Büyükerşen şimdi çıkıp "Ben demedim mi size?" dese haksız mı?

Türk Dünyası Kültür Başkenti yönetimi oluştuğunda Büyükerşen de yönetimde yer almıştı.Vali’nin Başkanlığında ki yönetim kurulunda başkan yardımcısı olmuştu.Şehir açısından olumlu bir görev kabulüydü bu.Eskişehir’in...

Türk Dünyası Kültür Başkenti yönetimi oluştuğunda Büyükerşen de yönetimde yer almıştı.
Vali'nin Başkanlığında ki yönetim kurulunda başkan yardımcısı olmuştu.
Şehir açısından olumlu bir görev kabulüydü bu.
Eskişehir'in en önemli kurumları belki de ilk kez, bir çatı altında ve Eskişehir için gayret gösterecekti.
Üstelik Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilecek olan böylesi bir etkinliğe, sahip olduğu deneyimler nedeniyle Büyükerşen'in de şüphesiz önemli katkıları olacaktı.
Tabii bu durum uzun sürmedi.
Büyükerşen'in Türk Dünyası Kültür Başkenti projesinin yönetim kurulunda ki görevi, daha ilk toplantılarda sona erdi.
BİZ DE ÇOK KIZMIŞTIK BÜYÜKERŞEN'E
Yine hatırlayacaksınız...
Ticaret Odası salonunda yapılan Ajans yönetim kurulu toplantısına bir çuval dokümanla gelmişti Büyükerşen.
Toplantı başlar başlamaz da bu dokümanları bir bir çıkartıp, masanın üzerine atmış ve;
-"Bu iş bu kafayla yapılamaz. Paralar hiçbir işe yaramayan baskılı malzemelere ve tabak çanağa gidiyor." Demişti.
Büyükerşen'in bu hareketi:
Tıpkı, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Başbakan Ecevit'in önüne Anayasa kitabı fırlatması gibi bir hava estirmiş yine, tıpkı o olay sonrası ülkede yaşanan kriz gibi Eskişehir'de de bir kriz yaşanmasına neden olmuştu.
Sonrasında ise...
Toplantı salonunu terk eden Büyükerşen, Türk dünyası Kültür Başkenti Ajans yönetiminden istifa etmişti.
O dönem kızmıştık Büyükerşen'in yaptığı bu harekete.
Zira...
Başladığı işi bitirmesi gerektiğine inanıyorduk.
Dahası...
Eskişehir'de ilk kez, kurumların birlikte bir işi omuzlama durumunun ortadan kalkmış olmasına üzülüyor, hayal kırıklığı yaşıyorduk.
VALİ MERKEZE ALINDI PROJE ADETA RAFA KALKTI.
Büyükerşen'in yönetimden ayrılması, Türk Dünyası Kültür Başkenti Projesinin başlamasını engellemedi tabii.
Ancak...
Vali Koçdemir'in dışında, bu projeyi içinde yaşayan ve yaşatan olmadığı için son derece cılız kaldı.
Projenin en önemli ayağı olan Açılış töreni bile, hem havanın azizliği, hem de siyasi bir hava yaratılması nedeniyle beklentileri karşılayamadı.
Açılış töreni sonrasında yaşanan sessizlik ve projeye katkı vermesi gerekenlerin ilgisizliği, Türk Dünyası Kültür Başkentliliğini iyiden iyiye unutturdu.
Bir de bunlara, yukarıda söylediğimiz gibi bu projeyi içinde yaşayan ve yaşatan tek kişi olan Vali'nin merkeze alınması eklenince, siyasetçilerin "Eskişehir'i zıplatacak" dediği proje adeta rafa kalktı.
BÜYÜKERŞEN HAKSIZ MI ŞİMDİ?
Tüm bunlardan sonra gelinen noktada Türk Dünyası Kültür Başkenti projesi "fiyasko" olma durumuyla karşı karşıya gelmiş vaziyettedir.
Eskişehir'e yeni atanan Vali'nin "Eskişehir'de Heyecan yok" sözleri ise, mevcut projeye yaklaşımın ne kadar yanlış olduğunu ortaya koymaktadır.
Zira...
Başbakan'ın bile bizzat katılmasına rağmen kazandıramadığı heyecanı, yeni Vali'nin nasıl vereceği doğrusu merak da uyandırmaktadır.
Netice olarak...
Türk Dünyası Kültür Başkenti projesinin bu gün için hayal kırıklığı yaratmasının nedeni, heyecandan çok, miting alanlarında yaratılan büyük beklentilerdir.
Alışılagelmiş etkinlikler ile, yapılacak birkaç kalıcı eserden oluşan bir projenin, birileri tarafından "Eskişehir'i uçuracak" ve kendilerine de seçim kazandıracak bir proje olarak sunulması yanlışlığından başka bir şey değildir.
Dahası...
Bu proje, yapılacak olan etkinliklerden çok, milyonlarca liralık bütçesinden kimin ne kadar para tırtıklayacağı bir proje olarak görülmeye başlanmıştır.
Sonuç olarak gelinen noktada Büyükerşen bu gün çıkıp da;
-"Bu işin böyle yürümeyeceğini ben söylememiş miydim? İşte dediğim çıktı. Bunu kendileri de kabul etmiş olmalılar ki, Projenin başında ki Vali_i sırf Türk Dünyası Kültür Başkenti Projesi nedeniyle Eskişehir'den alıp merkeze çektiler. Kendi başarısızlıklarını, bürokrattan çıkarttılar" dese haksız mı?
Yukarıda da söylediğimiz gibi...
Büyükerşen'in Türk dünyası Kültür Başkenti Yönetim kurulundan ayrılmasına kızmıştık.
Ama bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda, bu yaptığında pek de haksız sayılmazmış hani...
......


