DEPREM UMURUMUZDA MI?

Eskişehir son bir haftada iki kez sallandı.
Bu sarsıntılar deprem gerçeğini akıllarımıza getirdi yeniden.
Anlayacağınız deprem kendisini hatırlatmasa her zaman olduğu gibi unutup gideceğiz...
Tıpkı kent yöneticilerinin yaptığı gibi...
***

Depremler sarsmaya başlayınca gözler hemen yetkililere çevrildi.
Bu işin profesörleri 'daha büyük depremlere hazır olmalıyız' dediler.
Bu sözler 'oturup depremin olmasını bekleyelim' anlamını taşımıyor elbette.
Yapılması gerekenleri hatırlatıyor bilim adamları.
Mesela Erman Gölet'in önceki gün söylediği sözler gibi.
Gölet; "Olası bir deprem için master planımız yok" diyor.
Bizde buradan sesleniyoruz yetkilisi olana;
Bırakın master planını, acaba Eskişehir'in olası bir deprem için nesi var?
Çıkıpta birisi şunun cevabını acaba ne zaman verecek?
Çünkü biz yazmaya bıktık, birileri susmaktan bıkmadı...

NOT;
Bu yazıyı 2010 yılının Şubat ayında yazmışız.
Aradan 4 yılı aşkın bir zaman dilimi geçmiş.
O günden bu güne değişen hiçbir şey yok"
Her şey aynı!
Yani;
Deprem yoklamaya, şehri yönetenler de izlemeye devam ediyor.
Daha kötüsü;
Bir deprem master planımız ne yazık ki hala yok!

ÖZAYDEMİR DOĞRU SÖYLEMİYOR MU?

Sanayi Odası Başkanı Özaydemir gençlere hitaben önemli mesajlar veriyor.
Aslında her biri kulaklara küpe olacak kadar değerli.
Çünkü;
Öğütleri veren kişi, sanayiyi iliklerine kadar bilen birisi.
***
Özaydemir'in gençlere tavsiyesi şu;
"Porsuk kenarında boşa geçireceğiniz zamanda mesleğinizin derinliklerine inin"
Mesleğin derinlikleri, kitabı bir kez daha okumak falan değil elbette.
'Sanayi pazarında yer bulabilmek.'
Çünkü;
İthalat, ihracat, pazar, teknoloji gibi kavramlar artık uç noktaya doğru hızla ilerliyor.
Bu hıza ayak uyduramayanlara ya da kaçıranlara ise Özaydemir daha farklı bir noktayı işaret ediyor.
"Kimse ambarda kamyon şoförü olmayı istemez" ifadesini kullanıyor...
***

Özaydemir, tıpkı bir hoca tadında konuşmuş.
Yapılması gerekenler ile yapılmaması durumunda olacakları açıkça ortaya koymuş.
Bunlar söylerken de sahiden de iyi cümleler bulmuş.
Artık gerisi de, bu öğütlerden ders çıkaracak gençlere kalmış...


AĞIZ TADIYLA AVRUPA'YI GÖREMEDİK...

Bir önceki UEFA macerasında, Beşiktaş'ın cezasının yerini doldurduk.
Sevindik elbette.
Ama daha ilk iki turda, torbada yer alan en güçlü iki takımı seçtik.
Elendik...
HHH

Bu kez, ligi boşladık.
Kanser olacak noktaya doğru ilerlerken, Allah'tan lig bitti.
UEFA biletini bu kez kupadan aldık.
Rakip Şampiyonlar Ligi vizesi aldı da, Avrupa'yı yeniden gördük.
***

Şimdide UEFA şike dosyasını yeniden açtı.
Ne olacağı da belli değil!
Aslına bakarsanız korkacak bir şey yok.
Ancak tedirginiz doğrusu.
Anlayacağınız;
Şu Avrupa işinin tadını bile doğru dürüst çıkaramadık gitti.
Bari kura işinde bu kez doğru olanı çekelim.
Çekelim de, Avrupa'daki şansımızı artık kıralım...