Uzun yıllar, Güneydoğu'da görev yapan üst düzey emekli bir komutan, "ABD, Saddam'ı devirerek, en büyük hatayı yapmıştır. Bunu anlayınca, durumu toparlamak için şimdi Irak'ta, din eksenli güçleri kullanarak, kontrolü sağlamaya çalışıyor. Bu nedenle terör örgütü IŞID' ı,( Irak Şam İslam Devleti), CIA kanalıyla yönlendirmektedir."demiş.
ABD, yıllardır, PKK'ya da destek veriyor. Türkiye' nin elindeki kanıtlar, Amerika' nın, 1991den bu yana, PKK' ya lojistik destek sağladığını, ortaya koyuyor. Washington' un, PKK'ya silah sağlamasıyla ilgili sorulara verdiği resmi yanıtsa, silahları asker kaçakları, PKK' ya sattı şeklindedir. Oysa bu savunma, aynı zamanda, PKK'nın, Amerikan ordusundan, silah sağlandığının itirafı niteliğindedir.
Aslında bu tür gelişmeler yadırganmamalıdır. Batı ülkeleri, "barış" ve "demokrasi" kavramları, kalkan yapılarak, hedef aldıkları, ülkelerde, "böl, parçala, yönet ve sömür" felsefelerini, hayata geçirdiler. Özellikle de etnik ve dinsel yapıları, körükleyerek de sonuca ulaşmak istediler. Veya örtülü olarak, terör örgütleri desteklediler.
Oysa İnsan hakları, ırk, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin, tüm insanların yararlanabileceği haklardır. Bu hakları, kullanmakta herkes eşittir. Diğer yandan, "İNSAN HAKLARI" terimi, bir ideali içerir. Bu terimi kullananlar, bu alanda olması gerekenleri değil, çıkarlarını gerektirenleri dile getirirler.
Demokrasi ve insan hakları ve özgürlükler, güzel tanımlar. Ancak bu kavramlar bahane edilerek, dünya da ve ülkelerde dengeler değişiyor, insanlar acımasızca, bu kavramlarını hamisini olduklarını, her vesile gündeme getiren ülkeler tarafından katlediliyor.
İşte Irak, Yugoslavya, Libya, Suriye...
Bu ülkelerde, demokrasi ve insan hakları adına yapılan harekât, adeta bir soykırıma dönüştü. Yine, Batı ülkeleri, dünyadaki çıkarlarını korumak ve kollamak için 1975 "Helsinki Sonuç Belgesi"nin insan hakları ve özgürlükleri temel alan, 7.nci maddesine yönelik bir modelle, demokratikleştirilmelerini, öne sürerek, bazı ülkelere açık ve ya örtülü olarak müdahale etti.
İnsan halkları, hak ve özgürlük istemleri ile de, pek çok ülke zarar gördü. Hatta parçalandı. Nitekim bu yöntemle Sovyetler Birliği savaşsız, işgalsiz ve müdahalesiz, bir biçimde çökertilmiştir. Yugoslavya'da böyle parçalandı.
ABD, Avrupa Birliği ülkeleri tarafından, örtülü veya açık bir şekilde İnsan Hakları bahane edilerek, dünyada uygulanan bu senaryolar, Türkiye'de bazı Kişi/kişiler veya sivil toplum örgütleri, özellikle de dış ve iç şer odakları tarafından da kullanılıyor. Amaç Türkiye'yi parçalayarak, yer aldığı coğrafyada güçsüzleştirmektir.
Dış ve iç şer odakları, Türkiye'deki her olayı, insan hak ve özgürlükleri veya demokrasi kavramlarını bahane ederek, esas hedef ve amaçları doğrultusunda kullanıyorlar. Bildiriler yayınlıyorlar veya taraf olarak, aynı saflara yer alıyorlar. Hatta bir kargaşa ve kaos yaratmak içinde, fırsat kolluyorlar.
Türkiye'de, bu senaryoyu hep birlikte izledik. Maalesef demokratik değerler ve İnsan Hak ve Özgürlükleri, her kentte, kalkan yapıldı. Buna rağmen güvenlik güçleri, her zaman olduğu gibi, Türkiye' deki olaylarda da, kışkırtıcı provokatörlere karşı, hoşgörülü yaklaştı. Ancak yine de korkulanlar. oldu. Pek çok insanımız hayatını kaybetti.
Terör örgütü, PKK lehinde, tezahürat yapan kesimler acaba Türkiye 'deki gelişmelere paralel eylemleri, AB üyesi ülkelerde yapabilirler mi? Hiç sanmıyorum.
İngiltere'de, terör örgütüne destek verenler, katılanlar ve yardım edenler, 10 yıl, destekleyecek şekilde elbise ve benzeri şey giyerse, müzik çalarsa, pankart taşırsa, 6 aydan az olmamak üzere, hapis cezası verilir. Yine İngiltere'de, her kim terörizmle ilgili faaliyette kullanılmak üzere para ve diğer mallardan toplamaya çalışır, para veya diğer malları kabul eder veya yardımda bulunursa, 14 yıl hapis cezası alır.
Türkiye'de, açılımla birlikte, PKK bayrakları açılıyor, meydanlar APO sesleri ile inletiliyor, Siyasi otorite ve güvenlik güçleri ise türbinden bu gelişmeleri seyrediyor. Gerekçe, olarak da AB uyum yasaları, demokratik açılım, demokratik haklar ve insan hak ve özgürlükleri olarak gösteriliyor.
Ayrıca ülkemizde, bazı siyasetçiler ve sanal aydınlar, yıllardır "İkinci Cumhuriyet" saçmalığı yaptılar. Hatta devletin, ülkenin, yeniden yapılanmasından bahsederek, kamuoyunun zihni karıştırıyorlar. Aslında, ikinci cumhuriyet ve eyalet kavramını gündeme getiren, siyasiler ve sanal aydınlar, dış ve iç şer odakların taşeronudur.
Türk halkı, tehlikeyi görmeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısına sahip çıkmak, eyalet sistemine de karşı olmak zorundadır. Çünkü eyalet sistemi, anadille eğitim, Türkiye'yi böler.
Dış ve iç şer odakların, istediği de bu değil midir?
BÖL PARÇALA YÖNET
Uzun yıllar, Güneydoğuda görev yapan üst düzey emekli bir komutan, "ABD, Saddamı devirerek, en büyük hatayı yapmıştır. Bunu anlayınca, durumu toparlamak için şimdi Irakta, din eksenli güçleri kullanarak, kontrolü sağlamaya...