DEPREM DEĞİL İHMAL ÖLDÜRÜR

                                    EkMM’nin, konuğu olan, Anadolu Üniversitesi, Öğretim Üyesi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı, Sayın Prof. Dr. Can AYDAY, Eskişehir’in,...

                           


        EkMM’nin, konuğu olan, Anadolu üniversitesi, öğretim üyesi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı, Sayın Prof. Dr. Can AYDAY, Eskişehir’in, deprem tehdidi altında olduğunu ve yapılması gerekenleri de yıllardır hatırlatıyor.


          EkMM’ deki konuşmasında da Sayın Prof Dr AYDAY,  “Eskişehir’deki, yeraltı suları sayesinde, depremde konutlar, yıkılmaz görüşü yanlıştır. çünkü yeraltı sularının, deprem anında meydana getirdiği, zemin sıvılaşmasının da, hasara neden oluyor. Yeraltı sularının yükselmesi sonucu, binlerce ton suyun, toprağa enjekte edilerek zeminin, sıvı etkisi göstermesi sonucu, binalar yıkılyor.” dedi.


          Maalesef, Eskişehir’deki konutların, büyük bir çoğunluğu da ıslak zemin üzerindedir Kentte,  “Zemin Sıvılaşma Haritası” yapıldı mı bilinmez ama bir an önce yapılmalı, yapılmış ise halkımız, en kısa zamanda bilgilendirilmeli, bu alanlara, binayapılması da önlenmelidir.


           Depremle ilgili önlemlerin, bir türlü dikkate alınmadığını belirten, Sayın Prof. Dr. AYDAY, resmi kurumların, konuya ilgisiz kaldığını, her toplantıda vurguluyor. Nitekim EkMM’ de,   Sayın Prof. Dr. AYDAY, deprem konusunda, detaylaı bilgi aktarmasına rağmen, belediye ve diğer kurum/kuruluşlardan, tek bir ilgili yoktu.


             17 Ağustos 1999 tarihinde, Marmara Bölgesi'nde meydana gelen ve 17 bin kişinin ölümüne neden olan 7.4 büyüklüğündeki depremden sonra da ülke genelinde olduğu gibi Eskişehir’de de, depremle ilgili önlemler sürekli gündemde oldu. Ancak bir müddet sonra unutuldu. Bugün de aynı duyarsızlık var.


            Oysa İstanbul depremi, Eskişehir’i de etkileyecek. Nitekim Prof. Dr. Şükrü Ersoy göre: "Marmara Bölgesi'ndeki Eskişehir’ inde içinde bulunduğu, 11 ili etkileyecek. Bu illerde 25 milyon insan yaşıyor. 6 milyon konut var. Dolayısıyla tablo vahim.” demiştir.
            Yine uzmanlar, olası İstanbul depreminin, Gölcük depreminden, daha şiddetli olacağı hususda hemfikirdir.  O nedenle de Eskişehir,  İstanbul depreminde, Gölcük depreminden, daha fazla etkilenecektir.


               Ancak Eskişehir, olası depremlere karşı, hazır değildir. 17 Ağustos Depremi’nden sonra gündeme gelen, yeni yerleşme alanlarının belirlenmesi, Kentsel dönüşüm çalışmaları ve altyapı tesislerinin güzergâhları, depremle ilgili önlemler, görüş ve öneriler, yeteri kadar hayata geçirilmedi


             Elbette Eskişehir’ de, depreme, hazırlıklı olmanın reçete niteliğinde, basit bir çözümü de yoktur. Ancak deprem öncesi çalışmalar zamanında, yerinde, yeterli, sürekli ve bilimsel temele dayalı olarak, doğru ve iyi yapılırsa, deprem sonrası, mal ve can kaybı da o denli az olur ve depremin yıkıcı etkisi en aza indirgenir.              


              Ayrıca depreme, hazırlıklı olma kavramı, sürekli, kalıcı ve çok geniş kapsamlıdır; bireyden, devlete kadar, çeşitli kurum ve kuruluşların, görev ve sorumluluklarını içerir; geniş bir alanda uzman katkısı gerektirir.


            17 Ağustos depreminden sonra, TBMM'd, grubu bulunan siyasi partilere mensup milletvekilleri, deprem felaketiyle ilgili alınan ve alınması gereken, tedbirler konusunda, meclis araştırması açılması için önerge verdiler.


           önerge de ”afet riski yüksek olan bölgelerden başlamak üzere, mevcut yapı ve altyapıların afetler olmadan önce güçlendirilmesi ve yenilenmesi çalışmalarına kamu binalarından başlayarak önem ve öncelik verilmeli ve bu amaç için yeterli iç ve dış kaynaklar bulunarak, özel bir uygulama projesi hazırlanmalıdır. “ ifadesi yer almıştı.  Bugüne kadar bu ifadeler, ne ülke bazında, ne de Eskişehir’de hayata geçirildi.


            Yine aynı önerge de,” planlama ve yapı sektöründe görev alan şehir plancılığı, mimar, inşaat, jeoloji, jeofizik, makine ve elektrik mühendisliği gibi, uzmanlık alanlarının yetki ve sorumluluklarını belirleyen, meslek yasaları çıkarılmalıdır.” İfadeleride yer almıştı.


             Elazığ depreminden sonra da TBMM Genel Kurulunda, CHP ve HDP'nin, deprem konusunda, araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin grup önerileri ise AKP ve MHP'li milletvekillerinin, ret oyu vermesi nedeniyle kabul edilmedi.


             MHP Genel Başkanı Bahçeli, “CHP, TBMM’ye hangi konuda teklif getirirse getirsin MHP olarak destek vermemiz mümkün değildir” derken,  CHP Lideri Sayın KILIçDAROĞLU’ nun, MHP, depremle ilgili öneri getirsin, biz destek veririz önerisinin de MHP Lideri tarafından kabul görmemsi dikkat çekici olduğu kadar düşündürücüdür de.


           Oysa siyasi partiler arasında, “Takım Ruhu”,  liderlerin egolarını, ikinci plana atıp,  siyasi partilerin, takım ruhu içinde, mücadele etmesiyle elde edilir. ülke sorunlarının çözümünde, siyasiler, aynı zamanda, hem birey, hem de “ EKİP RUHU” ile  tek vücut olarak, ortak hedeflere kilitlenmesi bir zorunluluktur.. çünkü ülke sorunlarının, çözümü, siyasi partiler ve siyasetciler arasında oluşacak, takım ruhu  ve uzlaşma eşdeğerdir.


.           Ayrıca Türkiye’deki binaların yaklaşık %25’ i nin riskli yapı olduğu bunlardan, yaklaşık %13 çok yüksek riskli ve %12 Yüksek riskli olduğu söyleniyor. Bu durumda, insanlarımızın, her an ölüm riskiyle karşı karşıyadır  


            ülkemizdeki, deprem felaketleri göstermiştir ki, insanları, deprem değil, İhmal ve  binalar öldürüyor. O nedenle de insanlarımız, sağlam zemin ve sağlam binalarda oturmak, depremle ilgili önlemleri de ihmal etmemek zorundadır.


 


 


 

Haberleri