CHP asıl şimdi kaybetti...

Kamu’da çalışan bir dostumuzla konuşuyoruz… -“Ben ve eşim çalışıyoruz. Gelirimiz orta seviyenin üzerinde. Kendimize ait bir evimiz ve arabamız var. Belli oranda bir birikimimiz de var.2 çocuğumuz da mesleklerini eline aldı...

Kamu’da çalışan bir dostumuzla konuşuyoruz…
-“Ben ve eşim çalışıyoruz. Gelirimiz orta seviyenin üzerinde. Kendimize ait bir evimiz ve arabamız var. Belli oranda bir birikimimiz de var.2 çocuğumuz da mesleklerini eline aldı ve para kazanıyor. Tatile gidebiliyoruz. Yurt dışına çıkabiliyoruz. ülkede herkesin en az bizim hayat standardında yaşamasını istiyoruz. Huzurun toplum zenginliğiyle oluşabileceğinin farkındayız. Fakat ülkede gelir adaletsizliği var. Milyonlarca insan bizim yaşadığımız hayatı maalesef yaşayamıyor. İşte bu gelir adaletsizliğinin ortadan kalkması için gittiğimiz sandık başında CHP’yi tercih ettik. Ama gelin görün ki CHP iktidar olmak istemiyor. Partinin başında bulunan insanlar, bizim bu endişelerimiz üzerinden kendileri için bir düzen oluşturmuş. Amaçları kesinlikle iktidar değil. Kazara iktidara gelseler, belki de kabul etmeyecekler. Partinin üzerinde çöreklenmiş küçük ama mutlu bir grup var. Başarısızlık zerre kadar umurlarında değil. Bundan böyle sandığın başında hiç kims bize o partideki küçük azınlığın mutlu olabilmesi adına oy verdiremez. 24 Haziran seçimleri verdiğim son oydu”
Şehir merkezinde ticaretle uğraşan bir dostumuzla konuşuyoruz…
-“Ben dede’den tüccarım. Dedem kendi elleriyle kurmuş bu ticarethaneyi. Babam daha da ilerletmiş. Şimdi üçüncü kuşak olarak ben geçtim başına. Bu işyeri ailemizin 3 kuşağını da besledi. Yıllar itibarıyla çok kazanç sahibi olduk. Şu anda işyerimi kapatsam, mal varlığım torunlarıma bile yeter. Şu anda dükkanı kapatıp, kiraya versem, sülalemin ihtiyacını, alacağım kira parasıyla karşılarım. Aile olarak hep aynı partiye oy veriyoruz. Yani CHP’ye. Bu seçimde de aynı tercihi yaptık. Ancak, bu seçimler sonrasında yaşananlar beni gerçekten soğuttu. Parası olanın para kazanacağı bir sistem aslında benim gibilerin destekleyeceği bir sistemdir değil mi? Ama biz şahsi değil, topyekûn zengin olalım düşüncesiyle bu partiye oy veriyorduk. Son yaşanan olaylar bize gösterdi ki, benim bu halimle yaşadığım endişeleri CHP’yi yönetenler yaşamıyor. Bu seçimler benim, CHP ile ilgili bazı gerçekleri daha iyi görmemi sağladı. Bir daha oy atmaya gitmeyi düşünmüyorum. Süreç içinde kararım değişirse, oy atacağım parti kesinlikle CHP olmayacak.”
Akademisyen bir dostumuzla konuşuyoruz:
-“öyle bir CHP yönetimi var ki, adeta hakkında söylenen her şeyi doğru çıkartırcasına davranış içindeler. Az olsun ama bizim olsun diyorlar yıllardır. Kendisine güvenen ve oy veren benim gibi insanların her defasında güvendireni boşa çıkartıyorlar. Hiçbir seçimde iktidar olma azmini göstermiyorlar. Seçimler sadece içlerindeki hangi tuzu kurunun milletvekili ya da belediye başkanı olacağından ibaret. Bu sondu artık. Her seçim sonrası aynı psikolojiyi yaşamak istemiyorum. Bugüne kadar “lanet olsun” diyerek oy verdiğim oldu. Ama bundan sonra olmayacak”
Toplumun 3 farklı kesiminden 3 kişinin bizzat anlattıklarını yazdık.
Her üçü de CHP’ye oy vermiş.
Her üçü de CHP’nin yönetimi ve yönetim şeklinden şikâyetçi.
Asıl önemlisi…
Her üçü de bir daha sandık başına gitmeyi, giderse de CHP’ye oy vermeyi düşünmüyor.
Her başarısızlık karşısında alınan tavır’a tam anlamıyla illet olmuş…
Bunları dinledikten sonra, CHP ile ilgili ortaya çıkan bu yöndeki görüşün, seçimde alınan başarısız sonuçtan daha da ciddi olduğunu hissettik.
Evet… CHP seçimleri kaybetti…
Bu çok da önemli değil.
Asıl önemli olan, CHP bugüne dek “lanet olsun” demesine rağmen gidip yine partiye ve partinin adayına oy veren önemli bir kesimi kaybetmeye başladı…


.....


