Bürokratlar particilikte il başkanından çok çalışırsa...

Mevcut İlçelerimizden birinin en üst görevlerinde bulunan bir bürokratı, şehir merkezinde ki bir Okula gidiyor.
Amacı denetlemek mi? Yoksa ziyaret mi bilemiyoruz.
Zaten ilgilendiğimiz ne amaçla gittiği değil, gittiği okulda ne söylediği.
Her neyse...
Bu İlçemizin en üst görevinde bulunan bürokrat, okulda öğretmenlerle konuşurken tuhaf bir söz söylüyor.
Diyor ki;
-"Benim bu göreve gelmemde ki referans Abdülkadir Aksu ile Hüseyin Çelik" diyor.
Söylediği her iki isim, iktidar Partisi AKP nin , Genel Başkandan sonra gelen isimleri.
Her ikisi de geçmiş dönemlerde Bakanlık yapmış isimler.
Yani...
Sizin anlayacağınız, "Benim torpilim çok kuvvetli" demek istiyor.
Öğretmenlerle konuşurken, söyledikleri bununla da kalmıyor o üst düzey bürokratın.
Bir de diyor ki;
-"Aslında beni Mersin'e tayin ediyorlardı. Baktım Mersin elden gidiyor, burayı istedim" diyor.
Bu konuşma bize anlatılınca, doğrusu bir hayli şaşırdık.
Nedenine elince...
"Okul ziyareti ya da denetiminde söylenilecek olan sözler bunlar olmamalı" diye düşündük.
Öyle ya..
Milli Eğitimin temel amaçları dururken, öğretmenlere torpilinden bahsetmek tuhaf geldi bize...
Ne yazık ki...
Türkiye'de bürokrasiyi siyaset yönlendiriyor.
İktidarda bulunan partiler, bürokrasinin başına kendi düşünceleri doğrultusunda ki insanları getiriyor.
Bunu yaparken çoğu zaman liyakat dikkate bile alınmıyor.
Aynı düşünceyi paylaşıyor olması, o bürokratın o görevlere atanmasını zaten sağlıyor.
İyi güzel de...
Tüm bunlar, her ne kadar siyaset sayesinde atanmış olsalar da, bürokratlara o partinin bir neferi olma hakkı tanımıyor.
Ama buna rağmen...
Öyle bürokratlar var ki...
İşini yapmak yerine, iktidar partisinin il başkanından daha gayretli, açık ve seçik siyaset yapabiliyor.
Herhalde...
-"Bu parti beni bu göreve getirmemiş olsaydı, benden bir numara olmazdı. O yüzden sonu ne olursa olsun, beni bu göreve getiren partiye sonuna kadar çalışmam lazım" diye düşünüyor.