Bu defaki seçimde hangi hata yapılacak dersiniz?

2004 seçim öncesini daha dünmüş gibi hatırlıyoruz.Ak Parti Türkiye genelinde fırtına gibi esiyor.Halkın büyük bir teveccühü var partiye ve Genel Başkanı Erdoğan’a.Eskişehir’de de durum ülke genelinden farklı değil.Gündemde...

2004 seçim öncesini daha dünmüş gibi hatırlıyoruz.
Ak Parti Türkiye genelinde fırtına gibi esiyor.
Halkın büyük bir teveccühü var partiye ve Genel Başkanı Erdoğan'a.
Eskişehir'de de durum ülke genelinden farklı değil.
Gündemde mahalli seçimler var.
Büyükerşen, yüzde 1-2 'lerde oy oranına sahip bir partiden aday olmanın sıkıntısını yaşıyor.
Öte yandan.
Sol'un yükselen partisi CHP de seçimlere girecek.
Her ne kadar Büyükerşen çapında olmasa bile fena sayılmayacak bir isim de bulmuş Ak Parti.
Ancak kamuoyunda tutmuyor isim.
CHP'nin de, listeleri yetiştiremeyip seçim dışı kalmasıyla Büyükerşen seçimi 10 bin civarında oy farkıyla kazanıyor.
Her ne kadar Ak partinin aday ismi ve CHP nin seçime girmemesi etken olsa da, seçimin kaybedilmesinde ki en büyük etken, partinin Eskişehir'deki aktörlerinin söylemleri oluyor.
Zira...
Ak partinin o dönem en etkili isimlerinin, özellikle Tramvay projesine karşı başlattıkları olumsuz söylemler ve "Biz gelince rayların üzerini asfaltla kaplayacağız" anlamına gelen sözler, seçimin de kaybedilmesinin ana etkenini oluşturuyor.
Kısacası...
2004 seçimlerini Ak partiye, o dönemin Eskişehir d ki parti büyükleri, yaptıkları bariz hatalarla resmen kaybettiriyor.
HHH
2009 seçimlerini de daha dünmüş gibi hatırlıyoruz.
Ak partinin fırtınası artarak devam ediyor.
Eskişehir'de de durum ülke genelinden farklı değil.
Üstelik iktidar partisinin Eskişehir'de Maliye Bakanı gibi büyük de bir kozu var.
Üstelik...
Üst üste iki dönem Belediye Başkanlığı yapmış olan Büyükerşen, yine yüzde 1 bile olmayan bir partiden seçimlere katılacak.
Dahası...
Seçimlere girecek olan CHP nin bu kez listeleri yetiştirememe gibi bir durumu da söz konusu değil.
Ak parti akademisyen bir aday buluyor.
Kamuoyunda karşılığını bulamıyor bu aday.
Bir de üstüne üstlük Maliye Bakanı rahatsızlanıp, seçim çalışmalarına tam anlamıyla müdahil olamıyor.
Yapılan seçimlerde Büyükerşen, iktidara ve tüm olumsuzluklara rağmen oylarını da arttırarak üçüncü kez Büyükşehir belediye Başkanı seçiliyor.
Ak parti bu seçimi her ne kadar adayın kamuoyunda karşılık bulmaması ve maliye Bakanının rahatsızlanması sonucu yaşamış olsa da, asıl etken seçime kısa bir süre kala Ak partililerin Büyükşehir belediye binasına topluca yürümesi ve hep bir ağızdan Büyükerşen'e "hırsız" diye bağırması büyük etken oluşturuyor.
O yürüyüş ve Belediye binasına siyah çelenk bırakılması, Eskişehir'de bomba gibi patlayıp, vatandaşın güzünde iktidar partisinin en az 10 puan kaybetmesine yol açıyor.
Kısacası...
Tıpkı 2004 de olduğu gibi 2009 seçimlerini de Ak partiye, o dönemin Eskişehir'deki parti büyüklerinin yaptırdığı bariz hatalar kaybettiriyor.
HHH

Şimdi önümüzde 2014 mahalli seçimleri var.
Şunun şurasında 11 aylık bir süre kaldı.
İktidar partisi yine ülke genelinde fırtına gibi esiyor.
Eskişehir'de de durum pek farklı değil.
Ama...
2004 ve 2009 seçimlerini şöyle bir aklımızdan geçirdiğimizde ister istemez "Bu defa hangi parti büyüğü hangi hatayı yapacak ve bu hata üçüncü kez Belediye Başkanlığını nasıl kaybettirecek?" diye düşünmeden edemiyoruz.
Ne dersiniz?
Böyle düşünmekle haksız mıyız?

