Covid-19 salgınına ilişkin vaka sayıları geçtiğimiz gün tekrar yükselişe geçti. Beklenmeyen bir gelişme olduğunu söyleyemem. Aynen özgürlük ve demokrasi kavramlarının yanlış anlaşıldığı gibi salgınla ilgili sınırlı serbestleşme çabası da adeta kayıtsızlık, özensizlik ve kurallara boş vermişlik gibi algılanıyor. Bu nedenle daha önce yazdıklarımdan bazılarının tekrarını yararlı görüyorum.
Sınırlı serbestleşmenin yaşandığı şu günlerde maske kullanımı, sosyal mesafeye özen gösterme ve dışarı çıkışla ilgili zaman kısıtlamalarına uymadaki dikkatsizlik kolaylıkla gözleniyor. Bireysel özgürlük (!) adına kurallara aldırmamak bir sosyal kültür meselesi… Eğer böyle bir kentlilik kültürü gelişmemişse, geriye tek önlem olarak sıkı denetim ve ceza uygulamaları kalıyor.
Öyle bir kültürel anlayış var ki; örneğin kişinin canı sigara içmek istediğinde maskeyi indirmek, sanki hastalık hiç var olmamış gibi adeta bir hak haline dönüşüyor. Bir başkasına “Neden maskeni takmıyorsun?” dendiğinde “Maske ile rahat nefes alamıyorum” gibi anlamsız bir cevapla karşılaşıyorsun – sanki entübe olması gerektiğinde daha rahat nefes alabilecek gibi… Hele bir de “Maskeni taksana” denince “Bana bir şey olmaz” diyebilen sosyal sorumsuzlar var ki, insanın güzel sözü bırakıp başka bir şey yapası geliyor. En sık gözlenen ciddiyetsizler arasında ise maskeyi kuralına göre takmayarak güzelliğini veya yakışıklılığını teşhir etmeyi (!) tercih eden genç bireyleri görüyoruz. Özetle; kişinin kendine biçtiği hak-hukuk sistemi giderek daha fazla oranda sosyal sorumluluğun önüne geçmeye başladı. Bu, tehlikeli bir gelişme…
Peş peşe gelen virüs mutasyonları, salgınla ilgili riskleri ve yaygınlığı artırıyor. Hastalanan kişilerle ilgili olarak küresel düzeyde yapılan araştırmalar bu enfeksiyonu geçirip iyileşmiş veya aşı sürecini tamamlamış olanlara da virüsün tekrar bulaşmasının mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Sonuçta; iyileşmiş veya –aşının belli oranda koruyucu kalkanına rağmen– aşı olmuş kişilerin de maske, mesafe ve hijyen kuralına uymaya devam etmeleri gerektiği gerçeği ortaya çıkıyor.
Virüslerin mutasyona uğraması, örnek sayı ve zaman olarak sıklığı değişebilse de tıbbi uzmanlık alanında bilinen bir durum… Covid-19 virüsünün hızlı yayılmasının nedeni olarak virüs yüzeyindeki başak proteinde küçük bir değişikliğin oluşması belirtiliyor. Virüs kişiler arasında bulaşırken kopyalama hatalarına bağlı olarak mutasyona uğruyor ve orijinal virüse oranla daha fazla çoğalma, gelişme ve insanın bağışıklık sistemini yanıltma özelliği kazanıyor.
Bir bulaşıcı hastalıkla baş etmenin birinci kuralı, öncelikle bulaşmayı önlemekten geçiyor. Bilindiği gibi; bu virüs, bir başka kişiden damlacıklar yoluyla bulaşıyor ve bu şekilde yoluna devam ediyor. Bu nedenle maske, mesafe ve hijyen üçlüsü virüsle mücadelenin vazgeçilmez bileşenlerini oluşturuyor. Bu kurala uyulmadığı sürece aşı veya ilaç tedavisi ile bu salgından kurtulmak mümkün olmayacak.
Korunmanın yanında hasta olmamak için sağlıklı bir yaşam sürdürmeye özen göstermek birincil derecede önemli… Özellikle sigara içmenin hem kişinin kendisine hem de çevresine zararları bir tartışma konusu olmayacak şekilde biliniyor. Sigara içerken maskeyi çıkarmak kişiyi riske açık hale getirirken, –dumanın kendisi virüsü doğrudan taşımasa da– sigara dumanı ile verilen nefes virüslü damlacıkları taşımak ve yaymak için hızlı bir aktarma aracı olabiliyor. Dolayısıyla virüsün bu denli büyük bir tehlikeye dönüştüğü zaman diliminde başka insanların yaşadığı açık ve kapalı alanlarda sigara içmek, bir kişisel tercih olmaktan çıkıp bir sosyal sorumsuzluk haline dönüşüyor.
Salgından ekonomik olarak en fazla görenler arasında küçük ticaret mensupları ile esnaflar geliyor. Bu nedenle salgın önleme kurallarına en fazla dikkat etmesi ve denetimci olması gerekenler arasında bu kesimler geliyor. Bunun tam anlamıyla gerçekleştiğini söylemek zor… İşyerinde maske-mesafe konusuna dikkat etmeyen ve işyeri önünde maskesiz sigara içme alışkanlığından vazgeçmemekte ısrar eden bu kesimlerin bazı mensuplarının özensizliğini belirtmek zorundayız. Bu konuda meslek kuruluşlarının daha fazla uyarıcı olmasını beklerdim.
Bu arada kamu kesiminin aşı ve ilaç tedariki ile uyarılar konusundaki faaliyetlerini takdir etmekle birlikte eksikliklerini de söylemeliyiz. Hastalığın azalma dönemine girdiği ve çeşitli nedenlerle serbestleşmenin başladığı bu dönemde kamunun aldığı önlemler ve denetim çok daha sıkı olmalı. Salgının tekrar yükselme işaretleri vermeye başladığı şu günlerde kamunun denetim konusunda daha sıkı önlemler alması gerektiği kanaatindeyim.
Hastalığın verdiği rahatsızlıktan en çok şikâyet edenlerin en ciddi biçimde sağlık kurallarına uyanlar olması gerekir. Covid-19 salgını gibi toplumsal bir afet söz konusu olduğunda sınırlı serbestleşme asla sınırsız gevşeme anlamına gelemez.