bir yanlışla büyük bir bölünme yaratıldı.

Bugün acilen yapılması gereken bir iş var.

O da yönetim kurulu olarak toplanıp baz istasyonunun kaldırılmasına karar vermek ve bu kararı uygulamaya koymaktır.

Güncel Haberleri