Bürokrattan siyasetçi olur mu?

Ali Rıza Septioğlu’nu çoğu kimse tanımaz belki ama, O Türk Siyasetinde önemli bir isimdir.Tüccardır ve Ortaokulu zorlukla bitirmiştir.Palu’de Belediye Başkanlığı yaptıktan sonra Elazığ’dan üst üste Milletvekili seçilmeyi...

Ali Rıza Septioğlu'nu çoğu kimse tanımaz belki ama, O Türk Siyasetinde önemli bir isimdir.
Tüccardır ve Ortaokulu zorlukla bitirmiştir.
Palu'de Belediye Başkanlığı yaptıktan sonra Elazığ'dan üst üste Milletvekili seçilmeyi başarmıştır.
Ülkede, Meteorolojiden sorumlu Devlet bakanlığından tutun da en yaşlı üye sıfatıyla iki kez Meclis açılışını Başkan sıfatıyla gerçekleştirmiştir Ali Rıza Septioğlu...
Meteorolojiden sorumlu bakan olarak "Meteoroloji" kelimesini bir türlü telaffuz edememesiyle bilinir.
Bu yüzden görev alanı sorulduğunda "Ben hava-civa bakanıyım" dediği bile olmuştur.
Bir gün memleketinden bir akrabası gelir Ankara'ya...
Makam odasında Septioğlu'na sorar "Sen ne iş yapıyon burada?" diye.
Septioğlu;
-"Yağmur yağar bağa sorarlar. Güneş açar bağa sorarlar. Kar yağar bağa sorarlar" cevabı verir.
Hemşerisi biraz düşündükten sonra;
-"Desene sen Allahın yardımcısı olmuşun bee" deyiverir.
Yine Septioğlu Bakanlık yaparken bir arkadaşının oğlunun işe alınmasını ister.
Genel müdür sıkılarak kendisine:
-"Sayın bakanım. İşe almamız için Lise mezunu olması gerekiyor. Ama sordum değilmiş. O yüzden söylediğiniz genci işe alamayız" deyince küplere biner Septioğlu ve;
-"Ulen ben ortaokul mezunuyum Bakan oldum. Alt tarafı işçi alacaksınız, Lise diye tutturuyonuz" diyerek, ne yapıp edip arkadaşının oğlunun işe alınmasını emreder.
Emreder emretmesine de, söylediği genç işe alınamaz.
Çünkü Genel müdürün söylediği doğrudur ve ortada uyulması gereken bir yönetmelik vardır...
xxx
Şimdi, durup dururken Ali Rıza Septioğlu'nu niye anlattık dersiniz?
Söyleyelim...
Her seçim öncesinde, adaylıklar gündeme geldiğinde çeşitli tartışmalar olur.
Adayların o şehir insanı olup olmasından tutun da, partili ve eğitimli olup olmamasına kadar hemen her konu tartışılır.
Bu tartışmalardan birisi de bürokratlardır...
Kimileri; Devletin çeşitli kademelerinde görev yapmış bürokratların iyi siyasetçi olacağını düşünür.
Kimileri ise, (çoğunlukla da siyasetçiler), bürokratlardan siyasetçi olmayacağını ileri sürer.
Aslına bakarsanız...
Ali Rıza Septioğlu ve benzeri isimleri Bakanlık koltuğuna kadar taşıyabilen siyaset, yıllarını kamuda harcamış ve devletin en yüksek bürokratik kademesi olan Müsteşar ve Genel müdürlük gibi makamlara çıkmış insanları bir türlü kabul etmek istemez.
Hâlbuki...
-Bürokrat, gerek hayat standardı gerekse kamu tecrübesi bakımından, taşradan gelen siyasetçilere göre bir adım önde olan kişidir.
-Siyasetçinin, kendi dünya görüşü doğrultusunda hayalleri vardır ama bu hayallerin gerçekleşmesi ancak bürokratik bir disiplinle mümkün olur.
-siyasetçinin ürettiği projelerin hayata geçip geçemeyeceği, bürokratın o projeye inancının olup olmamasıyla mümkündür.
Netice olarak...
Uygulamanın içinden gelen bir bürokrat, uygulamadan bi haber olan siyasetçiden, hem zaman hem de netice alma konusunda daha avantaj sağlar...
xxx

