Covid-19 Neden Yayılıyor?

 Covid-19’un hızlı yükselişi ile –uzmanlık sınırlarını ihlal etmeden– araştırdıklarımı ve gözlemlerimi paylaşmak istiyorum. Peş peşe gelen virüs mutasyonları, salgınla ilgili riskleri ve yaygınlığı artırıyor....

 


Covid-19’un hızlı yükselişi ile –uzmanlık sınırlarını ihlal etmeden– araştırdıklarımı ve gözlemlerimi paylaşmak istiyorum. Peş peşe gelen virüs mutasyonları, salgınla ilgili riskleri ve yaygınlığı artırıyor. Hastalanan kişilerle ilgili olarak küresel düzeyde yapılan araştırmalar bu enfeksiyonu geçirip iyileşmiş veya aşı sürecini tamamlamış olanlara da virüsün tekrar bulaşmasının mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Sonuçta; iyileşmiş veya –aşının belli oranda koruyucu kalkanına rağmen– aşı olmuş kişilerin de maske, mesafe ve hijyen kuralına uymaya devam etmeleri gerektiği gerçeği ortaya çıkıyor.


Virüslerin mutasyona uğraması, örnek sayı ve zaman olarak sıklığı değişebilse de tıbbi uzmanlık alanında bilinen bir durum… Covid-19 virüsünün hızlı yayılmasının nedeni olarak virüs yüzeyindeki başak proteinde küçük bir değişikliğin oluşması belirtiliyor. Virüs kişiler arasında bulaşırken kopyalama hatalarına bağlı olarak mutasyona uğruyor ve orijinal virüse oranla daha fazla çoğalma, gelişme ve insanın bağışıklık sistemini yanıltma özelliği kazanıyor.


Bir bulaşıcı hastalıkla baş etmenin birinci kuralı, öncelikle bulaşmayı önlemekten geçiyor. Bilindiği gibi; bu virüs, bir başka kişiden damlacıklar yoluyla bulaşıyor ve bu şekilde yoluna devam ediyor. Bu nedenle maske, mesafe ve hijyen üçlüsü virüsle mücadelenin vazgeçilmez bileşenlerini oluşturuyor. Bu kurala uyulmadığı sürece aşı veya ilaç tedavisi ile bu salgından kurtulmak mümkün olmayacak.


Korunmanın yanında hasta olmamak için sağlıklı bir yaşam sürdürmeye özen göstermek birincil derecede önemli… Özellikle sigara içmenin hem kişinin kendisine hem de çevresine zararları bir tartışma konusu olmayacak şekilde biliniyor. Sigara içerken maskeyi çıkarmak kişiyi riske açık hale getirirken, sigara dumanı virüslü damlacıkları taşımak ve yaymak için hızlı bir aktarma aracı oluyor. Dolayısıyla virüsün bu denli büyük bir tehlikeye dönüştüğü zaman diliminde başka insanların yaşadığı açık ve kapalı alanlarda sigara içmek, bir kişisel tercih olmaktan çıkıp bir sosyal sorumsuzluk haline dönüşüyor.


Hastalık bireysel özelliklere ve virüsün türüne bağlı olarak belirtili veya belirtisiz olabiliyor. Bazı kişiler virüsle ilgili semptomlar hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıkları için kendi durumlarına ilişkin yanlış değerlendirmeler yapabiliyorlar. Son yapılmış araştırmalardan biri, hastalık semptomları konusunda ipuçları veriyor. Virüsün insanlara bulaşması durumunda gözlenen semptomlar ortalama olarak yüzde 53 bitkinlik, yüzde 44 nefes darlığı, yüzde 19 koku ve tat değişimi, yüzde 18 kas ve eklem ağrısı, yüzde 16 zafiyet, yüzde 16 öksürük, yüzde 10 baş ağrısı, yüzde 10 göğüs ağrısı, yüzde 10 saç kaybı, yüzde 9 zihinsel fonksiyon kaybı, yüzde 8 burun tıkanması, yüzde 6 uyuma zorluğu, yüzde 6 baş dönmesi veya sersemlik, yüzde 5 mide ve bağırsak sorunu ile yüzde 5 kalp ritmi sorunu şeklinde gözlenmiş. Hastalık belirtileri yaşayan kişilerin ilgili sağlık merkezine başvurmaları kaçınılmaz bir sorumluluktur. Virüsü taşıdığı saptanmış kişilerin kendilerini karantinaya almak yerine sorumsuzca toplum içine karışmakta ısrar etmeleri virüsün daha hızlı yayılmasına neden oluyor.


Medya haber kuşaklarında sıklıkla izlediğimiz ilginç bir durum da virüsün aslında olmadığı, bunun bir komplo olarak servis edildiği konusundaki yanılsamadır. Bu kişiler gerekli önlemlerin hiçbirini yapmamakta direndikleri için salgının genişlemesinde aktif rol oynuyorlar.


Salgından ekonomik olarak en fazla görenler arasında küçük ticaret mensupları ile esnaflar geliyor. Bu nedenle salgın önleme kurallarına en fazla dikkat etmesi ve denetimci olması gerekenler arasında bu kesimler geliyor. Bunun tam anlamıyla gerçekleştiğini söylemek zor… İşyerinde maske-mesafe konusuna dikkat etmeyen ve işyeri önünde maskesiz sigara içme alışkanlığından vazgeçmemekte ısrar eden bu kesimlerin bazı mensuplarının özensizliğini belirtmek zorundayız.


Bu arada kamu kesiminin aşı ve ilaç tedariki ile uyarılar konusundaki faaliyetlerini takdir etmekle birlikte eksikliklerini de söylemeliyiz. Hastalığın azalma dönemine girdiği ve çeşitli nedenlerle serbestleşmenin başladığı dönemde kamunun aldığı önlemler ve denetim çok daha sıkı olmalıydı. Salgın zirve yapmaya başladığı bir dönemde önlem almaya çalışmak gecikmiş bir girişim oluyor. Bunun sonuçlarını şimdi yaşıyoruz.


 

Haberleri