Bu kentin bir "Turizm Koordinasyon Merkezi" olmalı...

Eskişehir sahil kasabası değil.Tamam, Porsuk sahili ile yapay denizi var ama. Denizi ve dolayısıyla da deniz sahili yok.Buna rağmen, son yıllarda özellikle iç turizmin gözdesi bir kent haline geldi Eskişehir.Eskişehir’in turizm...

Eskişehir sahil kasabası değil.
Tamam, Porsuk sahili ile yapay denizi var ama. Denizi ve dolayısıyla da deniz sahili yok.
Buna rağmen, son yıllarda özellikle iç turizmin gözdesi bir kent haline geldi Eskişehir.
Eskişehir'in turizm kenti olma yolunda ilerlemesi ilginç.
Zira...
Bu şehre gelen insanlar, kent merkezini görmek için geliyor.
Yani.
Eskişehir'de kent merkezi turizmi var.
Bu durum öyle hafife alınacak, küçümsenecek, "Ne var ki neyi görmeye geliyorlar?" denilecek bir durum değil.
Aksine...
Bu durum, tüm kurum ve kuruluşların katılımı ve titiz bir çalışma ile planlanması gereken bir durum.
Çünkü...
Eskişehir'de, hiçbir kentte olmayan bir turizm hareketi, yani "Kent Merkezi Turizmi" var.
Bu hareketin de kesinlikle değerlendirilmesi gerekiyor.
Çünkü...
Son yıllarda ortaya çıkan bu özellik, Eskişehir'in geleceği olabilir.
Eskişehir, yakalanan bu algı üzerinden gerekli planlamaları yapabilirse, bu şehir hizmet, konaklama, eğlence, bilim, kültür ve sanat alanlarında, ülkenin ender kentlerinin başını çekebilir.
Tabi bu öylesine kolay bir iş değil.
-Konaklamanın kaliteli hale getirilmesinden, verilen hizmetin en üst seviyeye çıkartılmasına...
-Trafiğin düzenlenmesinden, turistlerin daha sistematik bir biçimde gezdirilmesine...
-Firmaların ve kurumların yapacağı toplantılar için yer olarak Eskişehir'i tercih etmelerinin sağlanmasından, spor müsabakalarının Eskişehir'de yapılmasının gerçekleşmesine kadar, ciddi bir çalışma, ciddi bir planlama gerekiyor.
Tüm bu anlattıklarımız, bir kurumun ya da bir müdürlüğün yapabileceği ve üstesinden gelebileceği bir iş olmasa erek.
Dahası...
Böylesine planlı ve ciddi bir çalışma, konu ile ilgili tüm kamu ve özel kuruluşlarının bir araya gelmesiyle oluşturulacak bir "Eskişehir Turizm Merkezi" benzeri büyük bir yapılanmayı gerektiriyor.
İçinde vilayetin ve belediyeler başata olmak üzere, esnafın, tüccarın, turizmcinin örgütlerinin de bulunduğu, tıpkı Ulaştırma ve Altyapı koordinasyon merkezleri gibi, "Turizm koordinasyon merkezi" oluşturulmalı.
Bu merkez, Eskişehir'de ortaya çıkan "Kent Merkezi Turizmi"ni daha da ileriye taşımalı ki, bu şehrin yakaladığı bu fırsat,bu şehrin geleceğini de kurtaran bir boyut kazansın...
.....

Cahillik bedava...
Bilgi sahibi kişiler, bilgisiz kişiler karşısında, çoğunlukla başarısız olur...
Zira...
Bilgi arttıkça, şüpheye düşme ihtimali de artar.
Bu durum bilgisiz ve niteliksiz insanlar için geçerli değildir.
Çünkü...
-Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
-Niteliksiz insanlar, olmayan niteliklerini abartma eğilimindedir.
-Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
-Cahilliğine rağmen her şeye hakkı olduğu iddiası ile ortalıkta öylece dolaşırlar.
-Kesinlikle dinlemezler ve ezberlerine yerleştirdikleri birkaç cümleyi söylemek için çırpınırlar.
-"Yalan" en büyük dikkat çekme silahlarıdır.
-Herkesin kendisini sevdiğini zannederler, nefret edildiklerini bir türlü kabullenmezler.
-Kesinlikle mahcubiyet duymazlar ve en iğrenç olaylara neden olduklarında bile haklı olduklarını zannederler.
-Yüzleri asla kızarmaz çünkü, organizmalarında o bölüm doğuştan iptal edilmiştir.
Fakat...
-Boş teneke gibi çok ses çıkardıkları için de, toplum içinde en çok dikkat çeken onlardır.
-Kariyer basamaklarını hızla tırmananlar ise genellikle zorba ve kendisini kurnaz olarak gören yine bu cahiller olurlar.
Ne yazıktır ki;
Siyasette, İş yerinde, arkadaş ortamında, bakkalda veya manavda bu tiplere her an rastlamak mümkündür.
Yukarıda yazdıklarımız, Psikolojide Kruger Sendromu'nun ortaya koyduğu tespitlerdir.
Bu yazıyı okuyup da "Kimin için yazdı acaba?" diye boşuna kafa yormayın.

