Çöküş böyle başladı işte!

  Son derece güçlü bir liderdi aslında.Umut vaat ediyor, seviliyor, kurtarıcı olarak görülüyordu.Partiye son derece hakimdi.Partisi zaten güçlü, dirayetli, umudu taze tutan bir siyasi parti olmasıyla halkın beklentilerine talep...

 


 


Son derece güçlü bir liderdi aslında.


Umut vaat ediyor, seviliyor, kurtarıcı olarak görülüyordu.


Partiye son derece hakimdi.


Partisi zaten güçlü, dirayetli, umudu taze tutan bir siyasi parti olmasıyla halkın beklentilerine talep olarak doğmuştu…


Esnaftan turizmciye, sanayiciden devlet memuruna kadar herkes için 'yeni bir dönemin' başlangıcıydı aslında…


Türkiye, çok partili demokrasiye geçtiği günden bu yana birçok başbakan ve hükûmet gördü. Ancak değişim ve reform denince akla ilk gelen isimdi…


İhracat, ithalat, tarım, sağlık, eğitim ve dış politika gibi önemli alanlarda yapılan hamlelerle memleketin makûs talihi değişiyor, on yılda bir ensesinde askerî bir rejimi görmeye alışık olan halk devrim gibi yeniliklerle tanışıyordu…


Ortaya koyduğu bu vizyonla sadece Türkiye'nin değil, dünya ülkelerinin de dikkatini çekti. Ancak bu durum uzun sürmedi…


Cumhurbaşkanı seçilmesiyle partisi oy kaybetme sürecine girdi…


Tek adam olmuş ve bu durum onu partisinden de çevresinden de koparttı.


öyle güçlü bir konuma gelmişti ki parti yöneticileri, danışmanlar, idareciler eleştiri yapmaktan korkar oldu.


Patide bir zamanlar doğru kararlar alınmasına önemli katkısı olan istişare toplantılarında gerçeklerin ortaya konması yerine yalnızca onun duymak istediği şeyler konuşulmaya başlandı.


Milletin birliğinin simgesi olan cumhurbaşkanlığı konumuyla asla örtüşmeyen polemiklere girdi. 


Söylediği ve iddia ettiği demokrasi ve özgürlükler konusunda tutarlı adımlar atamadı…


Parti, toplumun beklentilerine cevap veremez hale geldi…


Yeni bir Türkiye'nin oluştuğunu okuyamadı…


Değişimi bir parti kültürüne dönüştüremedi…


Yargı rayından çıktı. Mahkeme kararlarında ve içtihatlarda TCK’ da bulunmayan suç tipleri yaratıldı.


Aile fertlerinin partide ve devlette görev alması toplum tarafından hoş karşılanmadı.


Toplumda gelir düzeyi azalırken, iktidar çevresinde yaşanan zenginlik ve şatafat büyük bir tezat oluşturmaya başladı.


Devlet ihaleleri ile kendi zengin tayfayı yarattı.


Sürekli muhalefet üzerinden siyaset yaptı.


Son dönem dili iyiden iyiye kırıcı olmaya başladı.


Kendisini ve partisini yıllarca destekleyen seçmen yavaş yüz çevirmeye, alternatif aramaya başladı.


Tüm bunların sonunda partide büyük ve hızlı bir çöküş başladı.


xxx


Turgut özal ve Anavatan Partisi’nden bahsediyoruz…


Daha doğrusu Turgut özal ile birlikte Anavatan Partisinin çöküş hikayesi başlangıcından.


Siz, bu yazıyı okuduğunuzda, başka bir isim ve başka bir partiden bahsettiğimizi zannetmediniz umarım?


....


üzerimize yok…


 


