Biz hep inanmak istiyoruz ama...

-"Demiryolu’nun yeraltına alınma projesi bir yılda bitecek" diye söz verdi biri… İnandık buna…7’nci yıla giriyor proje ve iş hala bitmiş değil.Sözü veren isim o zaman milletvekiliydi, şimdi başka bir yerde görevli. O yüzden...

-"Demiryolu'nun yeraltına alınma projesi bir yılda bitecek" diye söz verdi biri...
İnandık buna...
7'nci yıla giriyor proje ve iş hala bitmiş değil.
Sözü veren isim o zaman milletvekiliydi, şimdi başka bir yerde görevli.
O yüzden hesap da soramıyoruz.
xxx
-"Bedeli ne olursa olsun Demiryolunun yer altına alınması işi yapılacak" dedi başka biri...
İnandık söz verdi diye...
Hala devam ediyor iyi mi...
Sözü veren isim de o dönem milletvekiliydi, şimdi ortalarda yok.
O yüzden bunun da hesabını soramıyoruz.
xxx
-"Eskişehir Demiryolu yer altı geçişi 4.600 metre olacak. Bunun 2400 metresi aç-kapa tünel sistemi şeklinde gerçekleşecek" diye bir açıklama yaptı birisi.
İnandık "koskoca adam yalan söyleyecek hali yoktur" düşüncesiyle.
Bir gün yer altına alınacak kısım 900 metre kırpılıvermiş.
Sözü veren isim, o dönem milletvekiliydi, şimdi işine gücüne bakıyor.
Hesap sormamız mümkün değil.
xxx

-"Eskişehir'e yeni Stadyum, mevcut Atatürk Stadyumunun olduğu yere yapılacak. Eskişehirlilerin bu yönde istekleri olduğunu anlamış bulunuyoruz. Bu isteğin karşısında yeni Stadyum başka yere yapılmayacak. Mevcut alana yapılacak" dedi birisi...
İnandık tabii. Hatta sevindik de...
Yeni Stadyum yeri için Sazova'yı belirleyiverdiler bir gecede.
Sözü veren Devletin valisiydi.
Şimdi başka bir görevde.
Hesap sormanın imkânı yok.
xxx
Yıllardır "TOKİ karşılığını almadan hiçbir şey yapmaz" dediler, şimdi ise "Mevcut Atatürk Stadyumunun tamamıyla meydan olacağını, hiçbir yapılaşmaya izin verilmeyeceğini söylüyorlar.
Verdikleri söz 3 yıl sonrasını kapsıyor...
Ne dersiniz?
Buna inanalım mı?
Çaresiz inanacağız bu güne kadar olduğu gibi.
3 yıl sonra kimi buluruz da hesap sorarız? İşte o meçhul.
Galiba biz Eskişehirliler olarak her söylenilene olduğu gibi buna da inanmak istiyoruz.
Sonuç hüsran da olsa bu alışkanlığımızdan bir türlü vaz geçemiyoruz...
Kim bilir?
Belki de 30 40 yıldır vaatlerle avutulup hayal kırıklığına uğramamız sırf bu yüzden...
.......

Sabahın 8.30'unda Kalabak müziği ile uyanmak
Gürdal Abacı söyledi sohbet sırasında...
-"Büyük haberleri kovalama peşindeyken gözünüzün önünde ki haber olabilecek yakınmaları görmüyorsunuz" diye.
-"Nedir o?" diye sorduk...
Gürültü kirliliğini söyledi.
Ardından da...
-"Cadde üzerinde oturan herkes sabahın 8.30'unda sürekli tekrar eden ve bitmek bilmeyen bir Kalabak suyu müziği ile uyanmak zorunda mı?" diye sordu.
Meğer ne çok yakınan varmış.
Masada ki herkes:
-"Vallahi doğru söylüyorsun" diye iştirak etti.
Hatta bazıları "yarın patatesçi, börekçi bu yolla satış yaparsa ortalık çadır tiyatrosuna döner" yorumunda bulundu.
Belki defalarca yazdık bu yöntemin sağlıklı bir şehir ortamı ile bağdaşmadığını.
Ama nafile...
Her sabah Kalabak suyu müziği tüm caddelerde gezmeyi sürdürüyor.
Ve işin kötüsü...
İşi olan olmayan, dinlenmek isteyen istemeyen, hasta ve çocuğu olan herkes, sabahın köründe bu müzikle uyanmak durumunda kalıyor Eskişehir merkezinde...
.........

Büyükerşen
Gündoğdu'ya gitmiş...
Tek başına Gündodu'ya gitmiş...
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen önceki gece tek başına Gündoğdu Mahallesi'ne gitmiş.
Gündoğdu Mahallisi son günlerde en çok ismi duyulan mahallelerin başında geliyor.
Bunun tek nedeni, bakanlık tarafından mahallenin Afet Rislkli Alan olarak ilan edilmesi.
Gündoğdu Mahallesi'nde oturanların büyük bir çoğunluğu bunu istemiyordu.
Hatta.
Konu gündeme geldiğinde tepki göstermişler ve Odunpazarı Belediye Başkanının "Sizin istemediğiniz hiçbir şey olmayacak" demesi üzerine tepki yatışmıştı.
Bakanlığın, mahalleyi Afet Riski taşıyan alan ilan etmesinin sonrasında Gündoğdu'ya gitmiş Büyükerşen.
Mahalle halkıyla oturup çay içmiş.
Önce, Afet Riskli alan ilan edilmesinin Büyükşehir belediyesinin değil, Bakanlığın kararı olduğunu anlatmış.
Ardından da...
Bu aşamadan sonra ne yapılabileceği ile ilgili bilgi vermiş.
...............

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bir İngiliz turist, Mısır'daki Tutankamun heykelini ziyaret ederken, orada bulunan müze tercümanı gence sorar:
- Bu heykelin yaşı kaçtır?
Memur cevap verir:
- Dört bin bir sene, altı ay, on gün...
Turist çok şaşırır ve hemen sorar:
- Bu kadar ince bir hesabı buralarda hangi teknikle bulabiliyorsunuz?
Tercüman kendinden emin bir eda ile cevap verir:
- Teknik falan değil, ben burada işe başladığımda bunun dört bin senelik olduğunu söylemişlerdi. Bense bir sene, altı ay, on gündür çalışıyorum. Sonuç ortada.

Haberleri