Eskişehir' de, kentsel dönüşüm çerçevesinde, eski ve çürük binaları yıkarak, yerlerine, hem yaşam alanı bulunan, hem de depremlere karşı dayanıklı olan binalar üretilecek. Bu çerçevede, Alanönü, Karapınar, Huzur ve Erenköy mahallelerini içine alan bin 536 konutluk "Karapınar Gecekondu Önleme ve Dönüşüm Projesi" ile depreme dayanıklı binalar yapılacaktır. Aynı imkânın, kentin diğer semtleri içinde sağlanmalı, kentte depreme dayanıksız binalar da tespit edilerek gerekli önlemler alınmalıdır. Mahallelerin, envanteri çıkartılmalı, hangi ev sağlam, hangisi çürük, hangisi depreme dayanıklı, hangisi değil, mutlaka belirlenmeli, gerekli önlemler de alınmalıdır.
Eskişehir'de, 130 bin bina, 220 bin konut var. Bunların yarısı olan 110 bin binada iskân yok. Kalan binalar ise imar affından faydalanarak oturma izni almış. Ayrıca geçmiş yıllarda da, mücavir alanların, dar tutulması nedeniyle, mahallerin büyük bir bölümü, kendi halinde gelişti. Bu ihmal, bugün belediyeleri sıkıntıya soktu.
Oysa mücavir alanlar geniş tutulup, bu mahallerin imar planları da gerçekleştirilmiş olsa idi. Kent daha sağlıklı gelişecek, bu gün arzu edilmeyen tablo ve görüntü, daha çağdaş olacak, belediyelere de sorun yaratmayacaktı.
Kenar mahalleler de, geçmişteki sorunlar hala devam ediyor. İmar planları olmayınca da, kent sağlıksız gelişiyor, yapı kooperatifleri arsa temin edemiyor, hem de, yeni yerleşim alanları tespit edilemediği için, belediyelerin kendi de arsa üretemiyor. Nitekim ESKENT Porsuk Konut Yapı Kooperatifi Birliği Başkanı Sayın Vedat Çeliker' le yaptığımız bir sohbette, çevre mahalleler de imar planının hala olmayışından, müşteki olmuştu.
Eskişehir'de imar planları, bilimsel gerçek ve yaslara göre değil de "POLİTİK" ve "ELİT" güçlerin, istek ve arzusuna ve de belediye yönetimlerin keyfine göre yapıldı. Yapılan imar planlarında da, aynı güçlerin isteği üzerine değişiklikler gerçekleştirildi. Maalesef bu değişikliklerden, en çok zararı, kamuya ait alanlar gördü. Sonuçta da yeşil alan yoksulu, bir Eskişehir ortaya çıktı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN' in, "Eskişehir'de geçmişten bu yana gelen ekonomik, yapısal ve teknolojik eksiklikler ile yapılmış pek çok bina var. Eskişehir'de çürük bina sadece Marangozlar sitesi değildi. Bunun gibi pek çok bina var. Bu yüzden şapkamızı önümüze koymalı, deprem gerçeğini aklımızdan çıkarmadan ve unutmadan hareket etmeliyiz" sözlerine katılmamak mümkün mü?
Elbette Eskişehir' de, kat sınırlandırılması yapmak, bilime ve mühendislik mesleğini hiçe saymaktır. Ancak mevcut cadde ve sokaklara da kat sınırlandırılması şarttır. Çünkü İNŞAAT ALANI KAT SAYISI, İNŞAAT ALANININ İMAR PARSELİ ALANINA ORANTILIDIR." kat sınırlaması, yalnız jeolojik yapıya göre de tespit edilmez. Bir değil birkaç bilimsel kural vardır. 5 metre olan sokağa veya 100 metrekarelik arsaya, 10 katlı bina yapmanın, bilimsel olduğunu söylemek mümkün müdür?
Eskişehir'de, tehlike arz eden binaların bir an önce yenilenmesi için belediyeler kendi imkânları ile hangi tedbirleri alınabileceği, vatandaşın evini, binasını yıkıp yenilemesi için, ona hangi kolaylıkları sağlayabileceği karara bağlanmalı, düşünülen tedbirleri de bir an önce hayata geçirmelidir. Vakit Kaybetmeden de Vatandaşlara tehlike arz eden evlerini yıkıp yenisini yapmaları konusunda, her türlü kolaylığı sağlanmalıdır.
Arıca Eskişehir' de, yer altı sularının, depremlerde faydası olur gibi yanlış bir düşünce var. Oysa Depremlerde, hasar artırıcı olaylardan en önemlisi zemin sıvılaşmasıdır. Çünkü meydana gelen elastik dalgaların sıkıştırmasıyla, suya doygun zeminlerde basıncın etkisiyle gözenek suyunun zemindeki malzemeyle birlikte fışkırmasıyla oluşan yapı depremin şiddetini artırdığı gibi, binaları yıkılmasına da neden oluyor.
17 Ağustos 1999 Marmara depreminden sonra, herkes sağlam zeminin depremde ne kadar önemli olduğunu anladı. Çünkü sağlam zemindeki binalar çok daha az hasar gördüler. Deprem merkezinden 30 km mesafede, depremin kaya zemindeki hızı 12 cm/sn olurken, zayıf, dolgu zeminde deprem hızı 20 cm/sn'ye oluyor. Yani neredeyse 1.5 kat daha hızla hareket ediyor. Bir diğer deyişle: zayıf dolgu zeminde, deprem hareketi daha hızlı, sağlam zeminde ise daha yavaş ilerliyor. O nedenle de Eskişehir' de yapılacak binalar, sağlam zeminlere yapılmalıdır.
BAŞBAKAN Sayın ERDOĞAN,'ın, "kaçak yapılaşma konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile çalışma içine gireceklerini, iktidarı kaybetseler de bunu yapacaklarını" belirtmesi, Belediyeleri cesaretlendir. Ancak bu yeterli değildir. Eskişehir' de, siyaset üstü bir anlayışla, Anakent ve alt belediyeler bir araya gelerek, Deprem Bilinçlendirme Çalışması Komisyonu oluşturulmalı, çalışmalara da ivedilikle başlanmalıdır. Çünkü DEPREM GELİYORUM DEMEZ.
DEPREM GELİYORUM DEMEZ
Eskişehir de, kentsel dönüşüm çerçevesinde, eski ve çürük binaları yıkarak, yerlerine, hem yaşam alanı bulunan, hem de depremlere karşı dayanıklı olan binalar üretilecek. Bu çerçevede, Alanönü, Karapınar, Huzur ve...