İngiltere’nin Londra kentinde, ulaşımda kullanılan otobüs ve metro bilet fiyatlarına 10 Peni zam yapılmış.
Hiç hoşuna gitmemiş halkın bu zam.
Ne de olsa demokrasiyi içine sindirmiş bir ülke.
öyle sokağa çıkıp, sağı solu kırıp dökmek yerine, daha demokratik bir yöntem kullanmışlar zammı protesto için.
Gerek sivil toplum örgütleri, gerekse sosyal medya aracılığıyla bir anda örgütlenmişler.
çoğu insan, otobüs ve metro kullanmamaya karar vermiş bir anda.
Sabah işe gidenler, eğer gidecekleri işyeri yürünecek mesafedeyse, evden bir saat erken çıkıp yürüyerek gitmiş işlerine.
Dönüşte de, bir saat geç varmışlar evlerine.
İşyeri uzak olanlar da, aynı yöne giden komşularla anlaşıp, 3-4 kişi tek bir araç kullanmaya başlamış.
bu arada, bisikletle işe gidip gelenlerin sayısında da bir hayli artış olmuş.
Yönetim bakmış olacak gibi değil.
Zira…
Otobüs ve metro yolcu sayısı yarı yarıya azalmış bu protesto yüzünden.
Her ikisi de zarar etmeye başlamış ulaşım araçlarının.
çareyi, yapılan 10 Peni’lik zammı geri almakta bulmuş yönetim.
Fakat…
Buna rağmen halk otobüs ve metroya binmemeyi sürdürmüş.
Yeni sürece hem alışmışlar, hem de yapılan zamma çok sinirlenmişler bir kere.
Hoşlarına da gitmeye başlamış bu durum.
Yönetim yine bakmış olmuyor, bu kez otobüs ve metro bilet fiyatlarını 10 peni daha düşürme kararı almış.
Sizin anlayacağınız…
Ulaşım fiyatlarına yapılan zam, bir anda ulaşım fiyatlarına yapılan indirime dönüvermiş.
Tabi ki halkın protestosu sayesinde.
HHH

Halkın büyük bir bölümünün yoksul olduğu Brezilya’da ulaşım ücretlerine 10 sent zam yapılmış.
Halk resmen sokağa dökülmüş.
Bir anda sokaklara 100 Bin kişi çıkmış.
Polisle çatışan protestocular, sağı solu kırıp dökmeye başlamışlar.
bu arada, hem protesto eden vatandaşlardan, hem de güvenlik güçlerinden ciddi yaralananlar olmuş.
Yönetim bakmış olmuyor, çareyi yapılan 10 sent’lik ulaşım zammını geri almakta bulmuş.
Zam geri alınır alınmaz gösteriler son bulmuş ve eski huzur yeniden şehre gelmiş.



xxx



Biri demokrasinin beşiği olan ve zengin bir ülke…


Diğeri ise demokrasinin tam anlamıyla yerleşmediği fakir bir ülke…


Verilen tepki aynı.


Gelelim bize.


özellikle seçimden sonra genel ve yerel zamlar birbiri ardına gelmeye başladı.


Ne İngiltere’de olduğu gibi olgunca bir tepki var, n de Brezilya’da olduğu gibi vahşi sayılabilecek bir tepki.


Herhalde en medenisinden en ilkeline kadar, gelen zamlara tepkisiz kalan tek ülkeyiz galiba…


 .....


 


Aç ve yoksul olmak için bile kredi çekmek gerekiyor iyi mi?


 


Dört kişilik bir ailesiniz.


Yani karı-koca ve 2 çocuğunuz var.


Bu dört kişinin yaşadığı eve 2 Bin 124 lira girmiyorsa, bu ailenin dört ferdi de bildiğiniz aç…


Zira…


Türk-İş’in her yıl yapmış olduğu araştırmaya göre açlık sınırını bu rakam oluşturuyor.


Asgari ücretle çalışanların tamamı ile, işçi ve esnaf emeklilerinin büyük bir bölümü bu rakamın altında maaş alıyor.


öte yandan…


Yine dört kişinin yaşadığı bir ailenin yaşadığı eve en az 6.919 lira girmiyorsa, bu aile bildiğiniz yoksul…


Zira…


Türk-İş’in yapmış olduğu araştırmaya göre yoksulluk sınırını bu rakam oluşturuyor…


Kısacası…


ülkede açlık ve yoksulluk sınırının altında geliri olan milyonlarca kişi ve aile bulunuyor…


İşin tirajı komik tarafı, sözünü ettiğimiz bu insanlar açlık ve yoksulluk sınırını yakalamak için bildiğiniz bankadan kredi çekmek zorunda.


çünkü…


Var olan gelirleri açlık ve yoksulluk sınırına bile ulaşmıyor…


.....


Biraz da gülmek lazım…


 


Fadime kumar oynuyormuş. Temel de arada sırada gidip soruyormuş:
- Nasıl gidiyor kanaryam?
- Kaybediyorum.
Bir müddet sonra yine:
- Nasıl gidiyor güvercinim?
- Kaybediyorum
Bu konuşma bülbülüm, serçem diye devam edince Cemal sormuş,
- Neden karına hep kuş isimleriyle hitap ediyorsun?
Temel:
- Bu kadar kişinin içinde kuş beyinli diyemem ya! diye fısıldamış


 


 


 


 


 


 

Haberleri