ÇİLER'İ ARATIYORLAR

Bir okuyucumuzu, " Sayın Erdoğan ve Sayın Kılıçdaroğlu’ nun, PKK ile ilgili gelişmelerle ilgili tavırlarına, baktıkça, Sayın Prof. Dr. Çiler’ in, ne kadar cesaretli ve isabetli bir politika izlediğini daha iyi anlıyoruz."...


Bir okuyucumuzu, " Sayın Erdoğan ve Sayın Kılıçdaroğlu' nun, PKK ile ilgili gelişmelerle ilgili tavırlarına, baktıkça, Sayın Prof. Dr. Çiler' in, ne kadar cesaretli ve isabetli bir politika izlediğini daha iyi anlıyoruz." sözleri, dikkatimizi çekti.
Elbette her insan gibi, Prof. Dr Tansu Çiler' in de hataları oldu. Ancak başbakanlığı dönemindeki, özellikle de PKK ve milli davalardaki tutumu, hala partili ve partisiz, herkes tarafından, örnek olarak gösteriliyor."
1992 yılında, Devlet Güneydoğu'da otorite kaybediyordu. Bu gidişi durdurmak ve çözümde bulunmak zorunda idi. Ve aranan çözüm, nihayet 1993 yılında bulundu." PKK ya karşı, onun taktikleriyle savaşıldı, PKK ya destek olanlara, terörist muamelesi yapıldı. Terörle mücadele Özel Harekât Timleri ile gerçekleştirildi. Ancak Özel Harekât Timleri başarılı oldukça, aleyhindeki senaryolar, hız kazandı.
Ayrıca iktidarda kaldığı süre içinde, terör ve milli davlarda, Sayın Prof. Dr. Çiler, Cesur ve kararlı bir strateji izledi. Kardak krizinde, " O BAYRAK! YA İNECEK, YA İNECEK" " diyerek, milli konularda, ne kadar duyarlı olduğunu gösterdi.
Terörle mücadelede, herkese görev düşmektedir. Ayrıca terör, güvenlik güçlerine bırakılmayacak kadar da önemlidir. Ne var ki pek çok kesim, özellikle de politikacılar, Sayın Tansu Çiler hariç, bugüne kadar üzerlerine düşen görevleri gerektiği şekilde yapmadıkları gibi, üstelik bazı sözleri ile de terör odaklarında, cesaret verdiler.
Nitekim Recep Tayyip Erdoğan, " Kürt sorunu vardır. Kürt sorunu benim de sorunum " demiştir. Karayalçın ise, " Kürt sorununun Anayasa'ya yurttaşlık haklarına dayalı olarak çözmek istiyoruz" diyerek bugünkü olaylara katkıda bulunmuştur. "Kürt realitesi vardır" diyen Süleyman Demirel veya " Avrupa'nın yolu Diyarbakır'dan geçer" cümlesini kullanan, Mesut Yılmaz, Teröristi düz ovaya indirerek siyaset yaptırmak isteyen Ağar, PKK'nın silah bırakmasını alkışlayan, ANAP Lideri Mumcu, bu sözleri ile PKK ve yandaşlarına cesaret verdiler. Olayların bu boyutlara taşınmasına da neden oldular
Öte yandan DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar' ın, "Terörü bırakın, gelin siyaset yapın" mantığındaki, "Düz ovada siyaset" çağrısı, DTP' lilerin Meclis'e girmesine rağmen PKK terörünün sürmesiyle anlamsızlaştı.
Ayrıca Amerika'nın, ortaya attığı ve bir yıl boyunca Türkiye'nin elini kolunu bağlayan Terörle Mücadele Koordinatörlüğü de, Irak ve ABD tarafının oyalamaları yüzünden işe yaramadı. Siyasi otorite tarafından ortaya atılan "KÜRT AÇILIMI" veya "DEMOKRATK AÇILIM" vaatleri ise PKK ve yandaşlarına cesaret verdi. Habur' da yaşanalar ise teröre, daha da ivme kazandırdı.
Aslında 1984 yılından, bugüne kadar, terörü önlemek için atılması gereken pek çok adım vardı. Ancak siyasi çıkar, bu adımların önünde en büyük engel teşkil etti. Bölgedeki feodal yapıya göz yumuldu. Bölge halkını kazanmak için, sosyal, ekonomik ve psikolojik önlemlerin planlanıp, gerçekleştirilmesini gerekirdi; ancak yapılmadı. Ayrıca Askeri önlemleri geliştiren ve tüm ekonomik, sosyal ve psikolojik önlemlerin, uyumlu bir şekilde planlanıp uygulanmasını sağlayan, bir büyük strateji bir türlü gerçekleştirilemedi.
Terörle mücadeleyi, güvenlik güçleri başarıyla yürütmesine karşın, hükümet politikalarında yer alan ve bölgesel halkı kazanmada, daha önemli olan "SOSYAL", "EKONOMİK" ve "PSİKOLOJİK", önlemler yeterince geliştirilip uygulanmadı. Veya askeri önlemlerle birlikte, yeterince eşgüdüm gerçekleştirilemedi.
Yıllardır da terörle mücadelenin, yalnız askerin işi olmadığı yazılıp, söyleniyor ama hiçbir yetkili, özellikle de siyasi irade, bu önerileri yeterince dikkate almadı. Ayrıca geçmişte, PKK terörüne karşı yok denecek kadar şehit veren, Özel Harekât Timi dağıtıldığı gibi, bugün mevcut olan Özel Timin ve güvenlik güçlerinin de yetkileri kısıldı. Özel Harekât Timine, önyargılı yaklaşıldı ve yargısız infaz yapıldı.
PKK, Batı ülkelerinden ciddi destek görüyor. Bu güçler tarafından da taşeron olarak kullanılıyor. Türkiye' nin, teröre verdiği para ile 10 GAP biterdi. Sırf terör olayı sebebiyle Türkiye'nin kaybı, asgari 300 milyar dolardır. Oysa GAP projesinin maliyeti 32 milyar dolardır. Türkiye 10 tane GAP projesini şimdiye kadar çoktan bitirmiş olurdu. 4 milyon insan iş bulabilirdi. Güneydoğu, bölgesi en zengin bölgeleri arasındaki yerini alırdır.
Teröristlerle kahramanca çarpışıp yaralanan gazimizi, tarifeli otobüsle memleketine gönderen, şehit tabutunu kamyonet kasasında taşıyan devletimiz, Paris'te öldürülen PKK'lılar için, uçak tahsis etti. Son yıllarda ise siyasi irade, PKK ile devlet yetkililerinin görüşmesini sağlayarak, PKK'yı, meşrulaştırıldı. Hatta muhatap aldı. İşi daha da zorlaştırıldı. Çünkü 2002 yılında, Abdullah Öcalan' a,"SAYIN" demek suçtu. Bugün ise Abdullah Öcalan etnik kahraman ve görüşmelerin odak noktasıdır.

Haberleri