BOR VE TORYUM, GELECEĞİN TEMİNATIDIR

Dün basında, "Avrupa Birliği’nde, BOR madeninin zehirli maddeler kapsamına alınması halinde, Türkiye, dünyaya karşı en stratejik madeni BOR’ u kullanamama tehlikesiyle karşı karşıya kalacak." Haberi ne kadar doğru bilinmez....

Dün basında, "Avrupa Birliği'nde, BOR madeninin zehirli maddeler kapsamına alınması halinde, Türkiye, dünyaya karşı en stratejik madeni BOR' u kullanamama tehlikesiyle karşı karşıya kalacak." Haberi ne kadar doğru bilinmez. Şayet haber doğru ise Avrupa Birliği, tıpkı Fırat ve Dicle sularında olduğu gibi, gelecekte petrol bittiği gün dünyanın enerji de muhtaç olacağı Bor' u, ele geçirmek, ucuza kapatmak veya gelecekte BOR da, söz sahibi olmak için, gündeme getirdiği, yeni bir stratejidir.
Mademki Bor zehirlidir. Batı ülkeleri, yıllardır Bor'u neden stok ediyor? Veya NATO, geçmişte BOR' u, stratejik maden gerekçesi ile niçin Rusya'ya satışına karşı çıktı?
Bugün Bor, hemen tüm sektörlerde, hatta uzay'a gönderilen araçlarda bile kullanılıyor. Nitekim NNT Nano Teknoloji AŞ Bor Power Genel Müdürü Mehmet Can Arvas," Anka Kuşu uzay aracında kullanılan bor madeni de Türkiye'den 10-15 yıl önce gemilerle ABD'ye gönderilenlerdir. ABD'nin elinde ciddi rezervlerin olduğunu biliyoruz, bunlar devlet kayıtlarında da mevcuttur. Bor madeni, uzay teknolojisinde zaten kullanılmaktaydı ve bu görüntülerle iyice tescil edilmiş oldu.'' demiştir. ABD' nin, 15 yıl önce, Türkiye'den ithal ettiği Bor'u kullanması, tespit ve kaygılarımız da bizi haklı çıkardı
Nitekim Borla ilgili, bir yazımızda, "Eti Maden İşletmeleri rafine bor ürünleri üretim kapasitesinin, 831 bin ton olmasına rağmen, 2005 yılında kurulu kapasitenin de üzerinde 923 bin ton rafine bor üretimi gerçekleştirildiğini ifade edildi. 2006 yılında ise rafine bor üretiminin, 1 milyon ton düzeyine çıkarılacağını ve böylece rafine bor üretiminde, 2002 yılına göre yüzde 135 oranında bir artış sağlanacağını vurgulanmasının sevindirici değil üzüntü verici bir haberdir demiş ve " Bor madeni yabancı ülkeler tarafından yok pahasına satın alınarak, gelecekte kullanılmak üzere depolanmaktadır." demiştik.
Türkiye, 2002 yılında, 186 milyon dolar. 2005 yılında, 300 milyon dolar, 2006 yılında ise 360 milyon dolar düzeyinde gerçekleşen bor ihracatının, yeni tesis ve kapasite artırımı yatırımları ile bor satışlarının, 2010 yılı sonrası 600 milyon dolar düzeyine çıkarılmasının hedefleniyor. Bu sevinilecek bir tablo değildir. Çünkü Eti Holding Yurt dışına daha ucuz tinkal satması nedeniyle, bor ürünleri sanayi yurt dışında kuruluyor. Bu nedenle de Türkiye' de bor ürünleri üreten işletmeler fabrikalarını, kapatmak zorunda kalıyor.
Ayrıca dünya bor rezervlerinin, büyük bölümü, Türkiye'de bulunuyor. Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünce, 2002 yılında başlatılan Bor Mastır Arama Projesi kapsamında yapılan sondaj çalışmaları sonucunda, 2 milyar ton olan bor rezervlerinin 1 milyar ton artırılarak, 3 milyar ton düzeyinde olduğu saptanmıştı.
Elbette Türkiye, dünyanın, en stratejik madeni olan ve diğer ülkelerde de çok az bulunan bor üretiminde, mevcut kapasite ile gelen talepler karşılanmayacaktır. Hatta yok satacaktır. Ancak Bor rezervleri, hoyratça harcamak veya üretim ve satış kapasitesi artırmak, üstelik Türk işadamlarına bor'un satışını yasaklamak, bu ülkeye yarar değil zarar getirir.
Öte yandan Danıştay 1.dairesi 1.Mayıs 2000 tarihinde 2000-50 200-67 kararı ile " Eti Holding A.Ş tarafından ham olarak işletilebildiği ölçüde, rafine bor olarak yurt dışına ihraç edilerek satılan bor tuzlarının, aynı biçimde ham bor ve rafine bor olarak, yurt içinde Türk vatandaşı kişi ve firmalara da satılabileceğine" karar vermişti. Ancak Danıştay Dava Daireler Kurulu da, " Bor madeni, Yunanistan'a satılabilir ama Türkiye'de Türk sanayicisine, bor satılmaz" diyen rekabet kurulu kararını onayladı.
Türkiye ve Eskişehir'de, Bor'la ilgili çalışmaların olduğunu biliyoruz. Ancak yeterli değildir. Bor ihraç edilmemeli ve ivedilikle de" Ülkemiz, özellikle de Eskişehir sanayisinin, motoru olması için neler yapılabilir?" sorusuna cevap aranmalıdır. Çünkü Bor, geleceğimizdir. Petrol bittiği gün, dünya enerjide, Bor ve Toryum' a muhtaç kalacaktır. Alternatifleri yoktur. Bu nedenle, Türkiye, Bor ve Toryum'la ilgili iyi bir planlama ve diplomatik çalışma ile dünyanın, bor ve toryum rezervleri üretimini ve tüketimini, kontrol altında tutabilen, bir ülke durumuna gelebilir. Bunu bilen Batı ülkeleri, mutlaka tedbir alacaktır. AB' nin, bugün gündeme getirdiği, yasaklama girişimlerinin örtülü gerekçesi ve nedeni de bu olsa gerek.
Hülasa Bor rezervlerimiz, dünya bor tekellerinin iştahını kabartıyor. Rezervler ele geçirilmek isteniyor. AB'deki girişimin arkasında bu niyet var. Türkiye bu senaryoları dikkate almamalıdır. Bor madenini ihraç veya özelleştirmek yerine, işleyerek ihraç etmeli, ya da maden olarak ihracatına sınır getirilmelidir. Çünkü BOR ve TORYUM geleceğin teminatıdır

Haberleri