CHP KURULTAYI!

CHP’nin, 26-27 Şubat tarihlerinde, gerçekleştirilecek 16. Olağanüstü Kurultayı’nın gündemi beli oldu. Atatürk Spor Salonu’nda, saat 10.00’da başlayacak kurultayda, tüzük komisyonunun oluşturulacak, tüzüğün değiştirilmesi...

CHP'nin, 26-27 Şubat tarihlerinde, gerçekleştirilecek 16. Olağanüstü Kurultayı'nın gündemi beli oldu. Atatürk Spor Salonu'nda, saat 10.00'da başlayacak kurultayda, tüzük komisyonunun oluşturulacak, tüzüğün değiştirilmesi konusunda, Tüzük Komisyonunca hazırlanan raporun görüşülmesi ve onaylanması yapılacak. Tüzük değişikliği, nasıl olacak kurultay sonrası belli olacaktır. Ancak tüzük değişliği ile CHP' de, sular durultacak mı önümüzdeki günlerde görülecektir.
CHP' de, sık kurultaylar, parti içi muhalefet ve kısır çekişmeler, " Az olsun bizim olsun" felsefesi, CHP' ye büyük zarar verdi.. CHP, halk nazarında, ciddi güven kaybetti. Bu tür gelişmeler, bugünde, Genel Başkan Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU 'na, da, hem parti içinde, hem de kamuoyunda güven kaybettiriyor.
Elbette bunun nedenleri var. Parti içindeki muhalefet, ''Kemal KILIÇDAROĞLU 'nun demokrat, solcu ve sosyal demokrat olmadığı düşüncesindedir. Partide, CHP' nin, ilkelerinde ayrıldığı düşüncesi hakimdir. Nitekim CHP Milletvekili İsa Gök". Ben, KILIÇDAROĞLU 'na karşıyım. Ama bunun KILIÇDAROĞLU ' nun, farklı kimliğiyle alakası yok. Neden alakası yok. Çünkü KILIÇDAROĞLU, Genel Başkanlığa çıkarken yanındaki tek milletvekili bendim. Yaklaşık bir yıldır, niye ayrıyız? Çünkü parti, AKP'lileştirildi, çünkü parti sağa kaydı." demiştir.
CHP, artık gerçekleri görmelidir. Kurultaylar, parti içi kutuplaşmalar, ne CHP' ye, ne de ülkeye yarar getirdi. Özellikle de CHP merkezinde ve taşradaki kısır çekişmeler, yıllarca partiye hakim olan Politbüro, CHP' nin iktidar olmasının önünde, engel teşkil etti.
CHP, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihine dayanan kökleriyle, çok önemli bir siyasi partidir. Her dönemde, iktidar alternatifi oldu. Ancak, CHP, yıllarca halktan kopmuş, muhalefet etme niteliğini ve yeteneğini yitirmiş, bir kısım partilinin, egemenliği ve denetimi altında oldu. Partide, yeni yüzler engellendi. Lider olacak insanlar, ya pasifize edildi, ya da partiden uzaklaştırıldı.
CHP, Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde, bir döneme başladı. 12 Haziran 2011 seçiminde CHP, 11.1 milyon oy alarak, % 25.94 oranına ulaşmış ve 135 milletvekili çıkardı. Milletvekili sayısını arttıran, tek parti oldu. Hatta 2007 seçimine, göre oylarını % 5 dolayında arttırdı ve 23 milletvekili daha fazla kazandı. Ancak partide, kutulaşma ve kısır çekişmelerin önü alınamadı.
CHP, il ve ilçe örgütleri, halk kitleleri ile diyalog kuramadı. Oysa siyasette, demokrasi, yerelden başlar. Yerel siyaset, aslında demokrasinin, en ileri aşamasıdır. Yerelde siyaset halkla bütünleşmektir. Yerelde siyaset, demokrasiyi halkla birlikte geliştirir ve bilinçlendirir. İktidar olmanı yolu da yerelden geçer. Çünkü halka rağmen, iktidar olmak mümkün değildir. CHP, yıllarca bu gerçeği göz ardı etti.
CHP, 26 Şubat 2012 tarihinde yapacağı kurultayda, tüzüğünde, ne gibi değişiklik yapacak bilinmez ama iktidar olmak istiyorsa mutlaka parti içi demokrasiyi gerçekleştirmek zorundadır. Çünkü CHP ve diğer siyasi partilerin, kendi iç bünyesinde, parti içi demokrasi olmaması, sürekli sıkıntı yarattı. Oysa siyasi partiler, demokrasiyle beraber vardır. Demokrasinin de ürünüdürler, demokrasinin olmadığı yerde, çoğulcu siyasi parti sisteminden, siyasi parti rekabetinden, bahsetmek mümkün değildir.
Ayrıca CHP ye, " PARTİ İÇİ DEMOKRASİ" hakim olsa idi. Ne genel merkez, ne de taşra teşkilatlarında, sıkıntı yaşacaktı. Halk ve parti teşkilatı, özellikle de adaylar, çıkan tabloya razı olacak, CHP teşkilatında, huzursuzluklar da yaşanmayacaktı.
Aslında Atatürk, parlamento seçimleri ile ilgili olarak çok iyi yöntem belirlemişti. Ancak CHP, bu yöntemi, dikkate almadı. Atatürk' göre, egemenlik kayıtsız şartsız milletin elindedir. Bu nedenle parlamento üyeleri de, millete karşı sorumludur. Bu sebepten dolayı da, " PARLAMENTO ÜYELERİNİ HALK DOĞRUDAN DOĞRUYA VE HİÇBİR ARACI OLMADAN KENDİSİ SEÇECEKTİR." Üyelerin seçiminde aracılığı, ne yürütme kurumu olan hükümet, ne de "PARTİLER" yapabilir. Çünkü halk değer verdiği ve kendisinden hizmet beklediği kişi/kişileri, bizzat kendisi seçecektir.
Yine Atatürk' e göre, " Halkı, hükümetin veya partilerin dayattığı kişi/kişileri, seçmek zorunda ve durumunda bırakmak, tamamen antidemokratiktir." Bu durum Kemalizm ilkelerine de aykırıdır. CHP, büyümek, iktidar olmak ve bugün bünyelerindeki sıkıntıları aşmak istiyorsa, mutlaka parti içi demokrasiyi, hayata geçirmek zorundadır.
CHP; 26-27 Şubat 2012' de, gerçekleşecek olan Kurultay'da, Atatürk'ün, bu ilkeleri doğrultusunda, parti içi demokrasiye yer vermelidir. Yani, aslına dönmelidir. Aksi halde, parti içinde, kutuplaşma ve kısır çekişmeler, devam eder, iktidar olma şansını da sürekli kaybeder.

Haberleri