Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, Haziran ayının son gününde, Başbakan Erdoğan'la görüşmesinden sonra, TBMM'deki basın toplantısında, 'Silahları bırakın operasyonlar durur önerisini gerçekçi bulmuyorum' diyerek, Başbakan Sayın ERDOĞAN' a ilettiği önerileri, kamuoyu ile paylaştı.
Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, Başbakan Sayın ERDOĞAN' a, Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı, bir halk olduğunu, Oslo sürecinin devam etmesi gerektiğini, Öcalan'ı, pekâlâ ev hapsine alabileceğini, seçmeli dersler arasında, Kürtçenin olması, olumlu bir gelişme olduğunu, ancak anadilde eğitim hakkı, vurgusu yaptığını açıkladı.
Oslo görüşmeleri, devam eder mi, önümüzdeki günlerde görülecektir. Hedef Bağımsızlık olunca, DİYALOG ÇÖZÜM OLMAZ. Görüşmelerden de bir sonuç çıkmayacaktır. Ayrıca "AÇILIM" belirsizliği de, teröre, özellikle de etnik gerginliğe ivme kazandırdı. Ancak AKP Parti kurmayları, PKK ve yandaşları ile görüşme yapılabileceğini belirterek, "Terör 1984'den beri devam ettiğini, güvenlik güçleri ile bir yere varılamadığı gerekçe olarak gösterip, PKK ve yandaşları ile müzakerenin doğru" olduğu kanısındadırlar.
Oysa PKK yöneticilerinden, Duran Kalkan, Hükümet ve muhalefetin çözüm arayışlarına rağmen, PKK'nın, silahlı eylemlerini artıracağını ve artık' silahlı çözüm sürecine' girdiklerini açıkladı. Kendileri için tek çözümün, 'Kürtlerin, kendi kendisini yönetmesi' olduğunu söyledi.
PKK, 15 Ağustos 1984'te Eruh ve Şemdinli'ye yaptığı saldırıdan sonra "Bağımsız, Birleşik Sosyalist Kürdistan" hedef olduğunu ve Maoist Halk Savaşı ile Türk Ordusu'nu, Güneydoğu Anadolu'dan çıkaracaklarını da açıklanmıştı. O nedenle de çözüm müzakere değildir. Bu alanda yapılacak her adım, PKK ve yandaşlarını daha da şımartır.
PKK ile mücadele, onun yöntemi ile olmalıdır. Nitekim ABD ve AB ülkeleri, gerektiğin de terörle, terörün kullandığı veya anladığı dil ve yöntemlerle, mücadele ediyor. Nitekim insan hakları, demokratik haklar ve demokrasinin savunucusu, ABD ve AB ülkeleri, Afganistan da terörle, terörün yöntemleri ile mücadele ediyor. Hatta ABD, Irak' da, terörle mücadelede masum halkı bile gözetmedi. Bu nedenle de binlerce Iraklı hayatını kaybetti.
PKK, ABD ve AB ülkelerinde, yıllardır, örtülü destek gördü. Batı ülkelerinin, terörde çifte standart bir politika izlediler. Londra'daki terör olayları ile tüm Avrupa ülkeleri, ABD, hatta Türkiye ayağa kalkıyor. Terörü lanetleyen açıklamalar yapılıyor, terörün, "Küresel Tehdit" olduğu söyleniyor ama Türkiye'deki terörü odakları hakkında, tek laf edilmediği gibi, PKK teröristlerinden "milis kuvvetleri" olarak bahsediliyor.
Elbette aklıselim her Türk insanı, ulus-devlet modeli ni savunacaktır. Bu stratejini dışında çözüm aramak, Türkiye' yi böler. Ayrıca PKK ve yandaşlarının, isteği de budur. Nitekim Zana, 'Birleşmiş Milletler milletlere, kendi geleceklerini tayin etme hakkı veriyor. Kürtlere, karşı tehdit politikası artık bitmeli. Kendi topraklarında geleceklerine, karar verebilmeliler. Özgürlük, otonomi, federalizm, bağımsızlık Kürtlerin de hakkı.' diyerek gerçek niyetlerini gösterdi.
Aslında terörle mücadelede, herkese görev düşmektedir. Ayrıca terör, güvenlik güçlerine bırakılmayacak kadar da önemlidir. Ne var ki pek çok kesim, özellikle de politikacılar, Sayın Tansu Çiler hariç, bugüne kadar terörle mücadelede üzerlerine düşen görevleri gerektiği şekilde yapmadıkları gibi, üstelik bazı sözleri, öneri ve tespitleri ile de terör odaklarında, cesaret verdiler.
Siyasi irade ve Güvenlik kurumları, artık gerçekleri görmelidir. Üç aylık eğitim ve tecrübesiz, deneyimsiz gençlerle, terörle mücadele edilemez. Mutlaka 1993' de olduğu gibi iyi eğitilmiş, her şart ve zeminde mücadele edebilecek, "ÖZEL HAREKT TİMİ" hayata geçirilerek, terörle mücadele edilmelidir. Çünkü İç işleri Bakanı Sayın Şahin, AK Parti iktidarında, yani "2002-2011 yılları arasında, terör olaylarında, 81 polis, 734 asker şehit olmuş, 2 bin 960 polis ile 2 bin 134 asker de yaralanmıştır" açıklaması yaptı
Hülasa Devletle, PKK arasında Oslo'da 9 maddelik bir protokol üzerinde anlaşma sağlandığı halde, terör devam etmiştir. Hatta PKK, eylemlerini daha da tırmandırılmıştır. O nedenle PKK ve yandaşları ile "MÜZAKERE" çözüm olmadı, gelecekte de olmayacaktır. Çünkü PKK ve yandaşlarının hedefi, "Bağımsız, Birleşik Sosyalist Kürdistan" dır.
Oysa PKK ve yandaşlarının, bağımsızlık inatları, Türk ve Kürtler için felaket olur. Asırlardır oluşmuş olan kardeşlik, dostluk, komşuluk, akrabalık gibi, kavramları da yok eder. Çünkü Türkler ve Kürtler, asırlardır birlikte yaşamışlar, bu süre içinde, kız almış, kız vermişler, akraba olmuşlardır. Bu kazanımları, daha da geliştirmek, birlikte güç olmak varken bu NİFAK ve KAVGA niye?
BU NİFAK VE KAVGA NİYE?
Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, Haziran ayının son gününde, Başbakan Erdoğan’la görüşmesinden sonra, TBMM’deki basın toplantısında, ’Silahları bırakın operasyonlar durur önerisini gerçekçi bulmuyorum’...