Toplumda, örgülü olmanın ve birlikte iş başarmanın, hazzı bambaşkadır. Takım olmak “ait olma” , “dayanışma”, “paylaşma” ihtiyaçlarını besler. Kişi/kişiler, takım olduğunda, kendi başlarına alınamayacak sonuçları alır, başaramayacak işler de başarılır.
Birey, ne kadar güçlü olursa olsun. Bireysel başarının, yetersiz olduğu sosyal bir yaşantımız var. Her iş, ekip halinde yapıldığında, sorumluluklar paylaşıldığında, kolaylaşır. Bireysel olarak, ulaşamayacağımız hedeflere varmanın, tek yolu, iyi bir takım çalışmasından geçer. çünkü birliktelik, kuvvet ve güçtür.
. İnsanlar yardımlaşma ve dayanışmanın, toplumsal faydalarını görürler, aynı zamanda vakitten de tasarruf ederler. Hedeflere de kısa sürede ulaşırlar. Birlikte, iş yapma sayesinde ise dostluklar ve arkadaşlıklar, daha kuvvetlenir ve sağlamlaşır.
Ayrıca Türkiye ve Eskişehir’de, yerel, bireysel ve toplumsal sorunların çözümü, insanımızın, örgütlü bir mücadeleyi geliştirmeleri ve hayata geçirmeleri ile mümkündür. O nedenle de ulusal, yerel ve bireysel sorunların çözümü, toplumlardaki sivil toplum örgütleri ile de orantılıdır.
Nitekim Eskişehir’de; sendika, meslek odaları, vakıf ve derneklerden oluşan 45 sivil toplum örgütü, referandum için, “Eskişehir Hayır Platformu oluşturdular. Oluşum, partiler üstü bir strateji izleyecek, kamplaşmaya izin vermeden, demokratik bir ortamda, Anayasa değişikliğinin, gelecekte, ne gibi sorunlar getireceği, halka anlatılacaktır.
öte yandan, Hayır Platformu, anayasa değişikliği için, yapılacak referandumdan dolayı kuruldu ama gelecekte, Eskişehir’in, sorunlarının çözümü için de örnek oldu. çünkü
Türkiye’de, her alanda söz sahibi olmuş iller, kentin sorunlarının çözümünde ve ilin menfaati olan gelişmelerde, merkezi idareye karşı birlikte hareket ediyorlar; O illerdeki siyasi, odaklar bile kentlerinin, bugününü ve geleceğini, birlikte düşünebiliyorlar.
Yıllardır, birlikte düşünüp, birlikte karar veren kentler, her alanda, çıtayı yükselttiler. çalışmaları ile de diğer illere örnek oldular.
Eskişehir’ de, sendika, oda, dernek ve vakıflar tarafından kurulan, Hayır Platformu, TBMM’ne sunulan anayasa değişikliğini, inceliyor ve değerlendirerek, yasa ile ilgili kaygılarını, çeşitli yöntemlerle de kamuoyu ile paylaşıyor
Geçen hafta da bir düğün salonun da, hayır platformu toplantısına, çeşitli partiden, Eskişehir’ e, emek vermiş, milletvekilleri, meclis üyeleri, İl başkanları, belediye başkanları ve sivil toplum örgütleri, katıldı. Toplantıda, Prof. Dr. Sayın Cem KAPTANOĞLU, Anayasa değişikliği hakkında, bir sunum yaptı.
Hayır Platformuna göre, referanduma sunulan yasanın, tek bir kişiye sınırsız yetkiler verildiğini, Anayasa değişikliği, aynı zamanda, iki partili sistemi dayatacak, aynı kişi Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve yargının başı olacak, yasama ve yürütme, tek kişide toplanacak. Devletin bütçesini, düzenleme ve dağıtma yetkisi, tek kişide toplanacak, kamuda üst kademe yöneticilerini, atama yetkisi de verilecektir.
Ayrıca anayasa değişikliği, bir kişiye OHAL ilan etme yetkisi verilerek, bu yetki ile kanun hükmünde kararname çıkarma, sıkıyönetim ilan etme, savaş kararı alma ve meclisi fesih etme yetkisi tanınmaktadır.
Anayasa değişikliği ile TBMM noter haline dönüşerek, etkisiz hale gelmektedir. Partili Cumhurbaşkanı, başkan yardımcısı ve bakan atayabilecektir. Meclisin, denetleme yetkisini kullanması zorlaşacaktır..
Hayır Platformu göre, Referandumda, seçmen, hangi partiye, oy verirse versin, İster sağcı, ister solcu, ister muhafazakâr olsun, Anayasa değişikliğinin, Türk halkının, sorunlarına çözüm olmayacağını ve sorunlarını artıracağını bilmelidir.
Anayasa değişikliği, hayata geçerse, ülke sorunlarının çözümü ve devletin sağlıklı yönetilmesi ve çağımızda da başarı için, olmazsa olmazlar arasından olan, " ORTAK PAYDA" , "TOPLUM KATILIMI", "ORTAK AKIL" gibi kavramlar, devlet yönetiminde, yer almayacaktır. çünkü devlet yönetimine, tek kişinin düşüncesi, hakim olacaktır.
İnsanlarımız, 16 Nisan’da, yeni anayasa değişikliği için, sandık başına gidecektir. Referandumda, “ evet diyenleri,” AK Parti, MHP ile “hayır” diyenleri de CHP ve diğerleri, olarak, sınıflandırmak yanlıştır. çünkü insanlarımız, parti kimliğini bırakarak, vatandaş olarak, sandık başına gidecek, Anayasa değişikliği için, tercihlerini “evet” ya da “hayır” şeklinde kullanacaktır. Bu demokrasinin ve yurttaş olmanın da, gereği ve sorumluluğudur.
Türk insanı, hangi partiye, ırk ve mezhebe, sahip olursa olsun, Türk bayrağı altında yaşayan, kendini de bu ülkenin vatandaşı olarak gören herkes, anayasa önünde eşit vatandaşlardır. O nedenle de ne “EVET”, ne “ HAYIR” diyenler, karşılıklı olarak birbirini suçlamamalıdır. çünkü bir ülkede, demokrasinin, ne kadar olgunlaştığı, toplumun, her katmanına, yayılıp yayılmadığı, ifade özgürlüğü ile orantılıdır.