İletişimci Avcı ile kuramadığımız iletişim...
Nabi Avcı Eskişehir'den aday gösterildiğinde birçok özelliği sıralanmıştı.
Gerçekten de, sıralanan özelliklere sahip olduğunu gördük tanıyınca.
Ama bizim için en önemli özelliği "İletişimci" olmasıydı.
-"Çoğu Milletvekili ile kuramadığımız iletişimi kendisiyle kurabiliriz" diye düşündük ne yalan söyleyelim.
Ama olmadı...
İletişimci milletvekili ile iletişimi tam anlamıyla kuramadık.
Belki işlerinin yoğunluğundandı bu durum.
Belki de, birilerinin söylediği gibi "Eskişehir'i taşra, Eskişehir'de ki meseleleri de basit gördüğünden" di bu iletişimsizliğin nedeni.
Sonuçta...
İletişimimiz olmadı Nabi Avcı ile.
Milli Eğitim Bakanı olunca, zaten sağlıklı olmayan iletişimimiz ister istemez iyice ortadan kalktı.
Netice olarak...
İletişimci vekilimizde iletişimi biz kuramadık ama, umarız bizim kuramadığımız iletişim kendisinin Eskişehir'deki partilileri ile kurulmuştur.
Umarız...
O iletişimde bir sıkıntı yoktur...
......


Yanar yanar, içinde yanacak bir şey olmasa da yanar...
Tesadüf müdür yoksa bir yöntem mi anlayamadık.
Anıtlar Kurulu tarafından yıkılmasına izin verilmeyen boş binalarda yangınlar çıkıyor.
Aslına bakacak olursanız...
Adı üzerinde "Boş bina" ama yine çıkıyor bu yangın illeti.
İçeride yanacak bir şey var mı? Yok.
Duvarlar falan da yanmayacağına göre.
Çıkıyor işte bu yangınlar.
Yakında Atatürk Stadyumu da yanarsa hiç şaşırmayın.
Şimdi diyeceksiniz ki "Stadyumda yanacak ne var?"
İyi de...
Boş binalarda yanacak ne vardı ki?
Yandı gitti işte.
Bir yangında daha yerle bir olur.
Böylece isteyenlerin istediği olur.
Bu kez yanacak hiçbir şey kalmadı falan diye düşünmeyin.
Yangın bu, yanacak hiçbir şey olmasa bile, çıktı mı çıkıyor...
......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bir adam öbür dünyaya gitmiş. Temiz ve günahsız bir adam. Hemen cennete almışlar. Burası da mazbut, sakin bir yer. Bir iki hafta sonra adam sıkılmış. Meleğe gidip sormuş:
— Cehennemide ziyaret edebilir miyim?
Melek:
-Tabi... Sana hemen bir gidiş-geliş izni hazırlayalım demiş. Adam cehenneme gitmiş. Kapıdan girer girmez ağzı açık kalmış. Adamın biri rahatça uzanmış. Buz gibi birasını içiyor. Karşısında televizyon. Kucağında da bir kadın. Adam cennete döndüğünde Meleğin karşısına çıkmış:
-Anlayamadım, Hani cehennemdekiler azap çekiyorlardı?
Melek yanıtlamış...
-Bak her şey görüldüğü gibi değildir. İşin aslını öğrenmelisin:
Adamın içtiği bira alkolsüz, seyrettiği televizyon Suudi Arabistan, kucağındaki de karısı...

Haberleri