CHP'de kongreler hesap günüdür ama...

 -CHP, Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde, "Halk Fırkası" adı ile 9 Eylül 1923 de yani bundan 94 yıl önce kurulmuştur.-Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin devamıdır. -Sonra "Cumhuriyet Halk Fırkası",...

 


-CHP, Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde, "Halk Fırkası" adı ile 9 Eylül 1923 de yani bundan 94 yıl önce kurulmuştur.


-Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin devamıdır.

-Sonra "Cumhuriyet Halk Fırkası", 1935 yılında da "Cumhuriyet Halk Partisi" ismini almıştır.
-Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik ilkeleridir.
-Ambleminde bulunan 6 Ok bunu temsil eder.
-CHP Sola açılmış, kendisini Ortanın Solu olarak konumlandırmış bir partidir.
-öncelikleri ise: insan, Demokrasi, İnsan hakları, Hoşgörü, Katılımcılık, Onurlu çalışma hakkı, Dengeli kalkınma, Herkese Eğitim, Herkese Sağlık, çağdaş kültür’dür.
-Yoksullukla mücadele, Cinsiyet eşitliği, yenilikçilik ve çevre duyarlılığı vazgeçilmezidir.
-Sosyal Demokrasi’nin evrensel ilkelerini benimsemiştir.
-Sosyal Demokrasi ise: kapitalizmin neden olduğu eşitsizlik ve adaletsizlikleri demokratik sistem içinde kabul edilebilir düzeye indirmeyi amaçlayan siyasi bir ideolojidir.
-Toplumsal ve siyasal yaşamda erdemli olmak, erdemliliği savunmak, korumak ve gerçekleştirmek Cumhuriyet Halk Partili olmanın ön koşuludur.
-CHP olmak demek herkesin zor dediğine kolay demektir.
- Herkesin imkansız dediğini “mümkündür, olabilir” demektir.
-CHP demek “devlet kurmak” demektir.
-CHP birlik iradesi, kardeşlik andıdır. Kimseyi ayırmadan kucaklamak, ayırmadan sevmektir.
-CHP demek, özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir demektir.
-CHP demek kısaca Mustafa Kemal Atatürk demektir.
Sonuç olarak:
Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir anlamda Anayasası olan tüzüğünde de açıkça belirtildiği gibi:
CHP sosyal demokrasi ilkelerine sonuna kadar bağlı olan demokratik sol bir partidir.
Bunun diğer bir anlamı, CHP’nin faşist düşünceyi reddeden bir parti olmasıdır.
Parti içinde yaşanan faşizan ve antidemokratik her uygulama, bu partiye zarar verir.
Tıpkı, burada tekrarlamakta bir yarar görmediğimiz ama Eskişehir’de yaşanan ve şahit olduğumuz örnekleri gibi.


9 Eylül gününe denk gelen bu yazıyı bu gün, yani CHP’nin ilk olarak “Halk Fırkası” adı ile kurulduğu günün yıldönümünde yazmamızın gayesi, CHP’lilere CHP’liklerini hatırlatmak içindir.
CHP’nin içinde bulunduğu kongreler sürecinin, bu hatırlatmalar çerçevesinde geçmesini sağlamasına katkı anlamındadır.
Umarız CHP’nin Eskişehir’deki bu süreci, yukarıda sıralamış olduğumuz CHP tanımlarına ve tüzükte açıkça belirtilen koşullara uygun olarak yapılır.


.....


Hay sizin mesajınız batsın…


 


Perşembe gecesinden başlayarak, Cuma sabahın köründe devam eden ancak öğle saatlerinde son bulan bir mesaj saçmalığı var.


Her hafta aralıksız devam eden bir süreç bu sözünü ettiğimiz…


Otomatiğe bağlanmış Cuma kutlamaları.


Gelen mesajın içeriği kelime kelime aynı cümlelerden oluşuyor.


Belli ki ilk günden bu yana aynı mesaj atılıyor.


Hiç mi hiç samimi bulmuyorum her hafta atılan bu mesajları.


Aksine…


Mesajı gönderenlerle ilgili olumsuz düşüncelere kapılıyorum.


öyle ya:


Telefon rehberinde var olan tanıdıklarını arayıp, “Hayırlı Cumalar” dileyip kapatma samimiyetini göstermek yerine, telefon rehberinde bir şekilde kayıtlı olan ve yüzünü dahi görmediğin, yaşayıp yaşamadığından bile emin olmadığın insanlara toplu mesaj göndermenin son derece yapmacık olduğunu düşünüyorum.


Kaldı ki…


Her hafta Cuma günü mesaj aldıklarım arasında 6 gün meyhaneden çıkmayanları gördüğümde, yapılan samimiyetsizliğin daha da büyük olduğunu anlıyorum.


Sonuç olarak:


Haftanın her günü aynı mesajı atanlara “ne olur vazgeçin şu işten kardeşim!” demek isterim.


çok samimiyseniz bu konuda, arayın eşinizi dostunuzu, hem hatır sorun, hem de Cumalarını kutlayın.


Kaç dakikanızı alacak ki?


......


Her yer Başkan kaynıyor…


 


Yaşanmış bir hikayedir.
Adıyaman Vali Yardımcısı otobüsle Ankara'ya gidiyormuş. Vali yardımcısının en büyük özelliği; çok su içmesiymiş. Otobüs Adıyaman'dan hareket edeli on dakika kadar olmuş veya olmamış, otobüsün muavinine işaret ederek bir su vermesini istemiş. Muavin de suyu getirmiş. Aradan geçen bir on dakika sonra yine işaret yine su, bir on dakika sonra yine aynı. Derken otobüs Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesine gelmiş. Aradaki 60 km lik yolda vali yardımcısı 5-6 defa su istemiş. Gölbaşı'ndaki yarım saatlik moladan sonra hareket edilmiş ve on dakika sonra Balkar beldesi civarına geldiklerinde Vali yardımcısı yine işaret ederek:

- Bir su verir misiniz? demiş.
Adıyaman'dan bu yana su vermekten bıkmış olan muavin:
- Bu ne babam? Kelle mi yedin? Adıyaman'dan çıktık çıkalı, su...su... su... Yok bitti, arabada su kalmadı! Deyince Vali yardımcısı:

- Terbiyesiz herif! Sen nasıl konuşuyorsun? Ben Vali Muaviniyim, demiş adama.

Bizim otobüs muavini gayet rahat bir şekilde cevap vermiş:

- Olsun, ben de muavinim!
Vali Muavininin, Otobüs muavinini bulabileceği tek yer otobüs ama, Başkan başkanı her yerde buluyor maşallah.
Bir toplulukta oturuyorsunuz örneğin, oturduğunuz kişilerin yarısı Başkan.
Kapıdan giren biri "Başkanım" diye seslendiğinde, en az 5-6 kişi "Efendim" diye cevap veriyor.
Parti başkanı, Belediye Başkanı,Oda Başkanı, Dernek başkanı,. Kooperatif başkanı, STK başkanı, Apartman başkanı vs.
Nereden baksanız, kişi başına 4 başkan düşüyor ülkede.
İşin ilginç tarafı…
Bu kadar başkana rağmen hiç de iyi yönetilmiyor olmamız galiba.


 


 

Haberleri