Çünkü bir kişiye değil yazdıklarımız.
Hani o sık sık:
-"Bundan müdür mü olur?"
-"Bundan siyasetçi mi olur?"
-"Bundan oda başkanı, dernek başkanı, kulüp başkanı mı olur?"
Ya da...
-"Bundan Milletvekili, belediye başkanı, Bakan mı olur?"diye sorguladığınız, nasıl olabildiklerine,o koltuklara nasıl gelebildiklerine bir türlü akıl sır erdiremediğiniz insanlar var ya, işte onlar için yazılmış bir yazı bu...
.....
Vatandaş ilk aklına gelene kızar
Şu bir gerçek ki, vatandaşın neyin ne olduğundan pek de haberi yok.
Bunu anlamak çok da zor değil.
Televizyonlarda yayınlanan sokak röportajları ve yarışma programlarını mutlaka izlemişsinizdir.
Mikrofon uzatılan vatandaş, ülkenin Cumhurbaşkanı ve Başbakanını tanımaz.
Bazılarının kafasında birkaç isim kalmıştır ama...
Çoğu,kafasına tam yerleştirmediği için isimleri ve görevleri birbirine karıştırır.
Cumhurbaşkanını Başbakan, Başbakan'ı Cumhurbaşkanı zanneder.
Ya Televizyon kanallarında yayınlanan yarışma programlarına ne dersiniz?
Avukat, hukukla ilgili soruyu, siyaset bilimi okuyan öğrenci TBMM yi bilemez.
Üniversite Dekanı, mezuniyette havaya atılan giysinin Kep olduğunu söyleyemez.
Şehirlerde yaşayanların çoğu da ne yazık ki bu halde.
Milletvekillerinin ne sayısını bilir, ne de isimlerini.
Belediye Başkanlarını tanımaz.
Hangi kurumun ne iş yaptığıyla pek ilgilenmez.
O yüzden...
Aklına gelen ilk ismi, aklına gelen ilk kurumu anında suçlar.
Bazen tam tersine...
Yapılanla hiçbir alakası olmadığı halde, bazı isimleri ve kurumları yere göğe sığdıramaz.
En çok da, yapılan veya yapılmayan hizmetler eleştirilip, övülürken çıkar bu ortaya.
Gerçekten çok rastlarız bu tür haksız eleştiri ve övgülere.
Örneğin, kapısının önünden çöpler alınmadığı için Büyükşehir Belediyesi topa tutulur.
Ya da...
18 Metreden fazla genişliğe sahip caddeler Büyükşehir'in uhdesinde olmasına rağmen, bu Cadde ile ilgili olumsuzlukların eleştirisi, direkt olarak İlçe Belediyesine yönelir.
Kısacacı...
Şehirde yaşayan pek çok kişi, kurumların görev paylaşımından haberdar bile değildir.
Durum böyle olunca...
Yaşadığı olumsuzlukların bedelini çoğu zaman hak etmediği kurum ve kişiye yüklediği gibi, Olumlu işlerin payesini de çoğu zaman hak etmediği kurum ve kişiye verir.
Netice itibarıyla...
Şehirde yaşayan çoğu insan neyin ne olduğunu pek bilmez.
Anlatmak istediğinizde ise, bilmek istiyor gibi de görünmez.
Aklına ilk gelen kişi ve kurumu suçlar ya da över...
Çünkü; yaşadığı bir olumsuzluk vardır ve bu olumsuzluğun da sorumlusu, kafasında ki ilk kişi ya da kurumun ta kendisidir...

Haberleri