Gazetecilik yaptığımız sürede şunu gördük ki, önseçim ile aday belirleme bir gün herkese lazım oluyor.
Niye mi?
Anlatalım o zaman...
Aslına bakarsanız, Önseçim ile aday belirleme yöntemi, uygulanabilecek en demokratik yöntem.
Ama...
Parti Genel başkanları, oturdukları koltuğu kaybetmemek için bu yöntemi yıllardır uygulamıyor.
Bunun yerine tüzükte bulunan "Merkez yoklaması" yöntemini tercih ediyor.
Yani...
Eskişehir'de aday olacak isimler, Ankara'da bir masa etrafında belirleniyor.
Belirlenen isimler de, genellikle Genel Başkana ve Genel Merkeze muhalefet etmeyecek isimlerden oluşuyor.
Böylelikle...
Genel başkanlar çevresinde, kendisine körü körüne bağlı, her dediğini yerine getirecek ve sözünden çıkmayacak bir halka oluşturuyor.
İşte bu nedenle...
Genel başkanın kendisini yanına bile sokmayacağı endişesi taşıyan insanlar, seçilebilmek için "Önseçim"e sarılıyor.
Ne gariptir ki, yıllarca önseçimi savunan insanlar, konumları değiştiğinde ise bu kez, önseçim yapılmaması için gayret gösteriyor.
Partide esamesi okunmazken birileri tarafından getirilip, paraşüt gibi koltuğun üzerine oturtulanlar, gözden düşer düşmez akıllarına ilk Önseçim geliyor.
Siyasi yaşamı boyunca Önseçim savunuculuğu yapanlar ise, konumları değiştiğinde ve teşkilat içinde seçilemeyeceğini anladığında "Önseçime ne gerek var. Partinin yapısı buna müsait değil" demeye başlıyor.
Sonuç olarak...
Özellikle CHP de, önseçim ile ilgili bu çelişkili durum çok sık yaşanıyor.
Dün, ortada fol yok yumurta yokken Belediye Başkanı ilan edilenler, bugün adaylığın önseçimle belirlenmesi gerektiğini bağırıyor.
Dün, kimseye sorup danışmadan Belediye Başkan adaylarının ilanını yapıp, onların ellerini kaldıranlar, bugün önseçim istiyor.
Dün, Önseçim diye kendini yırtanlar, bugün "Önseçime ne gerek var?" diyor.
Kısacası...
Önseçim, merkez yoklamasıyla aday olamayacağını kestirenlerin son şansı oluyor.
-"Hadi gel adayımız sensin" dendiği anda, seçimin ne önü kalıyor ne de arkası...
.......
Eskişehirspor'a, taraftarı gibi
biraz da agrasif bir teknik adam lazım
Eskişehirspor Teknik Direktörü Ersun Yenal'ın Fenerbahçe ile el sıkıştığı konuşuluyor.
Eskişehirspor yönetiminin de bu işe onay verdiği.
Ersun Yenal Fenerbahçe'ye gider gitmez bilemiyoruz...
Ama şu bir gerçek ki, bundan sonra Ersun Yenal ile Eskişehirspor'un işi olmaz.
Daha doğrusu olmamalı.
Yani...
Ersun Yenal Fenerbahçe ile anlaşamazsa, dönüp dolaşıp her kapıyı çaldıktan sonra "Daha sözleşmem var" diyerek Eskişehirspor'un başına geçmemeli.
Buna hiçbir yönetim de müsaade etmemeli...
Dolayısıyla...
Ersun Yenal'ın Eskişehir'de işi artık bitmeli.
Yerine de yeni bir isimle anlaşılmalı.
Peki bu isim kim olmalı?
Bu konudan pek anlamayız ama, dışarıdan baktığımızda şöyle bir gerçeği tespit ediyoruz.
Eskişehirspor, futbolu içinde yaşayan ve biraz da agrasif olan bir taraftara sahip.
Böyle bir taraftara da, donuk ve buz gibi bir Teknik Adam yerine, agrasif bir teknik adam gerekiyor.
Bilmem, yanlış mı düşünüyorum...
......
Yok canım! Bunları gerçekten Süheyl Batum mu söylemiş?
CHP milletvekili Süheyl Batum, geçtiğimiz günlerde yapılan CHP nin Odunpazarı ilçe Danışma kurulu toplantısına katılmış.
Bir de konuşma yapmış.
Demiş ki;
-"Önümüzde ki seçimlerde, önseçimin olmadığı yerde kesinlikle ben yokum" demiş.
Hatta...
İsmi birinci sıraya yazılsa bile, bunu kabul etmeyip birinci sıradan istifa edeceğini ve önseçime gireceğini söylemiş Süheyl Batum...
Gülümsememek elde değil.
Çünkü...
Söylenen doğru olsa bile, söyleyende bir yanlışlık olduğu açık.
Niye mi?
İsmin "Demokrat partiye Genel başkan olacak" diye geçerken, birden CHP ye geliyorsun.
40 gün içinde, partinin en üst organı olan Parti Meclisine giriyor, ardından da Partinin Genel başkan yardımcısı görevine getiriliyorsun.
Sonra da...
Hiç alakan olmamasına rağmen, Eskişehir milletvekili listesinin başına konuluyor ve CHP nin milletvekili oluyorsun.
Dahası...
Tüm bu görevlere, sırf birileri istediği için getiriliyorsun.
Ve tüm bunlar olurken, ne CHP'lileri doğru dürüst tanıyorsun, ne de "önseçim"i ağzına alıyorsun.
Şimdi kalkıp, "Önseçim olmayan yerde ben yokum" diyorsun.
İyi güzel söylüyorsun da, keşke bunu Parti Meclisi üyeliğine paraşütle gelirken, Genel başkan yardımcılığına tepeden inme getirilirken ve Eskişehir milletvekili listesinin başına Tepeden tanzimle monte edilirken söylemiş olsaydın da, biz de önseçim isteğinin ne kadar samimi olduğunu anlasaydık.
Süheyl Batum'un, Demokrat kişiliği, Hukuki bilgisi ve duruşuna söyleyecek tek bir sözümüz yok.
Ama...
Merkez yoklamasının tüm nimetlerinden yararlanmış biri olarak, önseçim isteğine itirazımız var.
Daha doğrusu...
Ortada samimi bir hava yok...
.......
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Bir gün Otobüs durağında insanlar sıra ile Otobüs'ün gelmesini bekliyorlardı. Birinci sırada dar etekli bir kadın, ikinci sırada ise Temel uşağı vardı. Otobüs geldi. Dar etekli kadın otobüs merdivenine ayağını attı. Ne var ki eteği dar olduğu için bir türlü binemedi. Elini arkaya atıp bir düğme çözdü. Yine denedi olmadı. Bir düğme daha yine yok. Herkes bağırıp çağırırken, Temel kadını kucakladığı gibi otobüsün bir köşesine bıraktı.
Otobüs hareket ettikten beş dakika sonra kadın Temel'in yanına gelerek;
Kadın:
- Beyefendi, sen benim kocam mısın da beni kucaklıyorsun?
Temel:
- Ula, sen penim karım mısın da iki saattir penim pantolonum düğmelerini açaysun.
Demek ki önseçim bir gün herkese lazım oluyormuş...
Gazetecilik yaptığımız sürede şunu gördük ki, önseçim ile aday belirleme bir gün herkese lazım oluyor.Niye mi?Anlatalım o zaman
Aslına bakarsanız, Önseçim ile aday belirleme yöntemi, uygulanabilecek en demokratik yöntem.Ama
Parti...