BOP' un, kapsama alanı içerisine alınan 23 ülkenin(Moritanya, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Sudan, Lübnan, Filistin, Ürdün, Suriye, TÜRKİYE, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Yemen, İran, Pakistan ve Afganistan) hepsi de ABD'nin "stratejik enerji kaynaklarının ve ulaştırma hatlarının denetim altında tutulmasına yönelik" ulusal çıkarları ile örtüşen ülkeler olduğu dikkat çekicidir..
ABD' nin, Büyük Ortadoğu Projesi' nin, iki temel hedefi vardı. İlki, ABD'nin Ortadoğu' da kendisine rakip olacak, bir gücün yükselmesinin önlemek, diğer ise, ABD askeri-teknolojik gücüne dayanarak, Geniş Ortadoğu Bölgesindeki, petrol ve doğal gaz kaynakları üzerinde denetim kurmaktır.
Gerçek bu iken, Bush ve Erdoğan'ın, Ocak 2004' de yaptığı görüşmelerinde, BOP' un, demokrasiyi geliştirme amacı güttüğü ifade edilmiş, bunun içinde bölge ülkelerinde refahı, tabana yayarken, demokratik reform çalışmalarına da destek verecekleri belirtilmişti.
Yine aynı görüşmede, Türkiye' nin, laik, demokratik, Müslüman yapısıyla, model bir ülke olduğu ifade edilerek, "destek" talebinde bulunulmuştu.
Bush- Erdoğan buluşması sonrasında da, Sayın Erdoğan, kendisini BOP' un, eş başkanı olarak açıkladı ve Diyarbakır' ın da, BOP' un, merkezi olduğunu söyledi. . Bugün aynı düşüncede mi bilinmez ama BOP' la ilgili yazılarımızda, projenin Türkiye için felaket olacağını, hatta bölme amacı taşıdığını da sıkça vurgulamıştık.
Türkiye, Tunus'ta, Mısır'da, Bahreyn'de, Yemen'de, Libya'da halkları birbirine düşürülmesi BOP' un ayak sesleridir. Türkiye' de iktidar bu ülkelerde halkı birbirine düşürenlerin yanında yer aldı. Hatta Suriye'ye karşı, tehdit içeren bir tutum içine girdi. Oysa çok değil, Suriye ile üç ay önce çok olumlu tablo çizilmiş, hatta sınır engeli bile kaldırılmıştı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın,"Sabrın son anlarına geldik" sözleri ile kararlı bir mesaj vermek üzere Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nu Şam'a gönderdi. Ancak istenen olmadığı gibi, protokol krizi de yaşanmıştı.
Elbette geçmiş yıllarda da Türkiye'yle Suriye arasında bundan önce de ciddi bir gerginlik yaşanmış ve savaşın eşiğine kadar gelinmişti. Bu gerginlik Refahyol hükümetinin iş başına gelmesiyle birlikte ortadan kalktı ve iki ülke yeniden normal ilişkilere döndü.
Bugünlerde, yine bir gerginlik yaşanmaktadır. Türkiye'yle Suriye'yi anlamsız bir savaşın içine doğru sürüklemek istenmektedir. Batı ülkeleri, bu gerginliği daha da artırmakta hatta Türkiye ile Suriye arasında bir savaşın çıkması için, gayret ve caba göstermektedir.
Aslında bugün Tunus'ta, Mısır'da, Bahreyn'de, Yemen'de, Libya'da halkları birbirine düşülenlerin senaryolar, yıllar önce yazıldı. Bu senaryolardan Büyük Ortadoğu Projesi'nde, "barış" ve "demokrasi" kavramları, kalkan yapılarak, Ortadoğu ülkelerinde, "böl, parçala, yönet ve sömür" felsefesinin, hayata geçirileceğini, Türkiye'nin de, bu senaryonun içinde yer aldığını, defalarca vurguladık.
Ve nihayet! Görüşlerimiz de haklı çıktık. BOP' un, Kuzey Afrika ayağı hayata geçirildi. Tunus' da başlatılan kıvılcım, Libya, Mısır, Suriye, Yemen ve diğer Ortadoğu ülkelerinde, ateşe dönüştü. Bu ateş, Türkiye'yi de etkiler mi bilinmez ama BDP defalarca gündeme getirdiği "SİVİL İTAATSİZLİK eylemleri ile " Türkiye' ye, taşıma gayreti içinde olduğunu sık sık vurgulamıştık.
Diğer yandan Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki gelişmelerin Sovyetler, Yugoslavya ve Irak'tan farkı yok. Çünkü ABD ve Avrupa Birliği, 1975 Helsinki Sonuç Belgesi' nin, insan hakları, temel hak ve özgürlüklerini temel alan, 7.nci maddesine yönelik demokratikleşme bahanesi ile Sovyetler Birliği'ni, savaşsız, işgalsiz ve müdahalesiz bir şekilde çökertildiği gibi Irak ve Yugoslavya'yı da aynı yöntemle parçalandı. Türkiye içinde, aynı senaryolar gündemdedir.
Türkiye, ABD'nin İran ile ilgili tehdit algılaması ve buna ilişkin füze kalkanı projesi artık yeni bir mecraya girmektedir. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ifade ettiği gibi "füze kalkanı projesinin bir planlama işi" olduğunu söylemek ise Türkiye'nin hep yapa geldiği anlamsız refleksidir.
İran ile ilgili takvim çalışmaktadır. Gerçekten İran'ın, ABD'ye veya bir NATO ülkesine saldırma planı var mıdır? bugüne kadar da böyle bir niyetinin olmadığını defalarca açıkladı. Peki, bu neyin projesidir?
ABD projesinin, NATO kisvesi altında, Türkiye'de konuşlandırılması İran'dan öte Rusya, Çin ve diğer bölgeleri ile ilişkilerimizde önemli bir test olacağı aşikârdır. Türkiye'nin Soğuk Savaş sonrası kıpırdayan, Rusya ve Çin ilişkilerinin, bir türlü sıçrama yapmamasının temel nedeni bu ülkelerin, Türkiye'yi hala Batı eksenli görmesidir.
BOP' UN AYAK SESLERİ
BOP un, kapsama alanı içerisine alınan 23 ülkenin(Moritanya, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Sudan, Lübnan, Filistin, Ürdün, Suriye, TÜRKİYE, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Yemen,...