Demokrat Parti, Adalet Partisi ve devamında Doğru Yol Partisi misyonundan gelenler yıllarca genel başkanlarını savunmak zorunda kaldı.
Aydın Menderes'i, Süleyman Demirel'i, Hüsamettin Cindoruk'u, Tansu Çiller'i.
Hatta.
Mehmet Ağar'ı bile.
En savunulmayacak dönemlerde ve anlarda bile canhıraş savundular.
"Önemli olan misyon" dediler yıllarca.
Milliyetçiler, Alpaslan Türkeş'e tapıyor laf söyletmiyordu.
Vefatından sonra da laf söyletmediler.
Sonrasında partinin başına gelen Devlet Bahçeli'yi de savundular sonuna kadar.
Bahçeli'nin en kötü günlerinde bile kendisine karşı muhalefet çok cılız kaldı.
En muhalif olanlar bile eleştirirken belli bir seviyenin altına hiç inmedi.
Milli görüş geleneği de Erbakan'ı hep savundu.
Parti içinde ulu orta eleştiri yapılmazdı kendisine.
Partiden ayrılıp AK Partiyi kuranlar bile önlerinden geçmez, her ortamda Erbakan'ı savunmayı sürdürdü.
Keza...
AK Partide kurucu genel başkan Recep Tayyip Erdoğan hep savunuldu partilileri tarafından.
Hala hiçbir partili laf söylemek şöyle dursun, yanlışını dahi savunmak için çaba harcayan bir partili profili var AK Partide.
Erdoğan'ın bırakın kendisini, yerine koyduğu Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Binali Yıldırım da hep savunuldu ve savunuluyor.
Gelelim CHP'ye...
Yukarıda saydığımız örneklerin tarihsel süreç içinde adeta tam tersi yaşandı CHP'de.
Partili hiç bir zaman genel başkanlarını her koşulda ve tam anlamıyla savunmadı.
İsmet İnönü ile başlayıp, Bülent Ecevit ve Deniz Baykal ile devam eden, arada her ne kadar ismi SODEP ve SHP olsa da, Necdet Calp,Aydın Güven Gürkan, Murat Karayalçın, Erdal İnönü, Altan Öymen'in ve en son Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlığını yaptığı CHP de bu saydığımız genel başkanlar kendi partilileri tarafından hiç ama savunulmadı.
CHP'de genel başkanlık yapanlar, partilileri tarafından bırakın savunulmayı, ilginçtir ilk önce eleştirilen ve yargılayan isimler oldu.
Kısacası...
DP-AP-DYP misyonundan gelenlerle, Milliyetçiler, Milli Görüşçüler ve AKP'lilerin siyasal ömrü genel başkanlarını savunmakla geçerken, CHP'lilerin ömrü genel başkanlarını eleştirmek ve suçlamakla geçti.
Bu yazdıklarımızdan "CHP'liler genel başkanlarına diğerleri gibi biat etmeli" anlamı çıkmasın ama bu yazdıklarımızdan sonra "CHP'de genel başkan sorunundan çok partililer sorunu var" gibi bir sonuç da çıkmıyor değil hani!
Öyle ya!
Diğer partilerin nerdeyse tümünde partililerin ömrü genel başkanlarını savunmakla geçerken, CHP'de ise gelmiş geçmiş tüm genel başkanların ömrü, kendi partilileri tarafından eleştirilmekle geçtiyse, sorunun sadece genel başkanlarda olması pek de mantıklı gelmiyor.
.....
AK Parti devletle bütünleşiyor mu?
AK Parti 17-25 Aralık sürecine kadar, hatta sonrasında da 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu geceye kadar hep parti ağzı kullanıyordu.
"Bizlerr" diye başlayan, "Onlarrr" diye üzerine basa basa söylenen bir ağızdı bu.
Ayrımcılığın, ötekileşmenin, toplum içinde bölünmenin yaşanabileceği bir ağızdı kullanılan.
17-25 Aralık süreci sonrasında biraz, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında da tamamen Devlet ağzı ile konuşmaya başladı AK parti.
Bu durum, özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yapılan açıklamalarda kullanılan üslupla da kendini gösterdi.
Daha önce, devletin içinde ama devlet ile kavgalı bir görüntüden bir anda, yani 5 Temmuz darbe girişimi sonrasında sanki parti ile devlet bütünleşmesinin sağlanması adına bir yola girildi.
Bu durumu, tıpkı 1930'larda CHP'nin üstlenmiş olduğu misyon gibi değerlendirenler var.
Ancak...
CHP'nin o yıllarda üstlendiği misyonun Aydınlanmacı bir misyon olduğunu söyleyip, "AK partinin bu aşamada üstleneceği misyonun ne olacağı merak konusu" diye düşünenler de mevcut...
.....
Bak! işte buna
çok güldüm...
Sosyal medya üzerinde ördüğüm bir paylaşım beni adeta kahkaha ile güldürdü.
Fetö"cü olduğu aşikar bir akademisyen Twitter aracılığıyla şu paylaşımda bulunmuş:
-"Mahşer günü geldiğinde yüce yaradanın sorgusuz sualsiz cennete alacağı tek cemaat, Gülen cemaatidir"
Bu paylaşımın altına ise şu yazılmış:
-"Ulen Ahiret sorularını da mı çaldınız P.......ler"
Ciddi ciddi kahkaha ile güldürdü bu paylaşım bizi...
.....
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Temel, Dursun'a yatılı ziyarete gitmiş. Yemişler, içmişler sıra yatmaya gelmiş.
Dursun: "Bak Temel, yatak odandan tuvalete gitmek için bizim odadan geçmen gerekecek. Bu olmasın istiyorsan şimdiden tuvalete git de gece gelmesin." Temel: "Tuvaletim yok. Merak etme, gelse de tutarım zaten." demiş.
Ardından yatmışlar ama gece yarısı Temel fena halde sıkışmış. Yatak odasından geçmek de istemiyor. Bakmış pencerede bir saksı. İçinde çiçek var.
Çiçeği toprağıyla birlikte çıkarıp hacetini gidermiş, toprağı tekrar yerine koyup uyumuş ve ertesi sabah da çekip gitmiş. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Dursun Temel"i aramış telefonla:
"Temel, nereye sıçtın çabuk söyle, 4 ev değiştirdik, hala kokuyor"
CHP'de sorun genel başkanlarda mı yoksa partililerde mi?
Demokrat Parti, Adalet Partisi ve devamında Doğru Yol Partisi misyonundan gelenler yıllarca genel başkanlarını savunmak zorunda kaldı.Aydın Menderes’i, Süleyman Demirel’i, Hüsamettin Cindoruk’u, Tansu Çiller’i.Hatta.Mehmet...