Bu işin tadı çoktan kaçtı

‘’Yukarı Mahalleler’’ olarak da adlandırılan yerleşim birimlerinde yükselen büyük bir tepki var. Tepkiyi yaratan belli… Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’na ait Kültür Merkezi ve Cemevi binasının çatısına kurulan baz istasyonu…

‘’Yukarı Mahalleler’’ olarak da adlandırılan yerleşim birimlerinde yükselen büyük bir tepki var.

Tepkiyi yaratan belli…

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’na ait Kültür Merkezi ve Cemevi binasının çatısına kurulan baz istasyonu…

Mahalle sakinleri önce toplu açıklamalarla tepkilerini ortaya koydular.

Açıklamaları HABEV yönetiminde karşılık bulmayınca da imza kampanyası başlattılar.

Yine değişen bir şey olmadı.

Yönetim kararında bir değişikli yok.

Ancak tavır değiştiren bir yönetici var.

O da Muharrem Şenel…

Temmuz ayında yaptığı açıklamada baz istasyonunu savundu.

Savunurken de ‘’sağlığa aykırı bir yanı yok’’ dedi.

Onun yaptığı açıklama, mahalle sakinlerini yatıştırmadı.

Tam aksine tepkileri daha da büyüttü.

Muharrem Şenel de ‘’çark etme’’ gereğini duydu.

Önceki gün bir açıklama yaparak ‘’sözleşmenin feshedilmesini’’ istedi.

Bununla da kalmayıp ‘’kişisel sorumluluk üstenmiyorum’’ diyerek kendisini tepkilerden kurtarmaya çalıştı.

Böyle yapacağına yönetim kurulu üyesi olarak yönetim kurulunu ikna etmeye çalışabilirdi.

Doğrusu da o zaten…

Nedense o ‘’kendini kurtarmak’’ istedi.

Neyse…

Olaya CHP Milletvekili İbrahim Arslan da müdahil oldu.

‘’Bölgenin insanı’’ olarak baz istasyonuna karşı çıkıyor.

Vakıf Başkanı Kamer Ali Durur’a yaptığı bir çağrı var.

Diyor ki;

“İnsanı yaşat ki toplum yaşasın. Alevi inancının özüdür bu söz. İnancımızda insan vardır, rıza vardır, yol vardır. Yol ise talipten gizlenmez, halka rağmen yürünmez. Eskişehir Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nın çatısına kurulan baz istasyonuna karşı duruşumu en başından beri açık ve yapıcı bir şekilde ortaya koydum. Bu karar, ibadet mekânımızın maneviyatına, halk sağlığına ve ortak vicdana aykırıdır. Ne yazık ki bu haklı eleştirimize karşı, vakıf başkanı ve bazı yöneticiler kamuoyuna dönük açıklamalarında şahsıma sitem etmiş; baz istasyonunu savunmuştur. Ancak süreç halkın ne kadar haklı olduğunu açıkça göstermiştir. Bölge halkı defalarca cemevi önünde bir araya gelerek, “Sağlığımızdan da, inancımızdan da vazgeçmeyiz” kararlılığını ortaya koymuş, tepkisini dile getirmiş ve “İmza kampanyası” başlatmıştır. Bugün ise ilk açıklamalarında bu kararı savunan yöneticilerden biri, geri adım atarak yaptığı yeni değerlendirmeyle açıkça “sözleşme feshedilmeli, baz istasyonu kaldırılmalı” demiştir. Bu, halk iradesinin ve ortak vicdanın zaferidir. Ben bu süreçte uzlaşı ve sağduyu için çaba gösterdim. Çarşamba günü, vakıf başkanından randevu talep ettim. Ancak “yoğunluk” gerekçesiyle geri çevrildim. Bugüne kadar da tarafıma herhangi bir dönüş sağlanmadı. Ben bu bölgenin evladı, bu derneğin bir üyesi ve bu kentin milletvekili olarakVakıf Başkanı Kamer Ali Durur ve yönetim kuruluna bir kez daha açık ve samimi çağrımı yineliyor ve bir kez daha sesleniyorum: Bu halkın sesini duyun. Bu karardan geri dönün. Sözleşmeyi feshedin ve baz istasyonunu kaldırın.’’

Milletvekili Arslan’ın söyledikleri böyle…

Vakıf Başkanı Kamer Ali Durur, bugüne kadar bir açıklama yapmadı.

Sonunda o da suskunluğunu bozdu…

Dün açıklamalarda bulundu.

“Türk Telekom yetkililerini ben davet etmedim. Devletimizin kontrolünde bir kurum olan Türk Telekom yetkilileri telefonlar çekmiyor diyerek gelen tepkiler ve şikayetler üzerine yapılan teknik çalışmalar neticesinde vakfımızın en uygun yer olduğu tespit edilmiş ve bir teklif ile kurumumuza başvuru yapılmıştır.

Odunpazarı İlçe Sağlık Müdürlüğü’ne ve Ankara Bölge Müdürlüğü bilgi teknolojileri ve iletişim kurumunun görüşlerine başvurulmuştur. Gelen yazıda sağlık açısından herhangi bir zararı olmadığı yönünde görüş belirtilmiştir. Mahallemizde de baz istasyonları bulunmaktadır. Nitekim bu baz istasyonları Şehir Hastaneleri, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında ve özellikle Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde de bulunmaktadır.

Ne yazık ki bu haklı talep yanlış anlaşılarak birtakım çevreler tarafından çarpıtılarak güya sağlık ocağı taşınacak, doktorlar ayrılacak diyerek kamuoyunu yanlış bilgilendirerek bilgi kirliliği yaratarak halkımıza yanlış beyanda bulunmaktadırlar. Kuruluş amacımız ve öğretilerinden feyz aldığımız Pirimiz Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin ilminden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Bizler bu yolu takip ederek baz istasyonunun kurulmasına yönetim olarak karar verdik. Baz istasyonu halkımıza zarar verecek sonuçları olmuş olsa bizler sizlerle birlikte mücadele verip halkımızın yanında oluruz. Türk Telekom tarafından vakfımıza şu ana kadar tek bir kuruş yatırılmamıştır. Eğer toplum ve camia olarak ayrışırsak yok oluruz. Birleşerek güçlü oluruz. Bu nedenle ortalıkta dolaşan bilgi kirliliğine itibar etmeyiniz ve bizlerle diyalog kurarak birlik ve beraberlik içinde hizmet etmeyi bir görev bilmeliyiz. Halkımızın fikir ve düşüncelerini benimsiyor ve bu doğrultuda sizlerle beraber hareket edeceğiz:’’

Vakıf Başkanı Kamer Ali Durur’un açıklaması da böyle…

Baz istasyonunu savunuyor.

Tepkilerin de ‘’bilgi kirliliği’’ sonucu oluştuğunu ileri sürüyor.

İsim vermeden suçladıkları da var.

Mahalle sakinlerine de ‘’bizimle diyalog kurun’’ diyor.

Açıklamasında şu sorunun net yanıtı yok.

Baz istasyonu kaldırılacak mı kaldırılmayacak mı?

Bu soruya net yanıt vermeden ‘’ayrışırsak yok oluruz’’ diyor.

Doğru diyor.

Ancak ayrışmayı önlemek mahalle sakinlerinden önce ona düşüyor.

Bu işin tadı çoktan kaçtı…

Daha fazla uzatmamak gerek…

Aksi takdirde onarılmayacak yaralar açılabilir.

Güncel Haberleri