Büyükerşen ile mücadeleyi "Görmezden gelerek" yapmaya kalkmak...

Eskişehir’e yeni atanan Vali için karşılama töreni düzenleniyor Vilayet önünde.Büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen karşılama törenine davet edilmiyor.Şehir protokolünün 3 ncü sırasındaki isim, yeni vali’nin...

Eskişehir'e yeni atanan Vali için karşılama töreni düzenleniyor Vilayet önünde.
Büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen karşılama törenine davet edilmiyor.
Şehir protokolünün 3 ncü sırasındaki isim, yeni vali'nin karşılanma protokolüne dahil edilmiyor anlayacağınız.
Yapılan bu hareketin yeni vali ile bir alakası olduğunu zannetmiyoruz.
Yani...
Yeni Vali'nin daha göreve başlamadan haber gönderip "Aman ha! Büyükerşen'i karşılamaya falan davet etmeyin" dediğini zannetmiyoruz.
Bunu yapan Vilayette durumdan kendince vazife çıkartan sivri zekalılardan başkası olamaz.
Ne derseniz deyin,nereden bakarsanız bakın yapılan bu hareket devlet geleneklerine uygun bir hareket değil.
Yaparsın daveti, gelirse gelir...
Gelmezse "Devletin valisi geliyor, o iki adım öteden karşılamaya gelmiyor" diye yaparsın yaygarayı...
Haklı da çıkarsın ha böyle yapmakla.
Fakat...
Sen davet etmezsen, o buna rağmen kalkıp karşılamaya gelirse, golü 90'dan filelere böyle gönderir.
Dahası...
Kasıtlı olarak davet etmemene rağmen gelip ilk golü attıktan sonra "Valilik özel kalem bana 'Gelmenize gerek yok' dedi. Olur mu öyle şey? Devletin valisini karşılamamak doğru mu?" diyerek, oracıkta ikinci golü de atar gider.
Hep söylüyoruz...
Büyükerşen ile mücadele edecekseniz, bunun çeşitli yolları var.
Görmezden gelmek bu yollardan birisi kesinlikle değil.
Fakat...
Büyükerşen ile mücadele etmeyi görmezden gelerek yapmaya çalışan bir anlayış var.
Bu anlayış her defasında gol yiyor.
İşin "Ayıp" kısmı da cabası...

***

Kılıçdaroğlu'nun yerinde olsaydım bu iftar yemeğinde olurdum...

Babalar günü akşamı Gaffar Okkan Caddesi trafiğe kapanıyor.
Yaklaşık 1,5 kilometre uzunluğunda masalar yerleştiriliyor cadde üzerine.
Kimine göre 13 kimine göre 15 bin kişi cadde üzerine dizilen masalara oturup, iftarı bekliyor.
İftarın okunmaya başlamasıyla birlikte, aralarında AKUT gibi gönüllü kuruluşların elemanlarının da bulunduğu 500 kişilik bir ekip, masalara oturan 10 binin üzerindeki insanlara hizmet ediyor.

Sonuç olarak...
Eskişehir'de bu güne kadar düzenlenen iftar yemeğinin en kalabalığını gerçekleştiriyor Tepebaşı belediyesi.
Hem de hiçbir sıkıntı yaşanmadan.
Hem de, bir tek kişi bile aç kalmaksızın yapılıyor bu etkinlik.
Öyle "benim" diyecek bir kurumun kolay kolay yapabileceği bir iş değil bu.
Düşünün bir kere.
Atatürk Stadyumunu tıka basa doldurmuş kadar sayılı insana, 2 saat içinde masalarını kurup, yemeklerini veriyor ve sonra da masaları kaldırarak yolu trafiğe açıyorsunuz.
Davet edildi mi bilemiyoruz elbette ama...
Ben CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yerinde olsam bu iftar yemeğine gelirdim.
Ben Kılıçdaroğlu'nun yerinde olsam, bu iftar yemeğinde Türkiye'ye "İşte Ramazan ayının paylaşımcı yüzü budur" mesajını Eskişehir'den verirdim.
Kılıçdaroğlu'nun yerinde olsam...
Bu iftar yemeğine katılıp "İşte bizim sosyal belediyecilik anlayışımızın en somut örneği bu gün Tepebaşı belediyesinin kurmuş olduğu bu gönül sofrasıdır" derdim...

***

Tarihte yapılan en güzel siyasetçi tarifi...

Osman Bölükbaşı Türk siyasi tarihinin yetiştirdiği en önemli siyasetçisidir.
Hitabet sanatında ki ustalığı, hazır cevaplığı ve esprili kişiliğiyle, en çok sevilen siyasetçiler arasında da yer almıştır.
Ömrü, iktidarlarla kavga ederek geçmiştir Osman Bölükbaşı'nın...
Siyaset yaparken söylediği sözler, siyasetin vazgeçilmez sözleri haline gelmiştir.
Mitinglerinde ki olağanüstü kalabalığa rağmen, bunların sandığa yansımayışı karşısında söylemiş olduğu "Bizde sap çok dane yok" sözü, hala anlatılır.
İsmet İnönü ile aynı uçakta yolculuk ederken, yine aynı uçakta bulunan oğlunun İnönü'den "Baba bana para ver Uçaktan aşağıya atacağım. Aşağıda bulan sevinsin" demesi üzerine çocuğa dönüp;
-"Sen şu babanı uçaktan aşağıya at da, herkes sevinsin. Ben sana istediğin kadar para veririm" esprisi hala kulaktan kulağa anlatılır.
İşte bu siyaset adamının siyaset ve siyasetçiyle ilgili söylemiş olduğu en önemli saptama kesinlikle şudur:
"Bir ahlak ve fazilet uğraşı olan Siyasette dürüstlük esastır"
Siyasette işinize geldiği gibi keyfi hareket edemezsiniz. Bunu meşru ve haklı gösteremezsiniz. Siyasetçinin hem nefsi temiz hem de siyasi çizgisi doğru olmalıdır. Zamana ve zemine, ortama ve şartlara göre yalpa yapmamalı, bunun için de gerekçe ve bahane arayışına girmemelidir."

Ne dersiniz?
Bu saptamaya uygun nitelikte siyaset ve siyasetçi günümüzde kaldı mı acaba?

***

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Kuyumcuya giren kadın ; 'Şu nikah yüzüğümü kesip bana bir çift küpe yapar mısınız...?' diye sormuş.
Kuyumcu yüzüğü eline alıp bakmış.
Yüzüğün üstünde 'Seni seviyorum' yazıyormuş.
Kuyumcu 'Hanımefendi neden bu yüzüğü kestirmek
... istiyorsunuz? Belli ki bir hatırası var' diye sormuş.
Kadın 'Bu benim nikah yüzüğüm. Kocamdan ayrıldım. Şimdi küpe istiyorum.
'Seni' kelimesi küpenin bir tanesinde 'seviyorum' kelimesi de diğerinde olsun.'
Kuyumcu yine sormuş 'Neden acaba?'
Kadının verdiği cevap :
'İleride böyle cümlelerin bir kulağımdan girip diğerinden çıkacağını göstermek için...!

Haberleri