Sahte AK Partililer…


AK Partili olduğu tescillenmiş bir kişi, AK Parti ile ilgili bir eleştiriyi asla yapamaz…
Bunu yapmaya en çok hakkı olanlar bile yapamaz bu eleştriyi…
Zira…
Böyle bir durumda bu kişi,  AK Partili olup olmadığı bile şüpheli olan bir grubun linç girimi ile karşı karşıya kalır.
Muhtemelen de linç edilir.
Hatta…
-“Bir AK partili isim çıkıp partiyi eleştirse de, şöyle bir üzerine hücum etsek” diye düşünen, bunun fırsatını kollayan, bu sayede “Helal olsun partiyi nasıl savunuyor” dedirtmeyi amaçlayıp, bu durumdan faydalanmak isteyen insanlar vardır parti çevresinde…
İşte bu yüzden sesini dahi çıkartamaz hiçbiri…
Bir anda “Vatan haini”, “Terörist”, “Fetöcü” ilan edilmeme adına yutkunur da, gördüğü yanlışı kesinlikle söyleyemez.
Kral adına kralcılık misyonunu üstlenenlerin gazabı korkutur hepsini…
Aslanın her an kediye boğdurulacağı bir durum yaşanır parti çevresinde…
Kuruculuğunu yapmış, çeşitli görevlerde bulunmuş, para ve zaman harcayıp, fedakârlıklarda bulunmuş koskoca partililer bile, “öl de ölelim” rolü kesip,  tek derdi geçici işçilik olan ve partiliymiş gibi davrananların korkusuna, doğru bildiğini asla söyleyemez.
O yüzden sadece duymak istenenler söylenir parti çevresinde…
Bol bol yapılan abartılı pohpohlamalar da bu yüzdendir…
Tavanda olmayan şımarıklığın tabanda olmasının da nedeni budur.
Abartılı öfke, eğrelti duran kibir ve lider adına savrulan tehditlerin sahipleri de işte bu türden insanlardır.
Aslına bakacak olursanız…
Gerçek AK partilileri AK parti’den soğutan da bunlardır.
Partiye genç oylarının gelmemesinin nedeni de bu insanlardır.
Hatta hatta…
Kaybedilen yüzde 7-8 oyun müsebbibi de sözünü ettiklerimizdir…
AK Parti, artık mide bulandırıcı hale gelmeye başlayan bu duruma bir son vermenin yolunu muhakkak açmalıdır.
Bunun yolu, partideki eleştirisizliği ortadan kaldırmaktır…
Aksi takdirde, gerçek AK Partililer partilerinden hızla uzaklaşacak, parti de sahte AK Partililere kalacaktır.

Bizden söylemesi…


.....


 


Bir sokak önü, bir sokak arkası…


Sümer Mahallesi…
önde Kar Sokak, arkada ise Evliyagil Sokak.
Arada hiçbir şey yok…
Kar sokak 2-3 kez düzenlenmiş süreç içinde.
Hiçbir eksiği kalmamış.
Ağaçlar bile düzenli budanmış, kaldırımda bir taş eksilsin, ertesi gün yerine konulmuş.
Evliyagil Sokak ise, yani tam arkasındaki sokakta ise durum bambaşka.
Kaldırımda, yolda, ağaçlarda eksik dolu.
Logar kapakları yol hizasının üzerinde.
Telefon edip sormuşlar “öndeki sokağı yapıyorsunuz, bizim sokağı niçin yapmıyorsunuz” diye.
Belediyelerden biri “bizim alanımıza girmiyor” demiş.
Diğerini aramışlar “dilekçe vermeniz lazım” denilmiş…
Aynı mahalle 2 sokak.
Hem de önlü arkası…
Birinde hizmet tam teşekküllü, diğeri hizmete muhtaç…
“bu kadar da olmaz” diyor arayanlar…
Anlattıkları gibiyse gerçekten bu kadar da olmaz…

Haberleri