ÇOCUK VE ŞİDDET

Bir okuyucumuz, " okullarda şiddet, her geçen gün artıyor. Çocuğumu okulla kokarak gönderiyorum. Köşenizde, bu hususa yer verirseniz memnun olurum" diyerek istekte bulundu. Elbette veli, kaygısında haklıdır. Çünkü toplumda şiddeti...

Bir okuyucumuz, " okullarda şiddet, her geçen gün artıyor. Çocuğumu okulla kokarak gönderiyorum. Köşenizde, bu hususa yer verirseniz memnun olurum" diyerek istekte bulundu. Elbette veli, kaygısında haklıdır. Çünkü toplumda şiddeti körükleyen, tablo değişmedikçe, şiddet artarak devam edecektir.
Nitekim son günlerde, siyasi parti genel başkanlar arasında, söz düellosu, kamuoyunu rahatsız edecek boyuta ulaştı. Meydanlarda ve TV programlarına katılan konuşmacılar, lehte ve aleyhte çok şey söylüyorlar. Meclisteki kavgalar ise ortadadır Ayrıca siyasiler, konuşmaları fikir ve düşünceleri, hatta tavır ve davranışları ile çocuklarımıza kötü örnek oluyorlar. Bunların bir" EĞİTİM" olduğunun da farkında değiller. Çünkü eğitimi toplum yapar.
Türkiye'de, şiddete eğilimli çocukların, yaşı giderek düşüyor. Çocuklar artık sadece kendilerine değil, ailelerine ve yaşıtlarına da, şiddet içeren davranışlar sergiliyor. Bu yıllardır toplumda tartışa konusudur. Büyük suçlu olarak da, şiddet öğelerini arttıran televizyon programları ve çizgi filmler gösteriliyor.
Çocukların, saldırgan tutumlarında anne babalar, özellikle de toplumun büyük rolü var. Her gün öfke patlamalarının yaşandığı bir evde veya kavgaların hüküm sürdüğü toplumda, yaşayan çocuğun, sakin bir mizaca sahip olması beklenemez. Yurt dışında verilen örneklerin yanında, ülkemizdeki şiddet vakaları biraz daha hafif kalıyor. Ancak yine de çocuklarda şiddet, pek çok anne-babayı ve uzmanı düşündürüyor.
Son yıllarda ise okullardaki şiddet olaylarında, çıta her geçen gün daha da yükseliyor. Bu durum, son aylarda kaygı verici boyutlara ulaştı. Geçmiş yıllarda, MEB Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürü Ruhi Kılıç, okullarda, son 8 ayda meydana gelen 2 bin 990 şiddet olayına, 7 bin 193 öğrencinin karıştığı bildirildi. Bu olayların başında, yumruk, tekme, tokat gibi fiziksel zarar verme geldi.
Danışma Hizmetleri Genel Müdürü Ruhi Kılıç'ın verdiği bilgiye göre, Okullarda 2 bin 990 şiddet olayı meydana geldi. Bu olayların başında yüzde 33,9 ile yumruk, tekme, tokat gibi fiziksel zarar verme yer aldı. Okullarda en fazla görülen ikinci şiddet türünü, yüzde 19,5 ile zorbalık, tehdit, sataşma oluşturdu. Bunu yüzde 12,1 ile dedikodu, "lakap takma" izledi.
Bu dönem içinde okula, silah, kesici-delici alet getirme oranı yüzde 7,6 oldu. Okullarda eşya ve mala zarar verme yüzde 9, çalma gasp yüzde 6,7, madde kullanımı yüzde 4,5, cinsel taciz yüzde 3, ateşli, kesici, delici silahla yaralama yüzde 2,1, çete oluşturma ve katılma yüzde 1, ölümlü olay yüzde 0,4 oranında görüldü.
Olaylara karışan öğrenci sayısı 7 bin 193 rakamına ulaşırken, şiddet olayları, 8 aylık bu dönemde yüzde 15,5 ile en fazla ortaöğretim kurumlarında meydana geldi. Eğitim kademelerine göre şiddet olaylarının dağılımı ise genel liselerde yüzde 10,8, meslek liselerinde yüzde 4,7, ilköğretim okullarında ise yüzde 2 olarak gerçekleşti
En fazla şiddet olayları ise ortaöğretimde görülmektedir.
Aslında bu yadırganacak bir durun değildir. Çünkü ondört yaş, Avrupa ve Türkiye'de en çok suç işlenen yaştır. Ayrıca bu yaşlar, çocukların ergenlik çağıdır. Bu hızlı gelişmenin yaratığı dengesizlik, bilgi, eğitim ve tecrübe eksikliği, gencin sosyal normlara uyum göstermesini zorlaştırmaktadır.
Ergenlik çağında çocuklarımız, suça yönelme, aileye ve otoriteye karşı koyma eğilimindedir. Çocukların, suça ve şiddete yönelmelerinde, pek çok etken vardır. Bu etkenler kaldırılmadığı sürece de, okullarda şiddet devam edecektir.
Çocuklar kendi ayakları üzerinde duruncaya kadar, cesaretlendirilmek, korunmak ve destek almak için, ebeveynlerine ve aile üyelerine muhtaçtırlar. Çocuklarınızın, her zaman nerede olduğunu, arkadaşlarının kimler olduğunu bilmekte ısrarlı olunmalıdır. Çocuklar, anne ve baba tarafından gözetemeyecekse, bir başka yetişkinin gözetiminin altında olunmalıdır. Çok kısa bir süre için bile olsa, çocuklar evde yalnız bırakılmamalıdır
İlköğretim yaşındaki ve daha ileri yaşta olan çocuklar, bir yetişkinin gözetiminde yapılan, okul-dışı spor faaliyetlerine, eğitim programlarına ya da düzenli ve yapılandırılmış eğlencelere, katılmalarını teşvik edilmelidir. Çünkü sosyal etkinlikler katılan çocuklar, genellikle şiddet ortamından uzak kalırlar, en azından buna fırsat bulamazlar.
Atalarımız, çocuklar için," MELEK" gibi derdi. Bugün ise çocuklarımızın bazıları, bu tanımdan çok uzaktır. Ancak çocuklardaki tüm olumsuzluklar doğuştan değil, sonradan kazanılan davranışlardır. Sorumlu olan ve sorgulanması gereken ise çocuklar değil, aile, okul ve toplum olmalıdır.

Haberleri