Büyükerşen haksız mı?

  Eskişehir’deki AK Partililerin Yılmaz Büyükerşen’i neredeyse 20 yıldır eleştirdiği 2 konu var…Hiçbir işe yaramamasına, hiçbir sonuç alamamalarına rağmen tam 20 yıldır bu iki konuda eleştirip duruyorlar Büyükerşen’iEleştirdikleri...

 


 


Eskişehir’deki AK Partililerin Yılmaz Büyükerşen’i neredeyse 20 yıldır eleştirdiği 2 konu var…


Hiçbir işe yaramamasına, hiçbir sonuç alamamalarına rağmen tam 20 yıldır bu iki konuda eleştirip duruyorlar Büyükerşen’i


Eleştirdikleri iki konudan birincisi: Heykeller…


İkincisi ise: Tramvayları niçin Tülıomsaş’ta yaptırmayıp, yurt dışından ithal etmesi…


Heykeller konusunda yaptıkları eleştirilerinin yersiz olduğu, gerek turizm hareketinin artıyor olması, gerekse Büyükerşen’in üst üste 5 kez seçim kazanmasıyla zaten ortaya çıktı…


Aslına bakarsanız…


Büyükerşen’in, eleştirildiği ikinci konuda da yani,( Tramvayları Tülomsaş’ta yaptırmama) konusunda da haklı çıktığı şu sıralar açıkça görülüyor.


Neden mi?


Hemen anlatalım:


xxx


Efendim! Hükümet (Kendi Trenimizi kendimiz yapalım) düşüncesiyle bir proje hayata geçirmeye karar verdi.


Şimdi böyle bir proje ortaya atılınca ilk akla gelecek olan şey nedir?


Elbette bu projeyi gerçekleştirebilecek kabiliyete sahip kurumlardır değil mi?


Tülomsaş da bu alandaki en eski, deneyimli ve en kabiliyetli kurum olduğu için ister istemez, söz konusu projenin Tülomsaş’ta hayata geçirilmesi geldi akıllara.


Ardından…


Cumhurbaşkanından bakanlara kadar her hükümet yetkilisinin “Milli ve Yerli Yüksek Hızlı Treni Tülomsaş yapacak” açıklamaları gelince “Bu iş oldu herhalde” dedik şehir olarak.


O kadar inanıldı ki bu projenin Eskişehir’de yapılacağına, hatta Tülomsaş söz konusu projeye hazır olabilme adına 50 mühendis alımı bile yaptı.


xxx


Bir sabah bir kalktık ki ne duyalım?


Tülomsaş Milli YHT projesinde devre dışı kalmış…


üretimin özel sektör tarafından yapılmasına ve bunu da Cumhurbaşkanına yakın iş adamı Ethem Sancak tarafından üstlenileceği konuşulmaya başlanmış.


 


İşte o günden bu yana Tülomsaş,  Milli Tren projesinin yanına bile yaklaştırılmıyor…


Hükümetin en yetkili ağızlarının vermiş olduğu onca söze rağmen, bugün için hiçbirinin ağzından  “Milli Tren üretimini Tülmsaş üstlenecek” lafı çıkmıyor.


Dikkat ediyorsanız; Sanayi Odasından Ticaret Odasına, mühendisler Odasından sendikalara kadar herkes çıkıp “Milli Treni Tülomsaş yapmalı” diyor da, bunun kararını verecek insanların bu konuda gıkı dahi çıkmıyor.


İYİ Parti “Milli Tren Eskişehir’de üretilmeli” diye imza kampanyası düzenliyor da, iktidar partisinin Eskişehir’deki aktörleri bu konuda kılını bile kıpırdatamıyor.


İşin ilginç tarafı…


Büyükerşen’i 20 yıldır “Tramvayları Tülomsaş’a yaptırmadı” diye bıkıp usanmadan eleştiren hiçbir AK partili çıkıp da “Adamı boş yere eleştirmişiz. Baksanıza! Bizimkiler de Tülomsaş’a Milli Tren’i yaptırmıyor.” Demiyor, diyemiyor…


O yüzden Büyükerşen Tramvay’ı Tülomsaş’a yaptırmamakta sonuna kadar haklıymış…


öyle ya…


Hükümet kendisine ait kuruma güvenmez ve proje teslim etmezken, o niye güvensin ki?


....


Kantarın topuzu kaçmış mı?


Başta Döviz, akaryakıt, doğalgaz ve elektrik zamları olmak üzere, tüm mal ve hizmetlerin zamlandığı bir dönemde, belediye hizmetlerinin zamları doğal mı?


Bizce doğal…


Maaşların yerinde kaldığı, alım gücünün her gün daha da düştüğü bir dönemde, tüm mal ve hizmetlerin zamlanması kadar belediye hizmetlerinin de zam görmesi çok da yadırganacak bir durum değil.


Ancak…


Söz konusu zam oranının, şebeke suyunda olduğu gibi yüzde 60 olması, kantarın topuzunun biraz kaçtığını gösteriyor.


İşte bu yüzden, suya zammın gereksiz olduğuna ilişkin görüş ve eleştirilere katılmamakla birlikte, yapılan yüzde 60’lık zam oranına karşı yapılan görüş ve eleştirilere katılıyoruz…


....


 


Haklıyla beraber olmak zordur…


 


İktidar ve yönetim değişikliğiyle birlikte değişen insanlar var.

Siyasi partiler, kamu kurum ve kuruluşları, dernek ve odalar, yani değişimin yaşandığı yerin neresi olduğu hiç önemli değil.
Seçim sonuçları ya da atama kararları açıklanır açıklanmaz, kendisini zafer kazanan partinin ya da göreve getirilen kişinin kapısında dizilenlerden bahsediyoruz…

Yani…
O güne kadar meyhaneden çıkmayıp, o günden sonra camiyi mesken tutan ya da tam tersini yapanlardan.
Hatta…
Değişimle birlikte düşüncesini, tavırlarını, yaşam tarzlarını jet hızıyla değiştirip, değişen yönetimin anında bir parçası olanlardan söz ediyoruz…
Bu duruma en güzel izahı, yıllar önce getirmiş Ferruh Bozbeyli…
Yönetimin değişmesiyle birlikte aynı hızla değişenler için şunu söylemiş:
“Bir yanlışlıktan, bir haksızlıktan yararlananlar, haksızlığa karşı koymak gereği duymazlar. İşte demokrasiyi hiçe sayanların gücü buradan geliyor.
Bazı kimseler, haklıyla beraber olmaktansa, güçlüyle beraber olmayı daha avantajlı bulurlar. Haklıyla beraber olmak zordur. Emek ister, fedakârlık ister. çileli iştir vesselâm.


Oysa güçlünün hizmetine girmek rahatlıktır.
Güçlünün gölgesinde ona da bir şemsiyelik yer düşer. Kusuruna bakılmaz, eksiği görülmez. Sadakati her lekeyi örter.”


............................


 


 


 


 


 

Haberleri