İstanbul'da, yaşanan 5,8 büyüklüğündeki yer sarsıntısının ardından, son 20 yıldır hakkında, çok sayıda uyarı yapılan, İstanbulda, olacak olan büyük depremin, ne zaman olacağı en fazla tartışılan konu haline geldi.
Jeoloji uzmanlarının, hemfikir olduğu en önemli konu, depremin tarihinin ve saatinin kesin olarak bilinmesinin mümkün olmaması. bununla birlikte, birçok uzman Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın Silivri açıklarından geçen fayda, meydana gelen depremlerin, beklenen İstanbul depremini daha yakın bir tarihe çektiğini söylüyorlar.
Gölcük depreminde sonra da depremlerle ilgili, çok şey söylendi. Hatta depremle yapılması gereken tebirler, gündeme geldi ama bir müddet sonra unutuldu. Ortama da eski tas, eski hamam, felsefesi, hakim oldu.
Nitekim Gölcük depreminden sonra, İstanbul'da, afet toplanma alanı olarak belirlenen 493 bölgeden, 416 tanesi, alışveriş merkezi, rezidans ve gökdelene, kentin hemen her yerindeki acil ulaşım yolları da otoparklara dönüştürülmüş durumda.
Geriye kalan 77 afet toplanma alanı ise yurttaş tarafından ya bilinmiyor, ya da herhangi bir afet halinde toplanmaya uygun değil. Zeytinburbu, Gaziosmanpaşa, Fatih gibi ilçelerde deprem sırasında toplanma alanı olmadığı da söyleniyor.
Tablo bu iken, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Oktay: “Depreme karşı yıllardır yaptığımız çalışmaların ne kadar sağlıklı olduğunu gördük, bu dünyaya örnek bir sistem” sözleri ile halkı yanıltmaya çalıştı.
Ayrıca siyasi iktidarlar, ülkemizde yıllardır depremler sonrası, büyük cam ve mal kaybı olmasına rağmen, tedbir almadı, Bilim adamlarının uyarılarını da göz ardı etti. .
Nitekim ABD’deki Purdue üniversitesi’nin, en önemli deprem profesörlerinden Mete Sözen, “Bundan 3 yıl önce Japon, ABD’li ve Türk uzmanlarla onarım raporu hazırlayıp Başbakan’a sunduk. Bir şey yapmadı. MGK’ya götürdük sonuç alamadık. Bu ülkede kimse hiçbir şey yapmıyor!” diyerek, bir gerçeği ortaya koydu.
Eskişehir’ in de, etkileneceği, olağan bir depremde, aynı tablo yaşanabilir.
Olabilecek felaketin, önüne geçebilmek için, her yıl, vali ve belediye başkanları ve diğer ilgiler, depremle ilgili alınan ve alınacak önlemleri masaya yatırmalı, Okul binaları ve hastaneler sağlamlaştırılmalı, Telefon, su, doğal gaz, petrol dağıtım gibi, hayati hizmetlerin güçlendirilmeleri, mutlaka sağlanmalıdır.
Eskişehir’ de, yapılan imar planları, sağlıksız kentleşmeye zemin hazırladı. Olası bir depremde, dar sokaklar ve enkazlar, trafiğin kilitlenmesine yol açacak, kurtarma ekipleri, hastaneler, polis, silahlı kuvvetler ve itfaiye ulaşımda, büyük sıkıntılar yaşayacaktır.
Sayın Prof. Dr. Can Ayday’ ın,” çevremizdeki iller, Deprem Afet Sistemi'ni hayata geçirdi. Sadece Eskişehir'in, kent merkezi değil, ilçeleri de tehlike altında ” sözleri, dikkate alınmadı
Eskişehir’ de, deprem gerçeği, gölcük depreminden sonra, deprem konusunda çalışan uzmanlar sürekli bir araya geldi ve Eskişehir’de, 1998 yılından önce, yapılan binaların güçlendirilmesi gerektiği de hep söylendi. Ancak gerekli çalışma yapılmadı.
Ayrıca kentte gölcük depreminden sonra depremle ilgili, pek çok panel, konferans, sempozyum ve toplantılar yapıldı. Pek çokta öneri getirildi. Ancak gelinen nokta ortadadır.
Maalesef uzmanlarca, yıllardır gündeme getirilen ve depremde, insan yaşamı için de olmazsa şartı olan “ Sağlam zemin üzerinde oturmak” ve “ Sağlam binada oturmak” gibi, iki unsur, birbirini tamamladığında, evlerimizde daha rahat oturabilir veya uyuyabiliriz.
Eskişehir’de, 17 Ağustos Depremi’nden sonra gündeme gelen, yeni yerleşme alanlarının belirlenmesi, yeni yatırımların yapılacağı alanlar ve altyapı tesislerinin güzergâhları gibi, konularda, görüş ve öneriler bugüne kadar hayata geçirilmedi, hayata geçirilen öneriler ise sonradan yok edildi.
Nitekim Eskişehir’de, 17 Ağustos sonrası Zincirlikuyu Mahallesinde gerçekleştirilen 62500 m2, çadır kentin, akıbeti nedir bilmiyoruz, Mamuca da gerçekleştirilen, 55500 m2 çadır kent, TOKİ’ ye tahsis edildi. Şahin tepesindeki çadır kent sahası ise Alp Yapı Kooperatifine tahsis edilerek ortadan kaldırılmıştır. Oysa bu çadır kent sahalarının, her an hazır olacak şekilde muhafaza edilmesi gerekirdi.
Deprem geliyorum demez. O nedenle de Eskişehir’ de, deprem toplanma yerleri belirlenmeli, halkımız bu alanalarla ilgili halk bilgilendirilmeli, Sivil Savunma ve İl Acil Yardım Ekipleri ve Sivil Savunma yükümlülerinin eğitimleri, sürekli olarak yapılmalı ve eğitimler tatbikatlarla pekiştirilmelidir.
Sivil Savunma depoları kurularak, gerekli araç-gereç ve malzeme stokları yapılmalı ve kent düzeyinde etkin bir “Haber Alma ve İkaz Sistemleri”, ilgili sivil ve resmi kuruluşlar ile koordine edilerek kurulmalıdır. Belediyelerdeki itfaiye teşkilâtları, bir afet anında kurtarma ve ilk yardım yapacak şekilde, yeniden örgütlenmeli, donatılmalı ve eğitilmelidir.
Ayrıca deprem ihmale gelmez. çünkü ünlü Japon Fizikçi TERAD’ ın, söylediği gibi, "Doğal afet unutulduğu zaman gelir."