Seçimlerde, gözü hiçbir şey görmeyip, doğrudan gidip partisine oy veren bir seçmen kitlesi var…
Bir de…
Bazı söylemlerini ve milletvekili listesini beğenmeyip, tepki göstermesine rağmen “lanet Olsun!” diyerek, yine gidip partisine oy veren bir kitle var…
Bunun haricinde…
Oy verdiği partiyi çok da içine sindirmemesine rağmen “Ne yapalım arkadaş? Alternatifi olabilecek parti mi var? Mecburen gidip veriyoruz” diyen bir kitle mevcut…
24 Haziran tarihi’nde yapılacak olan seçimler, özellikle “Lanet Olsun!” ve “Alternatifi mi var?” diyenler için bahane olmaktan çıkacak gibi…
Bir tarafta AKP-MHP ve BBP’nin oluşturduğu ittifak, diğer tarafta CHP-İYİ Parti-Saadet ve Demokrat parti’nin oluşturduğu ittifak…
Ne “lanet Olsun!” denilecek, ne de “Alternatif mi var?” denilecek bir durum yok ortada…
Daha çok…
“Seç-beğen-oy ver” misali bir durum var.
İttifak dışı seçime girecek olan partiler de işin cabası…
Kısacası…
Bu seçim, bugüne kadar oy verdiği partiye memnuniyetsiz oy verdiğini söyleyen seçmen açısından bahaneleri olmayacak bir seçim sanki…
.....
Ekonomiyi birkaç kelime ile siz de anlamak ister misiniz?
Bazı karmaşık ve anlaşılması zor olaylar vardır…
İnsan, bu karmaşık ve anlaşılması zor olayları, öyle birkaç basit kelime ile anlamak ister.
örneğin:
Milyarder işadamı, Einstein’in “Görecelik Kuramı”na kafayı takmış.
Bunun ne menem bir şey olduğunu anlamak için Einstein ile konuşmaya gitmiş.
Einstein, zengin ama biraz da deli olan adama, bir hayli karmaşık olan kuramı 3-5 sözcükle nasıl anlatabileceğini düşünmüş uzun süre.
Sonra da:
-“Bakın” demiş. Bizim bulduğumuz gerçek, sizin anlayabileceğiniz dille ancak “Bir şey kıpırdıyordu” diye izah edilebilir.
Deli zengin:
-“nasıl” demiş. “binlerce yıllık insan düşüncesinin vara vara sonunda vardığı nokta bu mu? Bula bula bunu mu buldunuz?”
Einstein “Evet” der. “Sonunda bu gerçeği saptadık. Bir şey kıpırdıyordu…
İnsanın bazen vardığı gerçeklerde “Bir şey kıpırdıyordu” türünden olağanüstü basitlik taşıyor.
Ekonomi de, içine daldığınızda karmaşık ve anlaşılmaz olabiliyor.
Taktık kafaya ya, bu işin uzmanına “Yahu şu işi bizim anlayabileceğimiz şekilde birkaç cümle ile bi anlatsana?” diye sorduk…
Tıpkı Enstien gibi bir süre düşündü…
Sonrasında da şunları söyledi özetle ve basitçe…
Bak arkadaş!
TüKETEREK BüYüRSENİZ
-Tasarruf düşer
-Faiz ve enflasyon artar
-ithalat patlar
-İhracat azalır
-Cari açık yükselir
-İşsizlik artar
üRETEREK BüYüRSENİZ
-Tasarruf artar
-Faiz ve enflasyon düşer
-ithalat azalır
-İhracat artar
-Cari açık düşer
-İşsizlik azalır
Bu kadar basitmiş anlayacağınız…
.....
Anadolu üniversitesinin girişimcileri…
Mark Zuckerberg üniversiteyi bırakarak Fecebook’u kurdu.
O’nun bu yaptığı birçok gence yol haritası oldu.
Zuckerberg’den sonra birçok öğrenci, mezun olduktan sonra kendi işlerini kurduralar.
Bu yeni nesil iş modeline Startup ismi verildi.
İşte, Türkiye’de bu yeni nesil iş modeli ile ilgili üniversiteler düğmeye basmış.
Geçenlerde Türkiye’deki hangi üniversitenin kaç girişimci çıkarttığı listelenmiş.
Verilere göre 93 devlet üniversitesinden toplam çıkan girişimci sayısı 1356’yı buluyor.
Eskişehir olarak işin bizi sevindiren tarafı, Anadolu üniversitesi’nin içinden 87 yeni nesil girişimci çıkmış olması ve sıralamada Anadolu üniversitesinin en fazla girişimci çıkartan üniversiteler arasında 8’nci sırada yer alması…
Merak etmeyin! Yazıyı “Anadolu üniversitesi’nin bu başarısı, bölünme cezasını hak etmiş” falan diyerek bağlamayacağız…
Sadece, bu başarıyı ve rakamları bilin istedik…
.....
AK partide mecburi adaylar…
AK Parti Genel Merkezi karar almış…
“Genel merkez” diyoruz ama kararı alanın büyük ihtimalle Erdoğan olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek…
Tüm bakanlar ve milletvekillerinin aday adaylığı başvurusunda bulunmasıyla ilgiliymiş söz konusu karar…
Bu karar doğrultusunda AK partili bakanlar ile milletvekillerinin tamamı mecburen adaylık başvurusunda bulunmuşlar…
Şimdi “Ne mecburiyeti. Zaten hepsi bir dönem daha yapmak ister. İçlerinden hangisi ‘Ben bu defa aday olmayacağım’ der ki?”diye düşünüyorsunuz değil mi?
çünkü ben de başta böyle düşünmüştüm.
Fakat…
Valla varmış iyi mi?
İçlerinde bazı milletvekilleri “buraya kadar” demeye hazırlanıyormuş.
Ancak…
Alınan karar mecburi aday adaylığına yol açmış…
Şimdi de “Hadi canım! Bırakmak isteyene kim ne diyebilir ki?” diye düşündünüz değil mi?
çünkü ben de böyle düşünmüştüm.
Ama işin aslı bizim dışarıdan baktığımız gibi değilmiş…
Aday olmamayı düşünenler, parti yöneticileri ve Erdoğan’ın “Ne o? Partinin seçimleri kazanamayacağını mı düşündüğün için mi adaylık başvurusunda bulunmadın?” demeleri ihtimali ve parti camiasında da “Acaba fetö ile bir bağlantısı mı çıktı?” söylentisi olmaması için mecburen adaylık müracaatlarını yapmışlar…
Bu anlatılanlar doğruysa, bu durum bize şunu gösteriyor:
AK partide Milletvekili olmak zor…
Milletvekili olmak istememek daha zor…