Yılmaz Büyükerşen, Rektörlük yaptığı yıllarda dahi siyasi partilerden sürekli “Gel adayımız ol” teklifi alan bir isimdi.
99 Seçimleri öncesinde Bülent Ecevit teklif etmişti adaylığı…
Hem Bülent Ecevit’in yaptığı teklif, hem de Büyükerşen’in bu teklife “Olur” dediği bilinmesine rağmen Büyükerşen’in ağzından “Evet. Aday oluyorum” açıklaması çıkmamıştı.
öyle ki, herkes Yılmaz Büyükerşen’in Bülent Ecevit tarafından Milletvekili adayı gösterileceğini beklerken, Büyükerşen Ecevit tarafından ve sürpriz bir şekilde Büyükşehir Belediye Başkan adayı gösterildi.
Adayların açıklanacağı son ana kadar Büyükerşen çıkıp “Ben Milletvekilliğine değil, Büyükşehir’e aday gösteriliyorum” falan demedi.
Sonrasında yapılan 2004-2009 ve 2014 seçim öncelerini de çok iyi hatırlıyoruz…
Büyükerşen bu 3 seçimde de Büyükşehir belediye Başkan adayı oldu.
Ancak…
Her 3 seçimin öncesinde de son ana kadar, çıkıp “Yeniden adayım” falan kesinlikle demedi.
Kamuoyunun ısrarına rağmen, aday olup olmayacağı her sorulduğunda : “Bugünden bir şey söylemek zor. Daha çok zaman var ve çok şey değişebilir. Hele o süreç bir gelsin oturur düşünürüz. Zaten bu benim tek başıma vereceğim bir karar da değil. Bakalım parti isteyecek mi? Bakalım Eskişehir halkı isteyecek mi?” gibi muğlak söylemlerle konuyu sürekli geçiştirdi.
Yine her defasında:
Ağzından “Evet. Adayım” lafı ancak resmi adaylık açıklanmasına çok kısa bir süre kala çıktığı için Büyükerşen’in aday olup olmayacağı konusu da son ana kadar kamuoyunda tartışılan ve merak edilen bir durum yarattı.
Kısacası…
Büyükerşen, 1999 seçimlerinden bu güne kadar geçen sürede aday olduğu 4 seçim öncesinde de çıkıp ne “Adayım” dedi ne de “Aday değilim” dedi.
Aynı Büyükerşen, 2019 seçimlerine nereden baksanız 5-6 ay varken, katıldığı bir söyleşide sorulan soru üzerine “Partim aday gösterirse bu teklifi reddetmem” diye bir açıklama yapıyor…
Yani…
CHP’nin aday göstermesi halinde Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yeniden aday olacağını ilan ediyor…
Bu durum, yukarıda da anlattığımız üzere Büyükerşen’in alışılagelmiş tarzı ve tavrına bir hayli uzak…
Yani…
Seçime 6 ay kala adaylığını ilan etmesi onun benimsediği ve 4 seçim öncesi uyguladığı bir yöntem kesinlikle değil…
O halde Büyükerşen aday olup olmayacağı ile ilgili, geçmiş 4 seçimde de gösterdiği tavrı ve tarzını bu 2019 seçimlerinin öncesinde niçin değiştirip, seçime 6 ay kala aday olacağını ilan ediyor?
Zannedersem bundan sonra bu sorunun cevabı tartışılacak Eskişehir’de…
Bazıları “Kaybedeceği seçime girmez. O yüzden seçimi kazanacağına garanti gözüyle bakıyor. O yüzden bugünden adaylığını ilan ediyor” diye yorumlayacak bu durumu…
Bazıları da…
-“Belki de başka isimler heveslenmesin diye yapıyor” diyecek…
Hatta…
-“Bugünden açıklıyorsa bir bildiği mutlaka vardır” diye düşünüp, merak bile etmeyenler olacak…
Sonuç olarak…
Yukarıda da söylediğimiz gibi büyük bir çoğunluk “Büyükerşen bugüne kadar hiç yapmadığı bir şeyi, üstelik seçime 6 ay kala niçin yaptı da adaylığını ilan etti ?” sorusunun cevabını bulmaya uğraşacak…
.....