Ne yazıktır ki Türk siyasetçisi Bürokratın hep "Bürokrat" olarak kalmasını ister.
Bürokrasiyi, sürekli emri altında bulunan, emirlerine itaat edip uygulayan, başarıyı kendine yakıştırıp, başarısızlığı üzerine atabileceği bir makam olarak görür.
İşte bu yüzdendir ki gelinen süreç, siyasete kurban edilen bürokratlarla dolmuştur.
Sonuç olarak şunu söylemek en azından bizim düşüncemize göre doğrudur...
-"Bürokrattan bal gibi de siyasetçi olur."
Peki...
-"Siyasetçiden bürokrat olur mu?" diye sorarsanız hemen söyleyelim:" Kesinlikle olmaz..."
Çünkü...
Yukarıda da söylediğimiz gibi, siyasetçi sadece hayal kurar.
Bürokrat ise o hayali sahada uygular.
Sonuç iyiyse siyasetçi böbürlenir.
Kötü ise bürokrat sürülür.
Tıpkı Doktor-hasta ilişkisi gibi...
-"Hasta iyileşirse Allahtan, ölürse doktordan..."misali...
------------------------
CHP de Genel merkez karar veriyor...
Cumhuriyet Halk Partisinde aday adayı olma süresi önceki gün doldu.
Partinin Büyükşehir ve Tepebaşı adaylarının şimdiden belli olduğu CHP'de Odunpazarı için Dört isim var.
Her ne kadar aday adaylığı süreci önceki gün dolmuş olsa da bu isimlere görevlerinden istifa edecekler de önümüzde ki süreçte eklenebilir.
Öte yandan...
Genel merkeze yapılacak olan başvuruların Ocak ayına kadar yapılabileceği söyleniyor.
Söylenenlere bakılırsa CHP de bugünden itibaren illerin hangi yöntemle aday belirleyeceği bir süreç başladı.
Aralarında Eskişehir, Bursa, Balıkesir, Aydın, Muğla'nın bulunduğu il teşkilatlarının bugün Ankara'da bir araya gelerek yöntem konusunda bir karar alacağı biliniyor.
Sonuç olarak...
Eskişehir'de Büyükşehir ve Tepebaşı adayları şimdiden belli olan CHP nin Odunpazarı ilçesinde adayını hangi yöntemle belirleyeceği bugün yapılacak olan Genel Merkezde ki ve Eskişehir teşkilat yöneticilerinin de katılacağı toplantı sonrası belirlenmiş olacak.
Bakalım CHP Odunpazarı adayını bugün yapılacak olan toplantı sonrasında hangi yöntemle belirleme kararı alacak?
CHP Genel Merkezi bakalım Odunpazarı adayının belirlenmesi için "ön seçim" mi diyecek? Yoksa "Eğilim yoklaması mı?"
Ya da...
"Biz Odunpazarı adayını buradan belirleyeceğiz" deyip kestirip mi atacak?
Göreceğiz bakalım...
---------------------
FOTO ŞAKA:
Büyükerşen: Şu Odunpazarı adayının ismini bir kağıda yazıp cebime koymuştum. Çıkartayım artık da herkesin merakı böylece son bulsun...
Gaye Usluer: İsmin bulunduğu cep benden tarafta. Acaba o cepten benim ismin çıkar mı? Keşke çıksa...
Kazım Kurt: Hiç ilgilenmiyor görüneyim ama bir yandan da dua edeyim de Erdal'ın ismi yazsın o kağıtta ne olur...
-----------------------------
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Sihirbaz, Titaniğin salonlarından birinde her akşam gösteri yapmaktadır, mesleğinin de zirvesindedir. Ancak onun da baş edemediği bir sorunu vardır. Salonun köşesindeki Papağan, tam " Ne Sihirdir Ne Keramet" noktasına gelindiğinde hilelerini tek tek açıklıyormuş.
— Kartı gömleğinin yeninden içeri attı! .
Ya da:
— O şapkanın içinde tavşan var!! diye haykırıyor, gösterisinin içine ediyormuş o çirkin sesiyle. Sihirbaz fena halde kızıyor, bozuluyor ama kaptanın papağanı olduğundan dolayı da bir şey yapamıyormuş.
Derken Titanik buzdağına çarpıp batınca, sihirbaz gemiden kopan bir kapının üzerine çıkarak kurtulmuş. Ertesi sabah gözlerini açınca ne görsün: Papağan da aynı kapının üzerinde sessizce kendine bakmakta, izlemektedir. Üç gün üç gece o kapının üzerinde öylece bakışmışlar. Ne sihirbaz bir şey söylemiş ne de papağan. Sonunda bu durumu papağan bozmuş:
— Tamam, pes, gemiye ne yaptığını anlayamadım!

Haberleri