BÜYÜKERŞEN; "HEPSİ DEMİRYOLU TÜNELİNİ UZATMAMAK İÇİN UYDURULAN BAHANE"

İstasyon Köprüsü'nün altı ile ilgili konumuz devam ediyor.
Bölgeyi kesen bir dehlizin bulunduğunu söyleyenleri destekleyen, başka görüşlere dün yer vermiştik.
Bugün Haller ve çevresini kapsayan alanın sularla çevrili bir alan olduğunu;
Sarısu'nun bir kolunun bu alanda bulunduğunu söyleyenler vardı.
Hatta bizi arayanlar arasında; "yeri kazdıkça, kayıklar, sandallar bulunur" diyenler bile vardı.
***
Bizim yaşımız itibariyle o günleri hatırlayamayacağımızdan, eskilerin dilinden anlattık her şeyi.
Dün de Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen aradı aynı konuyla ilgili...
Bölgeyi hatırlayanların hafızalarında yanlış görüntüler kaldığını iddia etti önce.
Ardından, 'Peki doğrusu nedir diye sorduk'
Cevap olarak;
Bir su kanalının Doktorlar Caddesi'nden kiremit fabrikalarına doğru aktığını kabul etti önce.
Ancak ardından detaylarını bir bir anlatmaya başladı.
O kanal bahsedilen gibi duvarları olan, tünele geçit vermeyecek bir kanal değilmiş meğerse...
***
Yılmaz Hoca anlatıyor;
"Şehir'de iki nedenden dolayı sel olurdu.
Sarısu'nun doğduğu İnönü'de yaşanan taşkın Eskişehir'e gelirdi.
İkincisi ise Porsuk baraj duvarı o zamanlar yüksek değildi.
Sel geldiğinde ise o kesimde suları taşıyan bir kanal vardı.
Hatta kiremit işçilerini, bu kanaldan fabrikalar bölgesine faytonlar taşırdı.
Atlar bellerine kadar suyun içine girerlerdi."
***
"İkincisi, altından su kanalının geçtiği yere Almanlar demiryolu yapar mı?
1890 yılında böylesine bir mühendislik hatası yapılabilir miydi?
Elbette yapılamazdı!
Almanlar da zemini düzgün olan bugünkü yere demiryolunu inşa ettiler.
O yüzden, demiryolunun altıyla ilgili ortaya atılan iddiaların aslı astarı yok!
Tüm bunlar, demiryolu projesini uzatmamak için uydurulan bahanelerden başka bir şey olamaz"
***
Yılmaz Büyükerşen'i dinlediniz.
Yıllar öncesi şehirde yaşanan manzaraları birde Yılmaz Hoca anlattı...
Yani, demiryolu tünelinin İstasyon köprüsünün altından geçtikten sonra, yoluna rahatlıkla devam edebileceğini söylüyor.
Daha önce anlatılanların kent hafızası ile uyuşmadığını iddia ediyor.
Bizim yazdıklarımızın kentin tarihi belgelerine yanlış geçmemesi içinde, düzeltilmesini istiyor.
Bizde Büyükerşen'in söylediklerini de aynen yayınlıyoruz.