2 yarım, birleşmedikten
sonra tam bir elma etmiyor
“AK Partinin Eskişehir’deki en büyük sıkıntısı ve talihsizliği nedir?” benzeri sorularla karşılaşıyoruz zaman zaman…
Bu ve benzeri sorulara cevap olarak her defasında aynı yanıtı verip şöyle diyoruz:
“Partinin Eskişehir’de, özellikle son dönemde yaşadığı en büyük sıkıntı, 2 Milletvekilinin kamuoyuna da açıkça yansıdığı üzere, birbiriyle anlaşamaması, birbirlerine karşı güç gösterisinde bulunmasıdır”
Bu cevaptan hareketle sözünü ettiğimiz 2 Milletvekilinin kimler olduğunu hemen tahmin ettiniz sanırım…
Nabi Avcı ve Harun Karacan’dan bahsediyoruz…
Nabi Avcı, iki önemli bakanlığı üstlenmiş, binlerce kitap devirmiş; ismi, alanında parmakla sayılan uzmanların arasında olan, Naifliği, donanımı ve entelektüelliği ile ön plana çıkan bir isim…
Harun Karacan ise dur durak bilmeyen, şehri ilçe ve köylerine kadar yakından bilip tanıyan, hangi evde kimin oturduğuna kadar bilgi sahibi olup, aynı gün 4 ilçe ve 7 düğünde olmasına şaşırılmayan bir isim.
Kısacası…
Her ikisinin de çoğu siyasetçide olmayan özellikleri ve meziyetleri var…
Ancak…
Her ikisinin de bu meziyetlerinin yanı sıra bundan sonra isteseler de sahip olamayacakları önemli eksiklikleri mevcut…
Bu durumda…
Dışarıdan baktığınızda, her iki isimde olmayan eksikliğin, bir diğerinde mevcut olduğunu görmek, her iki ismin de meziyetlerinin, diğerinin eksiğini kapatacak düzeyde olduğunu anlamak hiç zor değil...
Kısacası…
Nabi Avcı bundan sonra Harun Karacan’ın sahip olduğu özelliklere sahip olamayacağına, Harun Karacan’ın da bundan böyle Nabi Avcı’nın taşıdığı özelikleri edinemeyeceği düşünüldüğünde, bu ismin birbirleriyle anlaşamıyor olması, AK Parti için en büyük sıkıntıdır bana göre…
Yine bana göre…
Ortadan ayrılmış bir Elma söz konusudur ki, sözünü ettiğimiz bu Elma da, Eskişehir’deki AK Parti’nin bizzat kendisidir.
AK Parti’de meziyetler eksiklikleri kapatmadığı müddetçe, 2 yarım Elma’nın tam bir Elma’ya dönüşmesini beklemek hayalden ibarettir.
.....
Demokrasi mi?
Demokrasinin en basit şekilde tanıtımı yapılırken iki önemli unsur vurgulanır…
Birincisi: Düşünce ve ifade özgürlüğüdür…
Düşünce ve bu düşünceleri rahatlıkla ifade etme özgürlüğünüz varsa, demokrasinin işlediği bir ortamda yaşıyorsunuz demektir.
Diğeri ise…
örgütlenme özgürlüğüdür…
Başkalarının özgürlüğünü kısıtlamayacak ve yasalara aykırılık teşkil etmeyecek şekilde örgütlenebiliyorsanız, yine demokrasinin işlediği bir ortamda bulunuyorsunuz demektir.
Demokrasinin olmazsa olmaz iki tanımına bakın…
Düşünebiliyor musunuz?, düşündüğünüzü ifade edebiliyor musunuz? Ve örgütlenebiliyor musunuz?
Eğer bunlar varsa, demokrasi vardır…
Yoksa…
Yoktur…