İlköğretim okullarında zaman zaman tatbikatlar yapılır.
Bazen deprem, bazen de yangın tatbikatları.
İşte Okullarımızdan birinde, önce deprem anında ne yapılmasıyla ilgili bilgiler verilmiş uzun uzadıya.
çocukların ne yapması gerektiği tek tek anlatılmış her birine.
Sonra da, zaman zaman deprem alarmı verilip, çocukların daha önce anlatıldığı şekilde davranıp davranmayacaklarına bakılmış.
Gerçekten de çocuklar deprem alarmı verildiği an sıraların altına girip, elleri başlarında beklemeye başlamışlar.
Okul yönetimi bir müddet sonra “Deprem tatbikatını hep ders sırasında yapıyoruz. çocuklar da her defasında yapması gerekenleri yapıyorlar. Bir kez de teneffüste deprem alarmını verelim. Bakalım ne olacak?” diye düşmüş.
Ertesi gün, çocukların hepsi teneffüste, yani okul bahçesindeyken deprem alarmı verilmiş.
çocuklar ne yapsa iyi…
Hepsi koşarak sınıflarına gitmiş ve elleri başlarında sıralarının altına girmiş.
Bu olay gerçekten yaşanmış ülkemizde…
Sırf bu olay bile ülkemizde, özellikle afetlere karşı alacağımız önlemleri tam anlamıyla alamadığımızı, bir yerlerde bir takım ihmallerimizin bulunduğunu gösteriyor…
Ciddiye almıyoruz bu işi…
Yapmış olmak için yapıyoruz.
önlem almayı, ceset torbası temin etmekten ibaret zannediyoruz.
İlk yapacağımız işi son,. Son yapmamız gereken işi ilk yapıyoruz.
.....
Ama öyle anlaşılıyor…
CHP’de atama ile işbaşına gelen yönetim tüzük gereği 45 gün içinde olağanüstü genel kurul yapmak zorundaydı.
Bu yapılmadı.
Yapılmadığı için bir grup CHP’li olayı mahkemeye götürdü.
Mahkeme başvuruyu uygun buldu ve partiyi 45 gün içinde olağanüstü kongreye götürmesi için kayyım atadı.
Yönetim hala görevi kayyım’a devretmiş değil.
İl başkanı Abdülkadir Adar, mahkeme süreci devam ettiği için görevi devretmediklerini, yasanın verdiği karara her zaman saygılı olduklarını ve karar verilmesi hlinde görevi devretmeye hazır olduklarını söylemiş.
Ardından da…
-“Görevde olan yönetim koltuğa bağlandı kaldı, bu koltuğu terk etmek istemiyor diye algılanmasın.” Demiş.
Demiş demesine… Belki doğru da söylemiş ama…
Ne yazık ki ortaya çıkan manzara kamuoyunda “koltuğu terk etmek istemiyorlar” şeklinde algılanıyor.
.....
Sözün gittiği yer anlaşılamamış…
AK parti Eskişehir’de Mihalgazi ve Sarıcakaya ilçe Danışma meclisi toplantılarını yapmış.
Danışma toplantılarında konuşan il başkanı Zihni çalışkan” Sadece seçim zamanı değil her daim hemşerilerimizle birlikteyiz. İlk günkü aşk ile gece gündüz demeden çalışmaya devam ediyoruz” demiş…
Sözünün başına “Biz her dönem olduğu gibi” ya da “Biz başka partilerin yaptığı gibi yapmıyoruz” ibaresi koymadığı için” Sadece seçim zamanı değil her daim hemşerilerimizle birlikteyiz.” Sözünün nereye gittiği, yani kendinden önceki yönetimlere mi? yoksa diğer partilere mi? gittiği pek anlaşılamamış…
.....
Var mı gerçek deprem toplanma alanları?
İstanbul’da yaşanan ve bundan sonra da yaşanması muhtemel olan depremler gösterdi ki, deprem sırasında toplanma alanları çok önemli.
Afad’ın internet sayfasına bakıyoruz toplanma alanları neresi diye, ya cami ve okul bahçeleri ya da parklar belirlenmiş.
Halbuki…
Toplanma alanlarının, altyapıları hazırlanmış, su ve elektriği her daim hazır olan, çadırların kurulmasına müsait, lojistik ihtiyaçlara elverişli, karadan ve havadan yardım ulaştırılabilecek alanlar olması gerekiyor.
Var mı böyle alanlar?
Varsa da biz bilmiyoruz. Zira baktık göremedik.
Yoksa da biran önce yapılsın ve hazırlansın.
Aksi takdirde, depreme karşı aldığımız önlem “Allah beterinden saklasın” duasını etmekten öteye gitmeyecektir.
.....
Biraz da gülmek lazım
çevresinde katı kurallarıyla tanınan bir aile, 30 yaşına gelmiş oğullarını evlendirmek için bir çöpçatanla anlaşır. Ondan oğullarına iyi bir eş bulmasını isterler.öyleki çöpçatana istedikleri gelinden beklentileri konusunda uzunca bir liste bile verirler.
İki hafta geçmeden çöpçatan, aileye çok iyi bir kız bulduğunu müjdeler:
— Tam oğlunuza göre… Mutlu bir yuva kurar, duaların çoğunu ezbere okur, harika yemek yapar, çocukları çok sever, çok çocuk sahibi olmak ister ve en iyisi de gerçekten bir içim su yani çok güzel !! vs. vs…
Bunları duyan aile çok memnun olur. Hemen tatlı bir telaş başlar, düğün dernek hazırlıklarını dahi kararlaştırırlar. çok kısa sürede ilerleyen bu gelişmelerden kuşkulanan, duraksayan damat adayı, çöpçatanın kulağına doğru eğilir:
— Peki, yatakta nasıl acaba?
— Valla! Kimisi iyi diyooor, kimisi kötü!