........


İyi ki çıkmış muhalefet...
Eskişehirspor'da ortaya muhalefet çıkmamış olsaydı, yönetim kötü gidişi acaba neye bağlardı?
Bu aslında önemli bir soru.
Yönetim olarak bir iddia ile yola çıkıyorsunuz.
Gelinen noktada, hedefinizden olabildiğince şaşmışsınız.
Bunun ödenmesi gereken bir faturası var.
Bu fatura ya futbolculara çıkar, ya da teknik adama.
Daha olmadı, yönetimin kendisine.
Örneğin...
Ortada muhalefet olmasaydı, bu faturayı futbolculara rahatlıkla çıkartırlar, kesilen cezalar havalarda uçuşurdu.
Muhalefet olmasaydı, belki de faturayı Teknik Direktörün eline tutuştururlar, görevine son verebilirlerdi.
Hatta hatta.
Tüm stadın "İstifa" diye bağırması karşısında yönetim istifa etmeyi bile ciddi olarak düşünebilirdi.
Ama...
Hedeften sapılmasına rağmen bunların hiçbiri olmadı.Niye olmadı?
Çünkü muhalefet var.
İyi ki çıkmış bu muhalefet.
Futbolcuları da, Teknik Direktörü de, hatta yönetimi de kurtardı.
Anlaşılan o ki...
Kongre tarihine kadar da kurtarmaya devam edecek.
Biz her defasında "Rekabet iyidir. Yarış kaliteyi getirir" düşüncesiyle sırf Eskişehirspor için değil, hemen her kurumda muhalefet olmasının faydalı olacağını söylerdik.
Ama...
Muhalefetin böyle bir yararı olacağını doğrusu hiç mi hiç hesap etmemiştik.
Bunu da gördük...
................
Biz futboldan, bazıları ise hesaptan anlamıyor anlaşılan
Masal gibi gelecek size ama, öyle çok anlamadığımız futboldan hala anlam veremediğimiz bir olayı anlatalım istedik.
Kris Boyd diye bir futbolcu varmış...
Eskişehirspor bunu transfer etmiş.
Helikopterle getirmişler Eskişehir'e.
Yani yol parası falan da vermeyip, yolculuğu bedavaya getirmiş bu futbolcu.
Toplam 73 dakika ancak oynamış.
Sonra da "git" demişler adama.
Adamcağız "Gideyim iyi de, param ne olacak?" diye sormuş...
Bu defa;
-"Ne yaptın ki ne parası istiyorsun?" demişler.
Futbolcu yapmış şikâyetini.
O'nu gönderenler de itiraz etmiş.
Sonuç; Kris Boyd isimli futbolcu alacağını almaya hak kazanmış.
Kulüp yönetimi de o futbolcunun alacağını ödemeye mahkûm olmuş.
Ödenecek para eski parayla 6 Trilyon lira.
73 dakika oynamış.
Bölüp çarptık, dakikası eski para ile 82 milyar liraya denk geliyor.
Üstelik...
Yol parası da vermemiş...
Helikopterle getirmişler iyi mi?
Biz futboldan anlamıyoruz ama, birileri de hesap kitaptan anlamıyor anlaşılan...
.......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Adamın 6 çocuğu vardır. Bu başarısından
fazlasıyla da gurur duymaktadır.O denli gurur duyuyor ki; karısını, onun
tepkisine rağmen;
— 6 çocuğumun annesi, diye çağırmaya
kadar götürüyor.
Karısı bu duruma çok bozuluyor, sinirleniyor, uyarıyor ve içerleniyor;
— Benimle bu tür konuşma! Benim bir adım var!
Ayrıca bunları 9 ay sen taşımadın karnında!!
Eşinin bu çıkışları karşısında adeta zevk alıyor,
içten içe gülüyor, mutlu oluyor adam. Bir gece partiye gidiyorlar. Adam eve dönme
vaktinin geldiğine karar verdiğinde, karısının da gitmeye hazır olup olmadığını öğrenmek
için olanca sesiyle bağırıyor;
— Eve gidelim mi, 6 çocuğumun annesi?
Kadın, kocasının bu dangalaklığından son derece rahatsız, aynı şekilde bağırıyor;
— Ne zaman istersen, 4 çocuğumun babası!

Haberleri